Ali FERŞADOĞLU |
|
İhlâs Risâlesi’nden siyasî ölçüler! |
Mübalâğa gibi görünebilir, ama Bediüzzaman, İhlâs Risâlesi’nde siyasî ölçü, ders ve prensipler de verir. Şöyle ki: “Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad (dayanak noktası), en kısa bir tarik-i hakikat (hakikat yolu), en makbul bir duâ-i mânevî, en kerâmetli bir vesile-i makasıd (maksatlara ulaşma vesilesi), en yüksek bir haslet, en sâfi bir ubudiyet (kulluk), ihlâstır.”1 Dikkat edilirse, burada ihlâsın dokuz boyutu dikkate sunulurken, dokuz psikolojik yapıda, farklı karakterde/mizaçta, kişilikteki fıtratlara da hitap edilir. Bunlar, “esas, kuvvet, şefaatçi, istinad noktası, hakikat, duâ, kerâmet/harika hâl, haslet, ubudiyet/kulluk” anahtar kelimelerinde saklıdır. Burada “siyasî iktidar ve maddî güç elde etme” boyutlarını ele alacağız. İhlâsın tarifinde en başta “Bu dünyada” derken, siyasete bakan boyut da nazara verilir. Şimdi İhlâs gücünün, dünya işlerine bakan yönünü, dolayısıyla siyasete nasıl yaklaşmamız gerektiğinin psiko-sosyal boyutlarını incelemeye çalışalım: * En mühim bir esas: “Esas”a önem veren karakterler, mükemmeliyetçi, titiz, prensiplere bağlı, tenkitçi, detaylara dikkatlidirler. Bu motiflere vurgu yapanlar için ihlâsın en büyük faydası ve kuvveti, “esaslar, kurallar” çerçevesinde Allah rızasını kazanmayı ön plana çıkarmaktır. Yani ihlâs, kural için kuralcılığı engeller. Mükemmeliyetçiliği değil, mükemmelliği esas alır. Kuralcılığı değil, Allah rızasını esas maksat yapmak gerektiği dersini verir. * Kuvvet: Bazı insanlar da yaradılışları gereği aksiyon merkezli olduklarından hareket ve faaliyet en büyük gıdalarıdır. Onlara göre “güç-iktidar ve kontrol” olmaksızın inandıkları değerleri ve güzellikleri hayata taşımak imkânsızdır. Hayat bir mücadeledir ve bu, “güç, kontrol ve iktidarı” elinde tutanlarla “tutmak isteyenler” arasında geçmektedir. İşte bu anlayış, siyasetle hizmeti esas alır. Ne var ki; “iktidar, güç ve kontrol” bir araç olmaktan çıkıp gaye/amaç olur. Bu anlayış da git gide istibdada, haksızlığa, zulme dayanabilir. “Güç, iktidar ve kontrol”e öncelik tanıyıp buna karşı iştah duyanlara karşı ihlâs en büyük bir ilâç ve denge unsurudur. Çünkü “en büyük kuvvet, en büyük bir haslet, vasıf ve fazilet” ihlâstır. Yani, hakikî güç, iktidar ve kontrol ihlâs olunca, artık iktidar mücadelesi ve siyasete harcanacak olan enerji ve imkânlar ona yönelecektir. Başta şâheser örnek Asr-ı Saadet olmak üzere İslâm tarihi boyunca birinci planda “güç, iktidar ve kontrol”ün değil, yalnızca ihlâsın önemli olduğu fiilen de görülür. Cehalet ve karanlık çağlarından mutluluk devrine geçişte yalnızca Yüce Yaratıcı’nın emirlerini ihlâsla yerine getirmek ve iman esaslarına yapışmak vardır. Peygamberimiz (asm) yalnız başınadır. Herhangi bir hanedâna mensup değildir. Yetimdir. Askeri, hazinesi, iktidarı yoktur. Hatta teklif edilen “reisliği/iktidarı, malı mülkü” reddetmiştir. Mücedditler halkası, müçtehitler kervanı da aynı metodu izlemişlerdir. Asla “güç, iktidar ve kontrol” endeksli hizmet yürütmemişlerdir. Bilâkis reddetmiş, ellerinin tersiyle itmişlerdir. İmam-ı A’zâm’ın kadılığı; Bediüzzaman’ın genel vaizliği, milletvekilliği, milyarlarca lira maaş ve köşkü reddetmesi gibi... Hatta Bediüzzaman, iktidarın bir aracı olan siyaseti, “İslâmiyet’in yüzde biri siyasete bakar!”, “Siyasetten ve şeytandan Allah’a sığınırım!” diyerek en geri plana itmiştir. “Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır, elbette en bahtiyar odur ki, dünya için ahireti unutmasın, ahiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayanî şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin…” 2 Bu nefis yorumda yer alan “dünya için ahiret” yerine “siyaset için Kur’ân’ı” veya “siyaset için ahireti fedâ etmesin” kelimelerini koyabiliriz. Not: Okuyucularımızın Ramazan-ı Şerif’ini tebrik eder, İslâm ve insanlık âlemi için hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederim.
Dipnotlar: 1- Lem’alar, s. 163. 2- Şuâlar, s. 406. 11.08.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |