17 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Nejat EREN

Bedel ödemek ve dostluğun gereğini yapabilmek


A+ | A-

“Dost” kelimesi çok sıcak, içten, samimî, hasbî, hâlis, sade, temiz ve kırıksız bir çizginin ifadesidir.

“Dost” olup, “dost” kalabilmek ise onun hayata geçirilmesi, icrası ve tatbikatıdır. Kolay bir iş mi? Hele de bu asırda oldukça zor bir görev, zor bir iştir! Ama bu zaman ve zeminde, her şeye rağmen hâlâ bu duyguya sadık kalanlar bu topraklarda ve dünyada—az da olsa—var Elhamdülillâh ve dünya durdukça da kesilmeden devam edecek İnşâallah.

Hele “Nur camiası” içerisindeki dostlukların çok ayrı bir yeri ve makamı vardır. Dünya durdukça unutulmayacak dostlukların en şahane örnekleri “sahabe mesleği” olan bu çizgide mevcuttur. Bir mü’min için en büyük dost şüphesiz ki Allah’tır. “Dost istersen Allah yeter!” hakikati bunu ifade ediyor. Gerçek mânâda kendini bilen bir Müslüman ve insan için Allah’ın ve Peygamberimizin (asm) dostluğu dünyadaki en büyük hazine ve sermayedir.

Tebük Seferindeki son nefeste: “Suuuu! Suuuu!” diye bağıranlardan sekiz kişinin birbirlerine karşı gösterdikleri, “Tarihin Şeref Levhalarına” geçen misâllerine benzeyen bir örnekle konumuzu biraz açmaya çalışalım.

Bir zamanlar, savaşın en kanlı günlerinden birinde, asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü görür. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındadırlar. Tam siperden dışarı doğru bir hamle yapacağı sırada, başka bir arkadaşı onu omuzundan tutarak tekrar içeri çeker,

“Delirdin mi sen? Gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş. Büyük bir ihtimalle ölmüştür. Artık onun için yapabileceğin bir şey yok. Boşuna kendi hayatını tehlikeye atma” der.

Fakat asker onu dinlemez ve kendisini siperden dışarıya atar. İnanılması güç, mu'cizevârî bir olay gerçekleşir, asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaşır. Onu sırtına alır ve koşa koşa geri döner. Birlikte siperin içine yuvarlanırlar. Fakat cesur asker, yaralı arkadaşını kurtaramamıştır. Siperdeki diğer arkadaşı; “Sana değmez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın” der.

“Değdi!” der, gözleri dolarak, “Değdi…”

“Nasıl değdi? Bu adam ölmüş, görmüyor musun?”

“Yine de değdi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için.”

Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarlar:

“Geleceğini biliyordum! Geleceğini biliyordum!”

Evet, karşılık beklenmeyen gerçek dostluk, bitmeyen bir “itimat ve güvendir”. “Geleceğini” bilmek. “Hizmetin Kalesinde”, doğru çizgide sağlam yerde durabilmek. Sebat etmek, ayrılmamak, aykırılığa düşmemek. Dostlarından aykırı düşüp kırılmamak, dostlarını da kırmamak.

Dünyevî boş işler için dâvâ arkadaşını üzmemek, kalbini kırmamak, tenkit etmemek, gıybet etmemek, ona “zanlı” göz ve düşüncelerle bakmamak. Gönülleri hoş tutabilmek.

Dostluk” demek; itimattır, güvenmektir ve güven vermektir.

“Dostluk” demek; fedakârlıktır, diğergamlıktır, cefadır, katlanmaktır, vefadır, sebattır ve sadakattir.

“Dostluk” demek; rüşvet ve karşılık beklememektir.

“Dostluk” demek; maddî ve manevî menfaatlerden uzak olabilmektir.

“Dostluk” demek; “Hakkın hatırını” yüce tutmaktır.

“Dostluk” demek; acı da olsa doğruları her yerde, her zeminde seslendirebilmektir.

“Dostluk” demek; samimiyet, dürüstlük, nezaket ve nezahettir.

“Dostluk” demek; acılara, çilelere katlanmaktır, bu hayatın gerçekleriyle yüzleşmektir.

“Dostluk” demek; barıştır, bağışlamaktır, selâmettir.

Cenâb-ı Hak camiâmız, milletimiz, Müslüman kardeşlerimiz ve insanlık ailesi içerisindeki gerçek dostlukları ziyadeleştirsin ve köklü hâle getirsin İnşâallah.

Bir asra yaklaşan bu kudsî dostluk çizgisini her ne pahasına olursa olsun, her şeye rağmen daha da sağlamlaştırmak, sahip çıkmak, kuvvetleştirmek, yaymak ve devam ettirmeyi ve gelecek yazımızı çok uzaklardan yeni dostluk ve hizmet haberleriyle süslemek dileğiyle duâlarınıza dâhil olmayı temenni ediyorum.

17.09.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.09.2010) - Bayramlar ve kardeşlık

  (03.09.2010) - Mâlâyaniyâttan kurtulup muhabbete odaklanmak

  (01.09.2010) - Aidiyet duygusu ve sorumlulukları

  (20.08.2010) - İttihad-ı İslâmın önemi ve şartları

  (13.08.2010) - İslâmiyeti doğru anlamak üzerine - 4‘

  (12.08.2010) - İslâm kardeşliğinin tesisi

  (11.08.2010) - Gerçek tevekkül anlayışı

  (10.08.2010) - İslâmiyet’i doğru anlamak üzerine - 1

  (31.07.2010) - Müslümanın ‘kırmızı çizgileri’

  (27.07.2010) - İhlâs hakikatine vakıf olabilme


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.