M. Latif SALİHOĞLU |
|
Darbeciler mezarlığı |
Hürriyet Meydanı, Meşrûtiyet Caddesi, Cumhuriyet Mahallesi, Demokrasi Bulvarı, Adâlet Sokağı... Bunlar ne güzel isimler, değil mi? Hem güzel ve manidar, hem de uzun ömürlü isimler. Bir de bunların tam zıddı, hatta bu güzelim isimlerin düşmanı, katili mânâsında olan isimler var, ülkemizin her tarafında: Darbe, yahut darbeci isimleri... Kısmen değiştirilmiş olmakla birlikte, bu isimlerin yer yer hâlâ kullanılmaya devam ettirilmesi, hürriyet ve medeniyet yolunda ilerlemeye çalışan bir Türkiye'nin en bâriz ayıplarından biri olsa gerek. İşte, bu ayıptan sıyrılmak adına bazı şehirlerde yapılan kalıcı ve umumî kabul gören isim değişikliği uygulamasını tebrik ve takdirle karşılıyoruz. Bu meyanda, bir güzelliğe imza atan Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisini de tabrik ediyoruz. Zira, vaktiyle darbeci "Kenan Evren" ismi verilmiş olan bir caddenin adını "Demokrasi Bulvarı" şeklinde değiştirme âlicenaplığını göstermişler. Darısı, diğer belediye meclislerinin başına... * * * Evet, bizi en çok sevindiren gelişmelerden biri de, cadde, sokak, meydan, mahalle, okul gibi yerlere cebren verilmiş olan darbe/darbeci isimlerin silinmesi ve yerlerine hürriyetle, demokrasiyle, adâletle bağdaşır isimlerin konulduğuna dair haberlerin çoğalmasıdır. Geçen sene İzmir taraflarında olduğu gibi, bu sene de Gaziantep'te, farklı partilere mensup Belediye Meclis üyelerinin müşterek bir kararla, ortak kullanım mekânlarına itici darbeci isimlerin yerine, genel kabul gören sevimli isimlerin konulması hakkındaki çabaları, bizim gibi milyonlarca vatandaşı da elbette ki sevindiriyordur. Dileriz ki, bu yöndeki sevindirici haberler çoğalsın. Dileriz ki, bir belediye, bu güzelliklere imza atan bir diğer belediyemizi örnek alarak hareket etsin. Dolayısıyla... Temenni ederiz ki, 27 Mayıs Darbesinin izleri ve darbecibaşı Cemal Gürsel ismi bütün okul, cadde, mahalle ve sokaklardan silinsin. Temenni ederiz ki, 12 Eylül İhtilâlinin izleri ve cunta lideri Kenan Evren ismi de, yine aynı şekilde silinsin, gitsin. Temenni ederiz ki, bütün hürriyet ve demokrasi düşmanlarının ismi, devlete ve millete ait olan bilumum yer ve meskenlerden temizlensin. * * * Ülkemizin birçok yerinde "Kimsesizler Mezarlığı" var; ancak, hiçbir yerde "Darbeciler Mezarlığı" yok. Ama, hiç değilse kalplerde, zihinerde veya tarih sayfalarında olsun, bir "Darbeciler Mezarlığı" bulunsun ki, onlara ait her ne varsa, götürülüp oraya gömülsün. Bu sûretle, ortalık temizlenmiş olsun.
Radikal'in yeni hamlesi
Radikal gazetesi, yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyor. On beş yıl önce bugün, yani 13 Ekim 1996'da yayın hayatına başlayan bu gazete, bir türlü hedeflediği tirajı yakalayamadı. Tirajın 30–40 bin bandında gidip gelmesi, profesyonel kadroyu taşımaya yetmiyor. Bakalım, Eyüp Can'ın yönetimindeki Yeni Radikal nasıl bir atılım yapacak..
Tarihin yorumu 13 Ekim 1973 Halikarnas Balıkçısı nâmı ile şöhret bulan Cevat Şakir Kabaağaç, 13 Ekim 1973'te İzmir'de öldü. Cevat Şakir, 1890'da Girit'te doğdu. Kendisine Sadrâzam olan amcasının ismi verildi. Babası ise, o tarihte Girit valisi olan meşhûr Şakir Paşadır. Şakir Paşanın meşhûrluğunun bir sebebi de, 1908 yılı başlarında Said Nursî ile aralarına geçen şiddetli bir tartışma ve bunun neticesi olarak Nursî'nin Üsküdar'daki Toptaşı Tımarhanesine sevk edilmesi hadisesidir. Memleketine âcilen maarif hizmetini isteyen Üstad Bediüzzaman, kendisine teklif edilen maaş ile Padişahın "ihsân–ı şahanesi"ni reddettiği ve Padişah Abdülhamid hakkında sert sözler kullandığı vs. gerekçelerle önce Şakir Paşa tarafından Toptaşı Tımarhanesine gönderildi; ardından, Zaptiye Nazırı Şefik Paşa tarafından da Tevkifhaneye gönderildi. (Tımarhaneden sonra gönderildiği Tevkifhanede Nazır Şefik Paşa ile aralarında geçen muhavere için bkz: Eski Said Dönemi Eserleri, s. 158.) Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'in babası M. Şakir Paşa, çok çalkantılı bir hayat yaşadı. Bir ara, siyasî iradeyi protesto mahiyetinde valilikten istifa etti. Bu protestonun sebebi, üç senedir Sadrâzamlık makamında bulunan büyük kardeşi Cevat Şakir Paşanın 4 Eylül 1895'te azledilmesiydi. Bilâhare tekrar göreve getirtilen M. Şakir Paşa, oğlunu yurt dışında (Oxford) okuttu. Cevat Şakir, 1913'te yurda döndü. Kabaağaç ailesi, 1914 senesinde büyük maddî sıkıntılar çekmeye başladı. Aile bireyleri, hep birlikte Afyon'a gidip buradaki çiftliğe yerleşti. Burada ise, aile içinde sebebi tam olarak tesbit edilmeyen bir huzursuzluk başgösterdi. Babasıyla kavgaya tutuşan Cevat Şakir, yine babasına ait olan tabancayı tetikleyerek baba katili oldu. Çarptırıldığı 15 yıllık kürek cezasının 7 yılını tamamladıktan sonra, verem hastalığının ortalığı istilâ etmesi sebebiyle tahliye edildi. Bodrum'a yerleşen ve daha çok hikâye–romanlar yazarak, yahut karikatürler çizerek hayatını sürdüren Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, 13 Ekim 1973'te İzmir'de öldü. Baba katili Halikarnas Balıkçısı 13.10.2010 E-Posta: [email protected] |