22 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Faruk ÇAKIR

Milletin kalbindeki ‘yara’


A+ | A-

Kalplerdeki asıl ‘yara’nın manevî yaralar olduğunun farkında olmalıyız, ama ‘derin’ olmasa da başka yaralarımız da var...

Bu yaralardan biri de ‘milletin kalbi’ mahiyetindeki TBMM’deki ‘yara’dır. Tam anlamıyla hür ve demokrat olmayı başaramadığımız için, yıllardan beri devam eden bu ‘kanama’yı da durdurabilmiş değiliz. Siyasetçilerin, seçim meydanlarında verdikleri güzel sözleri Meclis’e gittiklerinde bir anda unutması ve başka bir kimlik ve kişiliğe dönüşmesi ‘oy veren’leri her zaman şaşırtır. ‘İyi’ bildikleri temsilcilerin, o çatı altına girdiklerinde ‘kötü kararlar’a imza atması, sık karşılaşılan bir durum...

“İyi” vekillerin bir anda değişmesinin sebebi ‘belgeli’ olarak bilinmese de tahmin edilir. Çünkü Meclis’te, uzun yıllar önce açılan ve günümüze kadar kapanmayan ‘derin bir yara’ vardır. Bu yarayı başka isimlerle de isimlendirmek mümkün. Sözkonusu yara, bir bakıma Meclis’i vesayet altına alan bir uygulama olarak devam edip gelmiş.

Ankara’da yaşayanların belki de ‘normal’ karşıladığı bir durum var: Başşehrimiz devasa devlet binalarıyla ‘süslenmiş’ durumda. Bu devasa binaların çoğu ‘bürokrasi’nin kaleleri durumunda. Milletin temsil edildiği—meselâ—başbakanlık binası ise o azamet karşısında köşeye sıkışmış gibi durur. Ankara’ya ara sıra gidenlerin hissettiği bu hali gündeme taşıyan bir yazıda şöyle denilmiş: “Ankara’da devlet binalarının dış cepheleri bile, Türkiye’nin siyasî kültürü(nü)n aynaları. Genelkurmay, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, dalga dalga azamet ve kudret yayan devasa mekânlara meskûn. Başbakanlık adeta, Millî Savunma Bakanlığı’nın tepeden baktığı bir müştemilat. (Sezin Öney, Taraf, 7 Ağustos 2010) Kimileri bu durumu önemsemeyebilir, ama Türkiye tam anlamıyla hür ve demokrat bir ülke olacaksa; ‘görüntü’ de çok önemli. Tersi olması gerekirken niçin böyle olmuş ve bu yanlış sürüp gelmiş?

Benzer ‘yanlış görüntü’ Meclis’teki ‘koruma görevli’ taburun varlığıyla da yaşanıyor. “En sivil” olunması gereken yerde “bin kişilik tabur”un görev yapması; hür ve demokrat bir ülke ‘görüntüsü’ne yakışıyor mu?

“Meclis’teki asker” konusu bilhassa 12 Eylül 1980 darbesinden sonra sıklıkla gündeme gelen bir konu. Demokrat iktidarlar ve demokrat siyasetçiler her fırsatta bu konuyu gündeme taşıyıp TBMM’nin ‘görüntüsü’nün düzelmesi için gayret sarf ettiler. Ancak her defasında bir mani çıkıp bu hayırlı adım atılamadı. Anlaşılıyor ki millet menfaatine olan bu adımları engelleyen güçlü bir ‘lobi’ ‘milletin kalbi’ sayılan Meclis’te yer etmiş. Konu ile ilgili yazıda şu bilgiler yer almış: “Mecliste uçan sineği bile gözetleyen birkaç çift Genelkurmay gözü var. Fiilî bir ‘lobi bürosu’ olarak nitelendirilebilecek, gayriresmî bir Genelkurmay denetleme ve müdahale birimi yani. TBMM’de, Genelkurmay tarafından görevlendirilen bir binbaşı bir de sivil memur her daim hazır bulunuyor. ‘Sözde’, Mecliste resmî görevleri bulunmuyor. (...) Askerî kanattan olanlar, diledikleri her komisyonun toplantısında hazır bulunuyorlar. (...) Her ‘kritik’ alandaki milletvekili çalışmalarda bu ‘göle lobi’ takipte. (...) TBMM’deki her kanun tasarısı, yasama sürecine ilişkin hemen her önemli belge, bu ilgili birimin vasıtasıyla, Genelkurmay’a iletiliyor.” (agg., 7 Ağustos 2010) Bu bilgiler her halde ‘iş olsun’ diye Genelkurmay’a iletilmiyor. Çok önemli anlarda ‘sürpriz’lerin yaşanması her halde bu çalışmaların sonucu yaşanıyor.

Şunu bilmek lâzım ki, bu ‘iş’leri düzeltmeden hür ve demokrat bir ülke olmak mümkün olmayacak. “Milletin kalbi” mahiyetindeki Meclis’i saran bu ‘yara’ların acilen tedavi edilmesi lâzım vesselâm...

22.08.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.08.2010) - Alkolle yeniden mücadele

  (16.08.2010) - Çay işi hara hura

  (13.08.2010) - Kendimizi tanıyabilsek

  (11.08.2010) - Çözüm cesarettedir

  (08.08.2010) - Kendimizi tanıyabilsek

  (04.08.2010) - Hangisi suç?

  (03.08.2010) - Bize de bir Nekkaz lâzım!

  (02.08.2010) - Darbeciler korunmasın ve korumasın!

  (01.08.2010) - ‘Duman’a hayır, ‘alkol’e evet mi?

  (31.07.2010) - Hidayet yolculuğu


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.