Hüseyin GÜLTEKİN |
|
Giyim kuşam önemlidir |
Moda ve özenti adına dağınık ve paspal kıyafetleri tercih etmek uzunca bir zamandır gençlerimizin öncelikli ve önemli tercihlerinden oldu. Hiç taranmamış veya çok acaip bir şekilde taranmış saçlarla gezip dikkatleri celb etmek yine günümüz gençlerinin gayeleri arasına girdi. Giyim tarzlarında, giysilerin çeşit, renk ve biçimlerinde kız-erkek tercihleri eşitlendi; hatta bazen erkekler bayan kıyafetlerini, bayanlar da erkek kıyafetlerini rahatça tercih edebiliyorlar. Eskiden inançlarına, ideolojilerine göre, fikir ve düşüncelerine göre giyim-kuşamı tercih etmenin yerine, bugünün gençleri inanç ve ideolojilerini bir tarafa koyarak, his ve heveslerini, keyf ve zevklerini ön plana çıkarıyorlar ve o yönde giyim ve kuşamlarının şeklini, saç ve sakallarının biçimini seçiyorlar. Asıl olan, his, heves ve zevklerin tatmini olunca, bazı gençlerimiz de pahalı ve marka giyim tarzını tercih ediyorlar. Sıradan görünmemek için, sıradan giysilerin ötesinde her insanın giyemediği ayakkabı ve elbiseleri pahalı da olsa tercih etmeyi alışkanlık haline getiren gençlerimiz de az değil. Hiçbir insanın giyim-kuşamına, saçına-sakalına karışmak ve bunun için hiç kimseyi kınamak gibi bir niyetimiz yok ve olamaz. Çünkü hiç kimseyi giyim-kuşamına göre değerlendirme gibi bir alışkanlığımız da yok. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi bu zamanda bir çok konuda karışıklıklar olduğu gibi, giyim-kuşamda da çok garip karışıklıklar hüküm sürüyor. Artık, eskiden olduğu gibi, dış görünüşlerine bakıp da insanların düşünce ve inançlarını tahmin etmek kolay değil. Nice dağınık ve paspal görünümlü, beş vakit namazlı, itikadı güçlü gençlere şahit olduğumuz gibi; oldukça düzenli ve temiz kıyafetli bazı gençlerin de dini yaşantıdan uzak, manevî değerlere mesafeli olduklarına rastlıyoruz. Yine, tesettüre dikkat etmeyen, hatta dekolte kıyafet tercih eden, fakat orucunu tutan, namazını kılan bazı hanımlara rastladığımız gibi; tesettürlü olduğu halde namaz kılmadığı gibi, nice haramlara girmekten çekinmeyen bazı hanımların varlığı da inkâr edilemez. Bu manzaralar, elbette iç açıcı, doğru manzaralar değil. Gönül arzu eder ki, inançlarımızla, dini yaşantımızla mütenasip bir dış görünümü de önemseyelim. Hal ve hareketlerimizle, giyim ve kuşamımızla da dinimizin güzelliklerini dışarıya yansıtalım. İnançlarımızla pek uyumlu olmayan ve yanlış anlamalara sebep olacak, su-i zanlara kapı aralayacak giyim kuşamları tercih etmeyelim. Keşke moda ve görenek adına, inançlarımıza, örf ve adetlerimize hiç de uygun olmayan, tuhaf görünümlere girmeseydik. Bu noktada da zevk ve heveslerimizden ziyade dinimizin güzel ve nezih tavsiyelerini esas almak en doğru yoldur. Her konuda olduğu gibi giyim kuşam konusunda da dinimizin tavsiye ettiği, temiz ve düzenli bir kıyafet şeklidir. Her türlü kibir ve gururu akla getirecek giyim-kuşamdan uzak durmak da yine dinimizin tavsiye ettiği bir durumdur. Bununla ilgili olarak Efendimiz (asm) “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi cennete giremez” buyurduğunda sahabe-i kiramdan bazıları: “İnsan elbisesinin, ayakkabısının güzel olmasını sever” deyince, Efendimiz (asm): “Allah Cemil’dir, güzeldir, güzelliği sever. Kibir hakkı beğenmemek, şımarmak ve insanları küçümsemektir.” (Kenzü’l-Ummal, 3: 528) Bu meyanda Efendimizin (asm) “Allah, kibirli kibirli elbisesini çekiştirip duran kişinin yüzüne bakmaz. O elbise ister helâl yoldan, ister haram yoldan temin edilmiş olsun” hadis-i şeriflerini de dikkate almak lâzım. Diğer taraftan bu işin hemen bütün ehl-i dini alâkadar eden yönü, dindar olarak bilinen insanların hâl ve hareketleriyle olduğu gibi giyim ve kuşamlarıyla da örnek olmaları gerekir. İtici değil celbedici olmaları gerekir. Bu noktada insanların dış görünümlerinin önemli olduğunu unutmamak lâzım. Bu meyanda Efendimizin (asm) “Güzelce giyinip kuşanınız; kıyafetinizi düzeltiniz. Tâ ki insanlar arasında siyah üzerindeki beyaz gibi görünesiniz” tavsiyelerine kulak vermekte fayda var. 11.10.2010 E-Posta: [email protected] |