Ali OKTAY |
|
Beyazıt Meydanı’ndaydık... |
Bir aydır Türkiye’yi bir uçtan diğer uca gezen—bu arada memleketim olan Iğdır’a da uğramasından duyduğum memnuniyeti paylaşmak isterim—gittiği her yere coşkuyu, kardeşliği ve Bediüzzaman Hazretlerinin muhabbetini taşıyan TIR geçtiğimiz hafta sonu Beyazıt Meydanındaydı. Biz de bu heyecanı yaşamak üzere ailece oradaydık. Yoldayken, Bizim Radyo’nun, tören yerinden yapılan yayın ve röportajlarını dinledikçe kalan mesafenin bir an için bitmesi için hızlanıyorduk. Nihayet üniversite öğrenciliğim boyunca yıllarca gezindiğim meydana ulaşabildik. TIR meydana park etmişti. Kurulan açık hava çadırında pek çok ağabey ve kardeşle görüşme ve sohbet etme imkânı bulduk. İkindi namazını Beyazıt Camiinde kıldık. Öğrencilik yıllarımda rahmetli İsmail Biçer Hoca’nın Beyazıt Camiinde kıldırdığı namazların ardından okuduğu aşr-i şerifleri hatırladım bir an. Ailece güzel bir gün geçirmek nasip oldu. Bu arada TIR'dan yapılan müzik yayınında albümlerimizde yer alan eserlere yer verildiğini görmek şahsen hoş bir duygu idi. Cismen olmasak da ilâhilerimizle TIR'ın gittiği yerlerde olduğumuzu düşünmek bizi ayrıca mutlu etti. TIR projesi gibi şevk ve gayret verici yeni, orijinal fikirlere ihtiyaç olduğu açıkça ortada. Emeği geçen, fikir üreten, uygulayan herkesi tebrik ederiz.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu değişiyor Türkiye’de san'atçıların, bestekâr, şair, yazar ve genel anlamda eser sahiplerinin haklarının korunmasında en temel düzenleme Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’dur. Şimdi bu kanunun ciddî şekilde değiştirilmesi gündemde. Peki bu neden önemli? Geçtiğimiz yıldan beri gündemde olan bu hadise son zamanlarda artık kendini iyice belli eder oldu. Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde açılan fikri mülkiyet faslının gereği olarak bazı maddelerin değişmesi de kaçınılmazdı. Bunların en başında gelen köklü bir değişiklik Meslek Birlikleri alanında olacak. Daha önce de yazmıştım. Meslek Birlikleri şiir, beste vs gibi eser sahiplerinin, sinema veya müzik yapımcılarının, yorumcuların vs hak sahipliği konusunda haklarını, menfaatlerini koruyan yasal kurumlardır. Ancak meselâ sadece müzik yapımcılığı alanında Müyap, Müyabir ve son olarak camiamızdan arkadaşlarımızla kurduğumuz Müzikbir olmak üzere 3 tane müzik yapımcısı meslek birliği var. Bu ve bunun gibi aynı alanda birden fazla meslek birliğinin olması zihin karışıklığına ve olumsuz tepkilere yol açıyor. Şimdi aynı alandaki meslek birlikleri tek çatı altında toplanacak. Ancak bunun da eleştiriye açık yönleri var ki bu ayrı bir yazı konusu. Yine korsan ve hak ihlâllerinde getirilmesi düşünülen cezalar daha da caydırıcı hale getiriliyor. Önümüzdeki günlerde bu yasa değişikliği maddeleri kendini daha belirgin olarak gösterecek .
Musikî'ye dair Bazen radyo televizyon konuşmalarında, sohbetlerde kimimiz müzik, kimimizde de musikî kelimesini kullanırız. Bu durum sanki iki sözcük arasında ciddî bir fark varmış gibi hava oluşturur. Hatta kullandığınız bu kelimeler sizin dünya görüşünüzle ilgili duruşunuza dair bir yer bile belirleyebilir. Aslında kullanılan her iki kelimede sonuçta aynı anlamı karşılıyor. Bu nağme san'atının adının çıktığı yer Yunancadır. Mousa diye yazılan ve musa diye okunan kelime Yunancada peri mânâsına geliyor. Sonlarına gelen -ike takısı ise yanına geldiği sözcüğe aidiyet anlamı katıyor. Musa’ya eklenen -ike takısı ‘perice, perilerin konuştuğu dil’ gibi anlamlar taşır. Bu durumda musikîye ‘meleklerin dili ‘demek yanlış olmaz. Bazı ülkeler bakınız nasıl kullanıyor bu sözcüğü. İtalyanlar ve İspanyollar musica, Fransızlar musique, İngilizler music, Araplar el muğ-sikıy derler. Türkler Fransızcadaki okunuşunu alarak müzik dediler. Osmanlıda İlm-i Şerif sıfatını da kullanarak bu kavrama daha nezih bir yer temin edilmiş oldu. Müziğe bir tanım getiren merhum Cinuçen Tanrıkorur seslerin bilimi değil san'atıdır der. Müzik mi musikî mi ayrımı açısından ise her iki ifadenin de bir arada kullanılabilmesinin bir mahzuru olmadığını ifade eder. Yani müzik kelimesini kullanınca modern kafa yapısına sahip olduğumuz anlaşılamayacağı gibi musıkî dediğimizde de klâsik zihniyetteyiz anlamı çıkarılmamalı. 21.10.2010 E-Posta: alioktay@alioktay. net |