08 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Kazanma derdi


A+ | A-

Pekçok ülkenin insanı için bir "kazanamama derdi" vardır; ama, herhalde "kazanma derdi" denilen muammaya bir tek Türkiye'de rastlamak mümkün.

Esasında, Türkiye vatandaşları—özellikle üniversite tahsili konusunda—her iki dertten de muztarip.

Ülkemizde üniversiteyi kazanamamak ayrı bir dert; kazanmak ise, başlı başına ayrı bir dert. Bilhassa, başını örtmek, tesettürlü olmak isteyen kız öğrenciler için...

Bu durumdaki kız evlâtlarımız, bacılarımızın çoğu, aile içinde ayrı bir sıkıntıya mâruz, toplum ve çevrenin farklı yaklaşımları sebebiyle ayrı cendereden geçiyor, okul idaresinin yasakçı uygulamaları yüzünden apayrı bir stres içinde, nihayet, tahsilini tamamladıktan sonra iş ve meslek hayatı noktasında nasıl bir durumla karşılaşacağını bilememenin ayrı bir kâbusunu yaşamaya mahkûm edilmiş durumda.

Ne diyelim. Cenâb–ı Hak, yâr ve yardımcıları olsun.

Onlara bunca sıkıntı ve eziyeti revâ görenlere de, Allah insaf, vicdan versin.

Genel gidişat gösteriyor ki, bu meyanda duâ etmekten başka, şimdilik elden birşey gelmiyor.

Ancak, bir yandan duâ ederken, bir yandan da kaderin bu zulümlü baskılara niçin fetvâ verdiğini de mutlaka düşünmek gerekir.

Tutanak muamması

Gündemdeki konuya dair dünkü "Başörtüsü gel–gitleri" başlıklı yazımızla da bağlantılı olarak, üniversiteli kardeşlerimizden gelen bilgi akışı devam ediyor.

Bize ulaşan son bilgilerden biri, Boğaziçi Tıp'ta okuyan bir kardeşimize ait. Kısaca şunları söylüyor:

"Muhterem ağabey,

"Tıp Fakültesinde okuyan biri olarak, bu konuda birkaç kelâm etmek istiyorum.

"2010–2011 akademik yılı ile beraber, geçmişteki katı uygulamalarıyla bilinen Marmara ve İstanbul üniversitelerinde başörtülü kardeşlerimiz kampüse girmeye başladılar. Hatta, bir fakültenin dekanı bir öğrenciyi başörtüsüyle almak istemeyince, rektörlük tarafından kendisine uyarı gönderdiğini sevinerek duyduk.

"Yani, bu mesele bu kadar medyatik hale getirilmeden normal seyrinde gidiyor ve hal yoluna giriyor gibiydi.

"Ne var ki, YÖK'ün son kararı ve YÖK Başkanı'nın son açıklamaları neticesinde ortaya hayli düşündürücü şöyle bir durum çıkmış görünüyor:

"Başörtülü kardeşlerimiz, derslere girecek. Girdiği dersteki hoca, isterse tutanak tutacak.

"Ancak, durum bu kadar basit değil. O kardeşimiz, öncelikle her ders başında 'Acaba bu hoca tutanak tutar mı?' diye strese girecek. Eğer hoca tutanak tutarsa—ki, tutanağı hazırlarken de öğrenciye hakarete varan bir sürü şeyler söyleyecek—ders boyunca moral bozukluğundan dolayı o öğrenci verilen dersi rahat dinleyemeyecek ve hakkıyla istifade edemeyecek.

"Dahası, hocalar tutanak tutan ve tutmayan diye iki gruba ayrılacak. Tutanakçılar 'Bugün şu kadar tutanak tuttum'' diye birbirleriyle adeta yarışa girecekler.

"Boğaziçi ve Bilkent gibi zaten başörtülü öğrencilerin rahatça okuyabildiği üniversitelerde ise, şimdi başörtüsüne karşı olan akademisyenlerin eline TUTANAK fırsatı geçmiş görünüyor ki, bütün bu gelişmelerden endişe duymamak elde değil."

Tarihin yorumu 8 Ekim 1958

Pakistan'da darbe süreci

Yaklaşık 11 yıl kadar önce (1947) Hindistan'dan ayrılan Pakistan, daha hürriyet ve istiklâlin tadını çıkaramadan kanlı ihtilâl sürecinin içine düştü. Ordunun başındaki Eyüp Han, Devlet Başkanı İskender Mirza'yı devirerek, ülke idaresine el koydu. (8 Ekim 1958)

İşte, o günden beri, aradan elli yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen, kardeş Pakistan bir daha kendine gelemedi ve kanlı darbelerin belâsından yakasını bir türlü kurtaramadı.

Pakistan'ın çilesi bununla da bitmedi. Hindistan'daki İngiliz sömürgesinin son bulması yolunda büyük çaba sarf eden Müslüman Pakistan halkı, önce ayrı bir coğrafyaya hapsedilerek Hindistan'dan koparıldı.

Ardından, kendi içinde kargaşa çıkartılarak bölünmenin eşiğine getirildi. Ülkede iç savaş tehlikesi başgösterdi. Doğu ve Batı Pakistan halkı birbirine düştü. Doğu tarafı, 1971'de Bengladeş ismiyle bağımsızlığını ilân etti.

* * *

Pakistan'da son yarım asırlık süreçte üç–dört kez kanlı darbenin yaşanması ve iç kargaşanın içine sürüklenmesi, bilhassa dış dinamiklerin etkisiyle olmuş görünüyor.

Şüphesiz, içerde de potansiyel anlamda bir huzursuzluk ve memnuniyetsizlik halinin hissesi vardır.

Ancak, ülkede yaşanan sıkıntının en mühim sebebi olarak, 1955'te kurulan Bağdat Paktını görmek mümkün.

Türkiye, İran, Irak ve Pakistan arasında kurulan bu ittifakın imzalanmasından kısa bir süre sonra, bu Müslüman ülkelerin tamamında iç karışıklıklar çıkmaya başladı.

1950'li yılların sonları ile 1960'lı yılların başlarında, bu ülkelerin tamamında kanlı ihtilâllerin yaşanması ve o pakta imzâ koyan hemen bütün devlet başkanları, başbakan ile hariciye bakanlarının devrilmesi, öldürülmesi, idam edilmesi, yahut en ağır cezalara çarptırılması, tesadüfî bir gelişme olamaz.

Dikkat buyurun: Türkiye–Suriye sınırına mayın döşenmesi dahi, "İttihad–ı İslâm"ın bir nüvesi olan Bağdat Paktının imzalanmasından hemen sonra olmuştur.

08.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.10.2010) - Başörtüsü gel–gitleri

  (06.10.2010) - Kaçak sigara furyası

  (05.10.2010) - Şüpheli ölümler

  (04.10.2010) - Seçim ittifakları

  (01.10.2010) - Yakın tarih arşivi

  (30.09.2010) - Âh şu tüketen siyaset

  (29.09.2010) - Yerinde sağlam duran kazanır

  (28.09.2010) - Ortalık hareketlenirken

  (27.09.2010) - Kurtulmuş, kurtulacak mı?

  (23.09.2010) - Agop, Hagop ve "zıpçıktılar"


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.