M. Latif SALİHOĞLU |
|
İsmail Hakkı'ydı; Hakk'ın hizmetkârıydı |
Güleryüzlüydü... Yani, Resûl'ün Sünnetine uygun şekilde, çehresi her daim mütebessim idi. Kötümserlik, karamsarlık, ye'is denen mânevî marazların onun dünyasında yeri yoktu. Daima ümitvardı; bitip tükenmeyen bir şevk ve moral sahibiydi. Hizmette ileri, ücrette geriydi. Kardeşin nefsini nefsine tercih ediyordu. Misafirperverdi. Misafire hizmet ederken, tebessüm çizgileri daha da artıyor, gözlerinin içi parlıyordu. Himmet ve hamiyet sahibiydi. Omuzladığı hizmet yükünü asla bırakmaz; yeni hizmetlere ihtiyaç hasıl olduğunda, onlara da omuz vermeye hazır olduğunu söylemekten çekinmezdi. Bir "gizli kutup" gibiydi. Bütün himmeti milletiydi; cemaatiydi, kardeşleriydi... Şahs–ı mânevî hakikatine, tam mânâsıyla bağlıydı. Şuur, iz'an ve ferâset sahibiydi. Şân–şöhret kazanmış fânilerin tesiri altına girmeyi dâvâ adamlığına katiyen yakıştırmazdı. Yüksek bir takvâ sahibiydi. Harama, günaha asla tenezzül etmezdi. Dünya malını, sadece ve sadece helâlinden isterdi. Kazancını da, bilhassa hizmette sarf etmek ve çocuklarının kursağından haram lokma geçirtmemek için kılı kırk yararcasına bir dikkat ve hassasiyet içinde hareket ederdi. Çok güzel Kur'ân okurdu. Edep içinde namaz kıldırır; hasseten tesbihat yapmayı tercih ederdi. Bütün duâları ezbere okurdu. Riyâdan zerrece hoşlanmazdı. Gösterişten alabildiğine uzak dururdu. Harikulâde bir tevâzu ve mahviyet sahibiydi. Torunlarıyla, onların yaşındaki çocuklarla arkadaş gibi davranır, onlara lâzım olan şeyleri sabırla öğretir, ders verirdi. Temizliğinden, düzeninden, çay servisine kadar, dershanenin her türlü hizmetini şevkle, zevkle yapardı. "Şunu da başkası yapsın, başkası düşünsün" demez; yapılması gereken her türlü hizmet için, karşılanması gereken her türlü ihtiyaç için, kemâl–i memnuniyetle nefsini ileri sürmeyi tercih ederdi. Mükemmel bir ihlâs ve sadâkat sahibiydi. Bütün ömrünü sebat ve sebkat ile geçirdi. İstikametini hiç bozmadı. En sarsıntılı dönemlerde dahi, dâvâsına olan sadâkati hiç sarsılmadı. Daima "Bu kudsî imân dâvâsına nasıl hizmet ederim" diye düşündü. Hizmet hayatını bütünüyle bu mânâya adadı. Malıyla, canıyla, bedeniyle, elinden geldiğince bütün evlâd û ıyâliyle hayatını bu kudsî mânâya vakfetti. Hâsılı, o Hakk'ın hizmetkârıydı; ismi ise, İsmail Hakkı idi... * * * Evet, çoğunuzun tahmin ettiği gibi, geçtiğimiz hafta sonu vefat eden Geyve'li İsmail Hakkı Demir Ağabeyden söz ediyoruz. Yukarıda sıralamış olduğumuz ifadeleri, aynen huzur–i İlâhi'de şehadet edercesine yazdık. Hesap Günü'nde, şayet bana sorulacak olursa , İsmail Hakkı Ağabey hakkında burada yazdıklarımızın daha fazlasına şahit olduğumu orada da tereddütsüz ifade ederim. * * * Cumartesi günü fecir vaktinde vefat haberini almış olduğum İsmail Hakkı Ağabeyin cenazesine ne yazık ki katılamadım. İçimde ukde kaldı. Yatağa bağlı şiddetli bir rahatsızlıkla, ateşler içinde kıvranıyordum. Vefat haberi ise, beni bir kat daha yandırdı. O mütebessim çehrenin solmuş olduğuna bir türlü kanaat getiremiyorum. En yakın zamanda taziyesine gitmeyi düşündüğüm halde, bana Geyve'de sanki onu yine görecekmişim gibi geliyor. 1978'den beri tam 32 yıldır tanışıp sıklıkla görüştüğümüz o nur yüzlü, o güler yüzlü insanı bu dünya gözüyle bir daha görememeyi, nefsime, duygularıma bir türlü kabul ettiremiyorum. Ne var ki, elden hiçbir şey gelmez; kabul etmekten başka çare yok. En büyük tesellimiz şu ki: O, hakiki bir Nur Talebesiydi. İnşaallah, tahkiki imân mertebesiyle Dâr–ı Bekâ'ya göçmüştür. Bu yönüyle de, emin olunuz, onun haline gıbta ile bakıyoruz: "Acaba, onun hayatı gibi temiz ve istikametli bir hayatı, onun vefâtı gibi temiz ve zahmetsiz bir vefâtı Cenâb–ı Hak bizlere de nasip eder mi?" diye, düşünmeden edemiyoruz. Büyük bir başka tesellimiz de şudur: İsmail Hakkı Ağabey, iyi ve hayırlı evlâtlar yetiştirdi. Onun hayatını vakfettiği kudsî hizmetini aynen devam ettirecek olan ailesi, oğulları, kızları ve torunları var. Muhsin ve Fatih (Ünal) kardeşlerimiz, aynen babaları gibi, zaten bu hizmetin içindeler. Ayrıca, onun—nesebî kardeşten daha yakın—din ve dâvâ kardeşleri var ki, Geyve'deki hizmeti inşaallah çok daha ileri safhalara taşıyacaklar. Bu duygu ve düşünceler içinde, İsmail Hakkı Ağabeye Rabbimden bol bol rahmet ve mağfiret dilerken, aile efradına, Geyve ve Sakarya'daki bütün dâvâ arkadaşlarımıza taziyetlerimizi sunarız. İnşaallah, sıhhatimizin el verdiği en yakın zamanda görüşmek dileğiyle... 21.09.2010 E-Posta: [email protected] |