M. Latif SALİHOĞLU |
|
Kaçak sigara furyası |
Başlığa bakınca, haber sevindirici gibi görünüyor. Ancak, ne yazık ki kazın ayağı hiç de öyle değil. Haber şu: "Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan (TAPDK) verilen bilgiye göre, sigara satışları bu yıl yüzde 16 düştü." Bazı gazeteler de "Sigara tüketimi azaldı" diye başlık atmış. Keşke öyle olsa da, biz de sevinsek... Haberin özeti şöyle: "Kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklayan düzenlemenin olumlu neticeleri alınmaya başlandı. TAPDK'nın verilerine göre, geçen yılın ilk 8 ayında toplam 3 milyar 641 milyon paket satılan sigara, bu yıl 3 milyar 50 milyon pakete indi. "Temmuz 2009'da hayata geçirilen uygulama, özellikle geçen yılın ikinci yarısından itibaren etkisini gösterdi. "Ancak, buna rağmen, sigaranın ekonomiye zararı yine de çok yüksek seviyede. Devlet bütçesinden yatırımlara giden paraya yakın bir miktar, sigara için vatandaşın cebinden çıkıyor." * * * Bu haberde verilen istatistikî bilginin "tüketim" değil, "resmî satışlar"la ilgili olduğunu özellikle belirtelim. Doğrusu, bu çok önemli bir ayrıntı. Zira, reel tüketim başka, kayıt altındaki satış miktarı başkadır. Birincisi "kaçak kayıt dışı" mânâsını da içeriyor ki, bizi asıl endişelendiren husus da bu noktada düğümleniyor. Evet, kaçak sigara satışlarının büyük artış kaydettiğini çok bâriz şekilde görmekteyiz. Otobüs minibüs duraklarında, bilhassa mesai saatinden sonra kalabalık ortamlarda dolu dolu siyah poşetler içinde taşınan kaçak sigaralar, seyyar tezgâhlar üzerinde açıkça satışa sunuluyor. Fiyatı nisbeten ucuz olduğu için de, tiryakilerin (bağımlıların demek daha doğru) çoğu bu tezgâhlara yöneliyor. Son derece nâhoş ve üzüntü veren bir görüntü de şu: Bilhassa durak yerleri, yeniden izmaritten geçilmez bir hale geldi. Üstelik, ilk günlerde uygulanan cezaî müeyyideden de hiç eser kalmadı. * * * Kapalı alanlarda sigara içilmesinin yasaklanması, hiç şüphesiz doğru ve yerinde bir karardır. Bu yöndeki düşünce ve kanaatimizi, yasağın ilân edildiği günlerde de ifade etmiştik. Ama, aynı günlerde, şu an karşı karşıya bulunduğumuz tehlikeyi de açıkça nazara vermiş ve şunu söylemiştik: "Sadece kànunî müeyyidelerle ve birtakım cezaî tedbirlerle, sigara iptilâsının önüne geçmek mümkün görünmüyor. Bu 'umumî belâ'yı hiç olmazsa asgarî seviyeye indirgemek için, ilmî metodlarla hareket etmeye ve temel eğitime dayalı ciddî tedbirler almaya şiddetle ihtiyaç var." Gelinen nokta, bu yöndeki ciddî tedbirlere ne ölçüde ihtiyaç hasıl olduğunu bizlere açıkça göstermiyor mu?
Tarihin yorumu 6 Ekim 1923
İstanbulluların kurtuluşu ne zaman?
Bugün İstanbul'un kurtuluş yıldönümü. Kasım 1918'den itibaren kademeli şekilde İngiliz işgaline uğrayan İstanbul, nihayet 6 Ekim 1923'te hürriyetine kavuştu. Düşman işgali altında 4–5 sene kapkara günler geçiren İstanbul, 87 senedir bizlerin baskısı altında inliyor. Her 6 Ekim günü, İstanbul merkezinin nefes borusu hükmünde olan bir ana arter (Vatan Cd./Menderes Bulv.) ile bağlantılı bütün yollar trafiğe kapatılıyor. Çünkü, kurtuluş günü için resmî geçit töreni yapılacak... Duyurular da iki gün önceden yapıldı; vatandaş tedbirini alsın diye... Tedbir nedir ve nasıl alınacak? Nefes darlığının çekildiği bir yerde, acaba hangi tedbir işe yarar ki? Her defasında yaşanan bıktırıcı keşmekeş, maalesef bir kez daha tekrarlanacak. Hiçbir çare kâr etmeyecek. * * * İstanbul'un sıkboğaz olduğu günler, sadece fetih ve kurtuluş günleri de değil. Resmî törenlerin yapıldığı hemen bütün günlerde, aynı sıkıntı yeniden tekrarlanıyor. Üstelik, bu sıkıntıyı bizim gibi binlerce vatandaş çektiği ve şikâyetini bildirdiği halde, buna bir türlü çare bulunamıyor. İkinci büyük şehir Ankara için çare bulunmuş ama... Ne tuhaf değil mi? Ankara'daki benzeri hemen bütün törenler hipodromda yapılıyor. Oraya devlet ve hükûmet erkânı gidiyor, halk gidiyor, öğrenciler gidiyor, vesaire... O halde, Türkiye'nin en büyük ve en kalabalık şehri İstanbul için neden Ankara'dakine benzer bir formül bulunmuyor? Mevcut sıkıntıyı ömür billah çekmek mecburiyetinde miyiz? İstanbul'un en büyük derdi zaten trafik keşmekeşliği. Tutup bunu daha da katmerleştirmenin mantığı ne? Hülâsa: İdareciler ve yetkili merciler tarafından, bu sıkıntıya bir çare bulununcaya kadar, bizlerin şikâyeti ve memnuniyetsizliği de devam edecek. 06.10.2010 E-Posta: [email protected] |