M. Latif SALİHOĞLU |
|
Sağlık bilgileri |
Zaman zaman sağlıkla ve şifâlı ilâçlarla ilgili konularda yazıyoruz. Bu durumu Bedesten'in genel formatıyla bağdaştıramayan bazı okuyucularımızdan gelen eleştirileri saygıyla karşılıyoruz. Ancak, ekseriyetin yaklaşımı farklı. Pekçok okuyucumuz, bu durumdan memnun olduğunu, hatta bu tür yazıları daha sık aralıklarla görmek istediklerini bildiriyor. Meraklı bazı okuyucularımız ise, sağlıkla ilgili konulara niçin değinme ihtiyacı duyduğumuzu soruyor. * * * Öncelikle ifade edelim ki, "Bedesten" çarşı demektir. Bizim mesleğimizdeki karşılığı ise "fikir çarşısı"dır. Dolayısıyla, bu çarşıda muhtelif konuların yer alması gayet normal karşılanmalı. Tarihten siyasete, sağlıktan eğitime, edebiyattan iktisada, sosyal hayat safhalarından nur eksenli konulara kadar, hemen her sahadaki gelişmenin bir veçhesini mümkün mertebe çarşımızın raflarında, yani sütunlarında tezgâhlayarak sizlere sunmaya çalışıyoruz. Takdir, elbette ki sizlerindir. * * * Konuyla ilgili vaki suâlin kısaca bir cevabı ise şudur: İki ana sebepten dolayı, sağlıkla ilgili konulara değinme ihtiyacını duymaktayız. Birincisi: Cenâb–ı Hakk'ın lütf û ihsânıyla bize verilmiş olan beden ve bedenin âzâları emanetine ihanet etmemek, bu emanetleri hakkıyla korumak ve lâyık–ı veçhiyle kullanmak için. İkincisi: Gerek hizmet ve gerekse ibadet hayatımızda, kendi hatalarımız yüzünden birtakım sıkıntılara düşmemek için. * * * Evet, sıhhatine itina göstermeyen, yemesine, içmesine, uyumasına dikkat etmeyen bazı kimselerin, bilhassa hizmet ve ibadet hayatlarında çok ciddî sıkıntılara düştüklerini yakînen biliyor ve bizzat müşahade ediyoruz. Bu noktada o insanlara karınca kararınca yardımcı olmak ve diğer insanların benzer durumlara düşmemesi için birşeyler yapmanın pek ehemmiyetli olduğuna inanıyoruz. Hizmetimizi ve mâneviyatımızı etkileyen sıkıntıların farkına vardığımızda, elbette ki "Nemelâzım" diyemeyiz, öyle diyenlerden de olamayız. Dolayısıyla, sağlık konusunda tesbit edebildiğimiz doğru veya yanlış bilgileri, yahut alışkanlıkları, vicdan rahatlığı içinde sizlerle paylaşmayı sürdürmek arzusundayız.
Acı kahvenin lezzeti gibi
Acı kahvenin zevkini, lezzetini damağında taşıyanlar, şekerli kahveyi içmek istemez. Benzer bir durum, çay için de söz konusu... Şekersiz çayı kahve edâsıyla içenler, zamanla bundan öyle bir haz ve lezzet almaya başlarlar ki, şekerli çayı asla bir daha içmek istemezler. Bu arada, şekersiz çay uygulaması mesai arkadaşlarımız arasında da hızla yayılma istidadı göstermiş bulunuyor. Böylelikle, iki türlü kâra geşmiş bulunuyoruz: Hem sağlık, hem de tasarruf açısından.
Zayıflama yöntemleri
Gerek bilgi ve gerekse tecrübe itibariyle, çeşitli zayıflama yöntemlerinden söz etmek mümkün. Bu çerçevede olmak üzere, burada birkaç tanesini kısa maddeler halinde sıralamaya çalışalım. 1) Günde toplam en az bir saat müddetle yol yürümeli. Yürüyüş, normal bir tempoda olmalı. 2) Gün içinde en az iki litre su içmeli. Suyun aç karnına içilmesi tercih edilmeli. 3) Sebze/salata yemek öncesinde yenilmeli. Meyveyi, yemekten en az iki saat sonra yemeli. Bu nimetler, midede değil, barsaklarda öğütülmekte. 4) Çayı şekersiz içmeli. Bir–kaç damla limon, çayın sertliğini aldığı gibi, bir nevî serum kıvamına da çevirir. Çayla birlikte fıtrî tatlandırıcılar alınabilir. O takdirde tam serum etkisi yapar: Glikoz+C Vitamini. Sıhhatli günler dileğiyle...
Tarihin yorumu 21 Ekim 1860
Yeni Osmanlıların ilk gazetesi
Daha sonraları Ahrâr–ı Osmaniye ve Jön Türkler ismini alan Yeni Osmanlıların çıkardığı Tercüman–ı Ahvâl isimli gazetenin ilk sayısı yayınlandı. (21 Ekim 1860) Tercüman–ı Ahvâl, aynı zamanda ilk özel gazete hüviyetini taşıyor. Sosyal, siyasî, kültürel ve edebî ağırlıklı olarak çıkan bu gazetenin sahibi Yozgatlı (Sorgun) Çapanzâde Agâh Efendi, başyazarı ise İbrahim Şinasi idi. Gazetenin yazar kadrosunda, ayrıca Ahmed Vefik, Ziya Paşa ve Refik Bey gibi şöhretler de bulunuyordu. İlk başta haftalık (Pazar günleri) çıkan Tercüman–ı Ahvâl, bilâhare haftada üç gün, ardından beş gün çıkmaya devam etti. Gazete, Ziya Paşanın maarife/eğitime dair mâsumane bir tenkidi bahane edilerek, Mayıs 1861'de iki haftalık süreyle kapatıldı. Bu, bizim tarihimizdeki ilk kapatılma hadisesiydi. Toplam 792 nüshası yayınlanan Tercüman–ı Ahvâl, 1866 yılında süresiz olarak kapatıldı. Yeni Osmanlılar (Jön Türkler), bu tarihten sonraki neşriyat çalışmasını yurt dışına taşımak mecburiyetinde kaldı. Başta Hürriyet ve İbret olmak üzere, Avrupa matbaalarında muhtelif gazeteler basılmaya başlandı. Bu gazetelerin açıktan yurda sokulmasına da ayrıca yasak getirildi. I. Meşrûtiyetin ilân edildiği 1876 senesinde nisbeten hafifleyen yasakçı ve baskıcı uygulamalar, bir yıl sonra yeniden ve daha da şiddetlenerek tâ II. Meşrûtiyetin ilân tarihi olan 1908 yılına kadar devam etti. 21.10.2010 E-Posta: [email protected] |