Ali FERŞADOĞLU |
|
“Ey cemaat, beni nasıl bilirsiniz?” |
“Hayati noktalanıp Rabbine kavuşan mevtâyı nasıl bilirsiniz?” diye sordu hocaefendi. “İyi biliriz!” dedik. Peşinden üç kez: “Hakkınızı helâl ediniz!” dedi... “Helâl olsun! Helâl olsun! Helâl olsun!” “Allah taksirâtını (kusurlarını) affetsin ve şehadetinizi kabul ile rahmet etsin!” Kendimi bir anda gasilhânede yıkanıyor, teneşirde teşhir ediliyor, kefenleniyor ve tabutta iken cenaze namazım kılınıyor farz ettim! Korktum, titredim! Ben de böyle yıkanıp kefenlenerek, diğer bir ifadeyle paketlenerek öbür âleme gönderileceğim, hiç şüphesiz. Ne var ki, ölümü düşündükçe başkasına veriyordum! Keşke kendime dönebilseydim! Acaba benim için de toplananlar da, kendilerine “Bu mevtayı nasıl bilirsiniz?” diye sorulduğunda, “İyi biliriz!” diyecekler mi? Derlerse, bunu gerçekten, hiç kimsenin etkisinde kalmadan mı söyleyecekler? Yoksa, dıştan “İyi biliriz!” deyip, içten içe başka bir şeyler mi mırıldanacaklar? O atmosferde “Kötü bilirim!” diyecek hâlleri mi var! En azından nezaketsiz davranmazlar! Ya cenazeme katılmayanlar, katılamayanlar ne diyecek? O halde, şimdiden, musallâ taşına gitmeden, omuzlar üstünde taşınıp, kabre konup, “Münker ve Nekir”in (“Rabbin kim, dinin ne?” diye soracak olan sorgu meleklerinin) hesabına çekilmezden önce sormalıyım: “Ey ahali, beni nasıl bilirsiniz?” Kimi zaman nefsin ve enaniyetin hileleriyle zaman zaman “Kendimi iyi bilirim” derim. Dakikalarım, saatlerim, günlerim, haftalarım, aylarım ve yıllarım öldü bir bir! Canlı, müteharrik bir cenazeyim! Her gün beş defa aldığım abdestimi, en azından haftada bir aldığım gusül abdestimi, cenazemin yıkanması, elbiselerimin kefenlenmesi kabul ederek sormalıyım: “Beni nasıl bilirsiniz?” Kime mi? Önce, anneme… Anneme… Anneme… “Anne, beni nasıl bilirsin?” Sonra sırasıyla, babama, erkek ve kız kardeşlerime, dedeme, nineme, amcama, halama, dayıma, teyzeme, yeğenime, komşularıma, işverenime, işçime, âmirime, memuruma, mesai arkadaşlarıma: “Beni nasıl bilirsiniz?” “İyi biliriz!” mi, yoksa “Biz seni biliriz!” mi diyecekler! Ve mümkün olsa hayvanlara, bitkilere eşyalara sorsam: “Beni nasıl bilirsiniz?” 08.10.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |