11 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Şükrü BULUT

Halimizden memnun muyuz?


A+ | A-

“Hem görmüyor musun ki, zarurî kuttan ziyâde Müslümanların elinde bırakılmıyor? Ya Avrupa kâfir zalimleri veya Asya münafıkları, desiseleriyle ya çalar veya gaspeder…” (Bediüzzaman Said Nursî)

Türkiye'mizde, bilhassa sağ kesimde ve dindarlardaki “teslimiyet hâlini” gördükçe, dünyanda zıp zıp oynaşan istifhamların işgaine uğruyorsun: Hakikaten halimizden memnun muyuz? Veya herkes haline razı, bilhassa şu ekonomik gidişattan memnun da, yalnızca ben mi itiraz ediyorum. Yani sıkıntı şahsımda mı?

Otuz seneyi aşkındır iki kıt'a arasında gidip gelmekle geçen zamanlar, bizi biteviye mukayeselere götürüyor. Dünyanın sair kıt'a ve ülkelerindeki medenî güzellikeri gördükçe, vatanımızla karşılaştırmalar yapıyoruz. Bizdeki güzellikleri hayal ediyoruz. Ve bu güzelliğin nasıl Türkiye'ye gelebileceğini düşünüyoruz. Bu fıtrî düşünceden, vatanını ve milletini seven hiç kimse uzak kalamaz.

Vatanımızda arabayı benzin istasyonuna çekerken karşımıza çıkan gariplikleri, bize göre yanlışlıkları sorgulamak hakkımız olmamalı mı? Buradaki benzin fiyatlarının AB ülkelerinden çok pahalı oluşu, Türkiye'deki işçinin çalıştığı ücretle Almanya'daki asgarî ücret ister istemez zihinde sıraya giriyorlar. Türk işçisinden asgarî ücret olarak dört misli maaş alan Alman işçisi benzini 1 Euro 35 cente dolduruyor. Halk ise buna pahalı diyerek feryat ediyor. Ülkemin komşuları acaba bir litre benzini kaç liradan kullanıyorlar? Rusya, İran, Irak, Suriye ve hatta Yunanistan bile… Bu fakir ve garip milletin paralarını kimler çalıyor ve gaspediyor? Vergilerden soyutlayarak da mukayese yapabilirsiniz…

Benzin pompasına elim giderken gözüme garip bir reklâm ilişiyor. Filan bankanın kartıyla ücretinizi öderseniz şu kadar avantajınız olacak… Size şu şu hediyeleri vereceğiz, diyor. Yani elimizdeki peşin parayı almıyor, bankaya gönderiyor… Cebime banka kartını zorla sokuşturanlar sakın hırsızlar, gaspçı ve dolandırıcılar olmasın… Banka dedik de, global faiz oranları zihne geliyor. Ekonomik krizin Amerika, Avrupa ve Japonya gibi finans merkezlerinde sıfıra yaklaştırdığı faizlerin bizde yüzde 8-10 arasında değiştiğini biliyor muydunuz? Ve iktidarın maharetiyle satılan bankaların yüzde yetmişinin üzerindekilerin Rotschild, Rockefeller ve Soros’la çalışan ekiplere ait olduğunu kimsecikler bize söylemiyor. Yani kullandığımız sıcak para da, enflasyon da, dalgalı kur da artık bizi ilgilendirmiyor. Zira parayı veren düdüğü çalıyor Türkiye'de…

Başbakanın meydanlarda ve ekranlarda verdiği doğru olmayan bilgilere ve rakamlara dindarlarımızın itiraz etmemesini siz garipsemiyor musunuz? Düne kadar demokratları faizcilikle suçlayan bu kadroların, Türk vatandaşlarının hayat ve servetlerinin zalim Avrupa kâfirleriyle Asya münafıklarınca ipotek edilmesine seyirci kalmalarının, insanımızdaki “adalet” duygusunu derinden derine sarsacağı kanaatindeyiz. İnternet üzerinden kelepir fiyatına haraç mezat satılan fabrika ve yatırımları görüp duyduğu halde hâlâ hükümete kalben taraftar olanların kronik “tarafgirlik ve inat” hastalığına yakalandıklarını düşünüyoruz.

Kötü emsal olur mu? Bugünkü rakamları 28 Şubat’ın ölüm döşeğine düşürdüğü Ecevit'in bitkisel hayata girmiş ekonomisinin rakamlarıyla karşılaştırarak kendisini “başarılı” göstermeye çalışan hükümete sessiz kalan çoğunluk, Avrupa zalimlerinin yağma ve garatına kuvvet veriyor, diye düşünüyoruz.

Sabit hat üzerindeki telefon hizmetlerinin Avrupa ve Amerika'da cüz'î bir abone fiyatıyla bedavaya yakın olduğunu bilmeyenler, hükümetin milleti Telekom'a niçin soydurduğunu soramayabilirler. Ya bilenler ve bildiği halde dilsiz kalanlar… Büyük bir vebal değil mi?

Türkiye'nin bundan on yirmi sene önce kendisine ait sanayi markaları vardı. Mutfak eşyasında, beyaz eşyada, giyimde, ayakkabıda, orta ağır sanayide ve makinada… Serbest piyasa, globalleşme ve devlerle yarışma sloganlarıyla “imalât ekonomisinin” zalimlerce nasıl piyasadan süpürüldüğünü göremeyenler, İstanbul çarşılarını azıcık dolaşmalıdırlar. Globalleşme ve küresel rekabet kelimelerinin arkasına sığınıp bu ülkeyi zalimlerin ekonomik işgaline açanlardan hesap sormayı düşünemeyenlere ne demeli?

Almanya'da ve diğer AB ülkelerinde gözle görünen bir uygulamayı arz edeyim: Temel gıda maddelerinin fiyatları sermayeyi belli ellerde toplamaya çalışan zalimlere bırakılmaz. Fiyatlar halkın gücüne göre ayarlanır. Hatta bu zalimler, Latin Amerika topraklarını kiralayarak küresel mânâda bir oyuna gitmek istediler. AB ve ABD'nin müdahaleleriyle, şimdilik muvaffak olamadılar. Fakat Türkiye'nin maalesef bu oyuna geldiğini müşahede ediyoruz. Asgarî ücreti 650 TL olan tarım ülkesi Türkiye'deki temel gıda maddeleri AB fiyatlarını maalesef çoktan geçmiş durumda. Kuş gribi ile beyaz eti zabt u rabt altına almaya başlayanlar milletin nefesini tüketmek üzere kırmızı ete de el uzatmış durumdalar.

Bizim kanaatimize göre bugüne kadar “kalıcı bir hayırlı işe” muvaffak olamayan hükümet, insanımızın sefalet içinde yaşamasına ve hastalıklarla boğuşmasına sebep olacak süreci tetikliyor.

Yukarıdan beri arz etmeye çalıştığımız üç- beş noktaya itiraz etmek isteyenler, evvelâ internetin başına geçmeli; dünyadaki dengeleri, önceliklerimizi, geçmişimizi, günümüzü ve yapılanları güzelce mukayese etmelidirler. Hükümetin geçici, palyatif, pansuman niteliğindeki icraatlarının ve milyonlarca dolarla yaptırdığı propagandaların Türkiye'ye ve millete ne denli zarar verdiğini İnşaallah akıl gözleriyle göreceklerdir.

11.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.10.2010) - Töre ölsün mü?

  (01.10.2010) - Yeni süreç

  (27.09.2010) - Angela Merkel Hıristiyan Demokrat mı?

  (24.09.2010) - Haleluya! Veya “Teşekkür ederim Allah’ım!”

  (08.09.2010) - Hacı Durmuş bitmez

  (07.09.2010) - Medenî olmak saygılı olmayı da gerektirir

  (06.09.2010) - Bir kısım dindar medya dinsizliğe zemin hazırlıyor

  (30.07.2010) - Alma mazlûmun âhını, çıkar aheste...

  (19.07.2010) - Fıtrat tesettüre zorluyor...

  (16.07.2010) - Toprağa ihanetle şehirleşme....


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.