13 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Başörtüsünde çözüm


A+ | A-

YÖK’ün İstanbul Üniversitesinde şapkayla derse giren bir öğrencinin sınıftan çıkarılması üzerine rektörlüğe gönderdiği “Çıkarmayın, tutanak düzenleyin” yazısıyla yeni bir boyut kazanan başörtüsü tartışması devam ederken, konu yine işi çıkmaza sokabilecek yerlere çekiliyor ve çekiştirildikçe çözüm zorlaşıyor.

Bu konuda anayasal düzenlemeye ihtiyaç olmadığını, YÖK Kanununda kılık kıyafet serbestliğini öngören ve AYM’nin iptal etmediği maddenin yeterli olduğunu söylüyor YÖK Başkanı.

Ama o madde 21 yıldır orada durduğu halde yasak niye daha da şiddetlenerek devam ediyor?

Ve ülke 28 Şubat türbülansına girmeden önce, bugün yasak uygulamasının en önemli dayanağı olarak gösterilen AYM kararları o zaman da mevcut olduğu halde, başörtüsü birkaç istisna dışında birçok yere özgürce girebiliyordu.

Çünkü mesele, uygulamada çözülmüştü.

Tâ 28 Şubat fırtınası patlayıncaya kadar...

Öyle ki, yasağın en katı biçimde uygulandığı dönemde Uludağ Üniversite rektörü olan Prof. Ayhan Kızıl, adı yasakla anılan eski YÖK Başkanı Gürüz’ün bile, başlangıçta “Bu işin üzerinde durmayalım” tavrı içinde olduğunu, ama sonraları “Türkiye’nin esen rüzgârlarına göre bir yerde durduğunu” söylüyor (Yeni Akit, 11.10.10).

Ve o dönemdeki kendi tavrını da “1997-98 yıllarında üzerimizde bir baskı hissettik. Yasağı mecburen uygulamak zorunda kaldık. Başörtülü öğrencileri disipline sevk etmeseydik, bizi sevk ederlerdi” sözleriyle anlatıyor eski Rektör.

Bu konuda “Askeriyeden bir etki görmedim” sözü, bahsini ettiği “baskı”nın nereden kaynaklandığını daha da esrarengiz bir hale getiriyor.

Dolayısıyla, bir yönüyle “günah çıkarma ve sorumluluktan kurtulma” çabasının ifadesi olarak görülebilecek beyanlarında vurguladığı “baskı”nın niteliğini, kaynağını ve şiddetini net bir şekilde ortaya çıkarma ihtiyacı zuhur ediyor.

28 Şubat’ta Türkiye’nin hangi sebep ve saiklerle böyle bir ortama sürüklendiğinin çok iyi tahlil edilmesi gerekiyor. Bunun için de sathî ve basmakalıp itham ve iddiaların ötesine geçilerek, o dönemde yaşananların bütün boyutlarıyla derin analizlere tâbi tutulması icab ediyor.

Bunu ifade edip yine başörtüsüne dönersek:

Dediğimiz gibi, bu konuda çözüm anayasa, kanun, yönetmelik, genelge, yazı gibi dokümanlar üzerinden kurallar ihdas ederek değil, özgürlükleri esas alan bir uygulama ile sağlanabilir.

Aksi halde, son günlerde bir kez daha gördüğümüz gibi iş çıkmaza giriyor. “Tamam, üniversiteye başörtüsüyle girilebilsin, ama karşılığında başı açıkların da baskıya maruz kalmayacağının garantisi verilsin; ayrıca ilk ve orta okullarla kamu kurumlarındaki yasak iyice pekiştirilsin; kamu hizmeti verenlerin başörtüsü takamayacağı kurala bağlansın” gibi şartlar dikte edilerek, mesele bir pazarlık konusu haline getiriliyor.

Ve “lütuf”muş gibi sunulmak istenen “Kamu hizmeti alana yasak uygulanmasın” teklifine dahi, Antalya Belediye Başkanı gibi bazı cin fikirliler tarafından, “Yarın lise öğrencileri ‘Ben de kamu hizmeti alıyorum, o halde başörtüsü takabilirim’ diyebilir” gerekçesiyle karşı çıkılıyor.

Bu örnekler, “Mecliste bir araya gelip iki-üç maddelik bir değişiklikle meseleyi hallederiz” düşüncesini hayata geçirmenin hiç de kolay olmadığını, hattâ imkânsız olduğunu gösteriyor.

Onun için, bu meseleyi AKP ile CHP’nin bir araya gelmesiyle ve onlar anlaşırsa MHP’nin de destek vereceği bir yasal düzenleme ile çözme formülü, yine isabetli bir yol gibi görünmüyor.

Onun yerine, “Sessiz kalalım, iş kendi kendine hallolacak. Susalım, çözüm gelir. Birazcık sükûnet olsa, bunlar yaşanmayacak” diyen Hayrünnisa Gül’ün tavrı çok daha doğru ve haklı.

Partiler tavırlarını bu yaklaşıma bina edip, saygı ve hoşgörüyü esas alan bir politika izleseler ve tabanlarını bu istikamette yönlendirseler, çözüme çok daha faydalı bir katkıda bulunurlar.

13.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.10.2010) - Siyaset de demokratikleşmeli

  (10.10.2010) - Liberallerin iki yanlışı

  (09.10.2010) - Tek tipçi projeler

  (08.10.2010) - Askerlik reformu ne zaman?

  (07.10.2010) - Anayasanın başlangıcı

  (06.10.2010) - AB sürecinin son beş yılı

  (05.10.2010) - Ahirzaman Müceddidi

  (03.10.2010) - Asr-ı Saadetten ahirzamana

  (02.10.2010) - Üniformasız DGM’ler

  (01.10.2010) - CHP’nin “yeni sayfa”sı


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.