Faruk ÇAKIR |
|
Çözüm cesarettedir |
Hakkını ve hukukunu bilmeyenlerin rahat yüzü görmesi mümkün değil. Risâle-i Nur eserlerinde yer alan bu konudaki güzel bir tesbiti hatırlamak lâzım: “Bir millet cehaletiyle hukukunu bilmezse ehli hamiyeti dahi müstebit eder.” (Münâzarât, Yeni Asya Neşriyat, sf. 28) Hakkını ve hukukunu bilmeyenlerin yaşadığı bir cemiyette, “ehl-i hamiyet” dahi “müstebit” olabiliyorsa, “hamiyet sahibi olmayan, insafsızlar”ın millete neler yapabileceğini varın siz düşünün... Ülkemizde hemen herkesin şikâyet ettiği kurumların başında ‘adalet sistemi’ geliyor. Neredeyse her gün bu konuda ‘itiraz’lar gazete manşetlerini süslüyor. Alınan herhangi bir karar sonrası “Bu nasıl olur, Türkiye bir hukuk devletidir. Bu kadar da yanlış karar alınmaz ki!” diye haklıhaksız itirazlar duyuluyor. Kişilerin ‘hakkını’ bilmesi bakımından bu itirazlar gerekli, ancak asıl itiraz edilmesi gereken konularda kitlelerin susuyor olmasını da anlamak mümkün değil. Değil Türkiye’nin, dünyanın bildiği bir gerçek var: Üniversitelerimizde uygulanan başörtüsü yasağı, yürürlükteki herhangi bir kanuna dayanmıyor. Yani tamamen kanunsuz bir yasakla karşı karşıyayız. Hemen ifade edelim ki, uygulanan başörtüsü yasağı ‘kanun’a dayanıyor olsa da yanlıştır, yine itirazı hak ediyor. Fakat uygulamanın tamamen kanunsuz olduğunu, Türkiye’yi idare edenler de ifade edip itiraf ediyorlar. Öyle ise kanunsuz bir yasak nasıl olup da milyonları mağdur etmeye devam edebiliyor? Elbette, bu kanunsuz yasak sebebiyle mağdur olanlar olarak haklarımızı tam olarak bilmiyoruz, ara(ya)mıyoruz. Bir iki defa ‘aleyhte’ karar çıkınca hemen işin peşini bırakıp sessizliğe bürünüyoruz. Geçenlerde ‘TRT Haber’e konuşan Prof. Dr. Ali Nesin, başörtüsü yasağının sona ermesi için dikkat çekici bir ‘çözüm’ sunmuş. Nesin, rektörlerin hiç kimseden emir alamayacağını belirterek, gerektiğinde hapse girmeyi göze alarak bu sorunu bitirebileceklerini söylemiş. (Nuriye Akman’ın sunduğu “Akılda Kalan” programı, 22 Temmuz 2010) Hakikaten bu cesareti gösteren 35 rektör çıksa, kanunsuz başörtüsü yasağı sona erer. Aslında bazı cesur rektörler çıkıp bu yasağı uygulamıyor ve hiç de bir şey olmuyor. Meselâ, Mardin’deki Artuklu Üniversitesi kanunsuz başörtüsü yasağını uygulamıyor. Ama Artuklu Üniversitesi’nin attığı adımın devamı gelmediği için yasak sona ermemiş oluyor. Mardin’deki üniversitede yasak yok ve rektörü de makamında. Bu vesile ile gösterdiği medenî cesaretten dolayı rektörü ve çalışma arkadaşlarını tebrik ediyoruz. Ali Nesin’in tesbitini hatırlayalım: “(Yasağın sona ermesi için) Kişilik lâzım. Doğru, yanlış nedir? Başkasından yanlış bir emir almayı kabul etmemek lâzım… Bunu yapabilen rektör varsa, gereğini yapabilir. (Soru: Peki rektörler ya hapse atılırlarsa?) Hapse atılmaktan korkarlarsa ne olacak ki…” Hakkını ve hukukunu bilenlerin sayısı çoğaldıkça, yasakçıların ‘alan’ı daralacak ve kanunsuz yasak da sona erecek. Çare ve çözüm ‘cesaret’tedir, farkına varalım... 11.08.2010 E-Posta: [email protected] |