Osman ZENGİN |
|
“Bayezid Camiindeki hafızlar” onu dinlemeye geldi |
“İstanbul’un Bayezid Cami-i mübarekine, Ramazan-ı Şerif’te, ihlâslı hafızları dinlemeye gittim“ ifadesinin bulunduğu, İhtiyarlar Risâlesi’nin 8. Rica’sındaki, Üstadın bahsettiği ve çeşitli defalar geldiği bu ecdat yadigârı selâtin camiine, bu sefer, Üstad bütün haşmetiyle, maneviyâtıyla geldi. Evet, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini Cenâb-ı Hak, bu milletin selâmet ve kurtuluşu için göndermişti. Verâset-i nübüvvet olan hâdîlik vasfını yerine getirecekti. 80 küsûr senelik ömründe Türkiye’yi, doğudan batıya kadar nuruyla aydınlatmış olan Bediüzzaman, yaklaşık bir aydan beri Edirne’den başlayan yolculuğuyla da, adeta “Edirne’den Van’a kadar, benim eşsiz bir yurdum var” mısrâına münasib bir şekilde, bir TIR kamyonunun üzerinde, vatanı bir baştan bir başa gezerek, yine nurunu yaymış, tanıtmış, habersiz gönüllere bir müjdeci olmuştur. Bursa’ya da gelip, bizi heyecana gark eden Bediüzzaman TIR’ı, enteresan ve değişik hatıralarla yüklü olarak, nihayet dersaadete, İstanbul’a gelerek, yüz sene kadar önce ihlâslı hafızların Kur’ân okumasını dinlediği Bayezid cami-i mübareğinin önünde son molasını vererek, etrafa nurlar saçmıştır. O zaman onun dinlediği hafızlar yerine, şimdiki hafızlar da onu dinlemeye, görmeye, seyretmeye geldiler. Bir tarafta üniversite, bir tarafta cami… İşte, tam da onun hayali olan fen ve din ilimlerinin mezcedildiği bir manzara. Allah, çeşitli hizmetlere vesile olan bu faaliyetin her kademesinde hizmet eden kahramanlardan razı olsun. İnşâallah, bundan sonraki hedefte; Cami-i Emevî olur. Kosturma olur. Tiflis olur. Balkanlar olur. El-Ezher’in önü olur. Sırada, “Bediüzzaman dünya yollarında” ile yola devam inşâallah! 19.10.2010 E-Posta: [email protected] |