30 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet ÖZDEMİR

Bediüzzaman’ın Ankara ziyaretleri


A+ | A-

On yedi Eylül’de Edirne Selimiye Camii önünde start alan “Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR’ı” geçtiğimiz hafta sonu Kastamonu-Çankırı istikametinden Ankara’ya geldi. Şehre otuz km uzaklıkta bulunan Akyurt ilçesinde muhteşem bir konvoyla karşılayıp ilk durağımız olan Pursaklar’a getirdik. Burada anlamlı ve güzel bir tevafuk yaşandı. Tanıtım TIR’ı “Hicret Camii” ile “Üstad” pastanesi arasında geniş bir alanda konaklamıştı.

Konvoya katılan arabalar “Bediüzzaman şehrimizde” afişleriyle ve “Yeni Asya”, “Bizim Aile”, “Genç Yaklaşım”, “Can Kardeş” ve “Köprü” flamalarıyla süslenmişti. O günkü programla ilgili haberler daha önce gazetemizde yayınlandığı için aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum. Bu geliş bizi 67 yıl öncesine götürdü. Bediüzzaman 20 Eylül 1943 tarihinde Kastamonu’da tutuklanıp polis ve jandarma nezaretinde bir otobüsün arka sıralarında Ankara’ya getirilmişti. Otobüs hareket edince Bediüzzaman rahatsızlandı. “Beni madem siyasî mücrim kabul ediyorlar, hususî bir taksi ile gönderilmem lâzımdır” deyince ikinci koltukta oturan asker yerini verdi.

Said Nursî yolculuk sırasında şoförden yolculara nasihat etmek için izin istedi. O yolculuğu fırsatlara dönüştürdü. “Bu gece ağleb-i ihtimal leyle-i Kadir’dir. Diğer günlerde Kur’ân okunursa on sevap, Ramazan’da okunursa bin sevap, Leyle-i Kadir’de okunursa otuz bin sevap verilir” diye nasihat etmeye başladı. Şoför ve yolcular durumlarından memnun olarak Ankara’ya kadar geldiler. Adeta bu yolculuk boyunca Kadir Gecesi ihya edilmişti.

Zamanın Ankara Valisi Nevzat Tandoğan valilikte Said Nursî ile görüşmek istedi. Maksadı Bediüzzaman’ın sarığına ilişmek ve şapka giydirmektir. Ramazan ayının son günleridir. Memurlar Bediüzzaman’ı valilik makamına getirirler. Bir süre sonra içeriden şiddetli sesler duyulmaya başlar. Anlaşılan vali elinde bulunan devlet gücünü kullanarak Said Nursî’ye hakaret etmiştir. Aslında onun hedefinde İslâm vardır, İslâm’ın şeâiri vardır. Bediüzzaman hiddetle valiye, “Ben sizin ecdadınızı temsil ediyorum. Münzevî yaşıyorum. Kıyafet kanunu münzevîlere tatbik edilmez. Ben dışarı çıkmıyorum. Beni icbarla siz çıkarıyorsunuz. Başından bul!” diyordu. Bu sırada odacı, adi bezden yapılmış eski bir kasket getirdi. Yine Bediüzzaman, vali Tandoğan’a, “Bu sarık bu başla beraber çıkar” tarzında konuşarak boynunu gösterdi. Daha sonra valilik makamını terk ederek dışarı çıktı. Kaderin garip bir tecellisidir ki, Bediüzzaman’a zulüm ve hakaret eden aynı vali 9 Temmuz 1946 tarihinde kafasına kurşun sıkarak intihar etti.1

Bediüzzaman, Ankara’dan polis ve jandarma gözetiminde Denizli’ye götürüldü. Kastamonu ve Isparta’dan toplanan Nur Talebeleriyle birlikte yargılandı. Mahkeme beraat kararı verdi. Nur Risâleleri sahiplerine iade edildi. Ama Bediüzzaman, hükümet kararıyla Emirdağ’a sürgün edildi.

Pursaklar meydanındaki konuşmasında araştırmacı-yazar İslâm Yaşar da bu konulara değinmeden edemedi.2

Hey gidi günler hey!

Şimdi nereden nereye gelmiştik?

O günkü “menhus ruh” her halde ölmüştü veya can çekişiyordu. Zulmet bulutları dağılmıştı. Artık ülkemize adeta Nur yağıyordu. Sevinmemek, heyecan duymamak elde değildi.

Bediüzzaman TIR’ı Ankara’da iken o günkü yazımızı okuyan dostlarımız telefonla arayıp iltifat yüklü sözlerle “Bediüzzaman’ı gördün mü, nerede?” diye soruyorlardı. Ben de “Şimdi Üstad’la birlikte Pursaklar’dan Nurlu bir konvoyla hareket ettik, Sincan’a doğru gidiyoruz” diye cevap veriyordum. Yol boyunca konvoyu görenler sevinçlerini bazen gözyaşlarıyla, bazen el sallayarak ifade ediyorlardı. Adeta duygular sel olmuştu. Bu Nurun bayramıydı.

“Sincan Meydanı” bundan sonra her halde Nurlarla, Bediüzzaman’la anılacaktır. Çünkü Bediüzzaman o gün Sincan meydanında misafir edildi. Sincan Yeni Asya okuyucuları bizi akşam yemeği için dershaneye dâvet ettiler. Mesafe yakın olmakla birlikte her nedense arabayla gitmeyi tercih ettim. Arabaya yöneldiğimde daha önce hiç görmediğim ve tanımadığım bir kişi selâm vererek yanıma geldi. “Burada okuma evi var mı?” diye sordu. Sorudan “Medrese-i Nuriye” kast edildiğini düşünerek “var” dedim. Adresini istedi. Ben Sincan’da oturmadığım için adresi tam bilmediğimi, tarif etmenin de zor olduğunu söyledim. İsterse kendisini götürebileceğimi, oraya gittiğimi söyledim. Önce zahmet olacağını düşünerek gelmek istemedi, sonra memnuniyetle kabul etti. Birlikte giderken tanıştık. Kısa süre önce Ankara’ya tayin olduğunu ve arayış içinde bulunduğunu söyledi. Derken medresemize ulaştık. İçeri girdiğimizde bir hayli genç kardeşle karşılaştık. Yeni arkadaşı onlarla tanıştırdım. Oradaki sohbetlere memnuniyetle katılacağını söyledi. Akşam namazını kılıp ve arkasından yemeği yedik. Güzel bir manzara vardı.

Akşam İslâm Yaşar’ın “Bediüzzaman ve dâvâ adamlığı” konulu konferansını dinledikten sonra eve dönerken yolumuz bu sefer bir akaryakıt istasyonuna düştü. Görevlilerin dikkatini çekmiş olmalı ki, arabamızın etrafını çevirdiler, afişleri okumaya başladılar. Arkasından sorular gelmeye başladı. Vaktimizin darlığından sorularına o günkü gazete ve broşürleri dağıtarak cevap verebildim. Onlar da bizim bu hareketimizden memnun kalmışlardı. O günün gündeminde Bediüzzaman ve Risâle-i Nurlar vardı.

Şu zamanda insanların Risâle-i Nurlara ne kadar çok ihtiyaçları vardır, bir bilsek. Üstadın dediği gibi.

“Ekmek gibi, su gibi.”

GEREKLİ BİR AÇIKLAMA: Daha önce (25.9.2010) bu köşede yayınlanan yazımda (Ankara’da Bediüzzaman’a yeni bir “hoşamedi”) Bediüzzaman’ın Ankara’ya ilk gelişi yanlışlıkla 9 Kasım 1922 olarak belirtilmiştir. Bu tarih Mecliste yapılan resmî karşılama töreninin tarihidir. Hâlbuki onun gelişi bu tarihten daha öncedir. Kaynaklar Kurban Bayramı’ndan öncesini gösterdiğine göre bu tarih Temmuz ayı olabilir. Yazının devamında aynı tarih mecliste yapılan resmî törende tekrarlanmıştır. Bu arada müdakkik dostum Bilâl Tunç’a gönderdiği açıklamalarından dolayı teşekkür ederim. A. Ö.

Dipnotlar:

1- N. Şahiner, BTBSN, s. 322-324.

2- Bediüzzaman’ın son yıllarında çektiği sıkıntı ve zulümler için bknz: Serdar Murat, Ankara Siyaseti ve Said Nursî, YAN, İstanbul, 2001.

30.09.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.09.2010) - Ankara’da Bediüzzaman’a yeni bir “hoşamedî”

  (11.09.2010) - Aile Kurtarma Merkezleri

  (08.09.2010) - Büyük insanların nasihatleri de büyük olur

  (02.08.2010) - Dünya bir imtihan meydanıdır

  (13.07.2010) - İmanın verdiği güçle…

  (30.06.2010) - Barla, yine Barla...

  (08.06.2010) - Mevlid-i Nebevî’den Bediüzzaman Mevlidlerine

  (15.05.2010) - Kur’ân fıtrata hitap ediyor

  (13.05.2010) - “Hamidîlik” ve “Hıdırellez” üzerine

  (07.05.2010) - Hz. Hızır ve İlyas'tan (as) Hıdırellez bayramına


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.