H.İbrahim CAN |
|
Chirac’ın trilyon dâvâsı |
Siyasetin finansmanı tüm dünyada önemli yolsuzluk alanlarından birisidir. Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın, Paris belediye başkanlığı döneminde parti çalışanı olan 21 kişiye belediyede çalışıyormuş gibi maaş ödemesinden dolayı açılan dâvâ düşmüş. Zira Chirac oluşan kamu zararı olarak 550 bin avroyu—bir milyon lira—ödemeyi kabul etmesiyle Belediye Meclisi şikâyeti geri çekmiş. Paranın miktarı—1 milyon ya da eski parayla 1 trilyon-—size tanıdık gelmedi mi? Maalesef siyaset yapmak pahalı bir iş. Dürüst siyasetçilerin siyasette kalması büyük bir mücadele gerektiriyor. Bu yüzden dünyanın her yerinden siyasetin finansmanı en büyük yolsuzluk kaynakları arasında yer alıyor. Daha iki ay önce yine Fransa’da bir kozmetik devinin mirasçısı Liliane Bettencourt, 2007 seçimlerinde Sarkozy’ye malî yardımda bulunmakla suçlanmıştı. Bu yardımın karşılığında, şirketin avukatı Elize Sarayında açılan vergi ve yolsuzluk dâvâlarıyla nasıl başa çıkacağı konusunda Sarkozy’nin hukuk danışmanından tavsiye almıştı. Fransa bu konuda yalnız değil. İşte size birkaç örnek: 2002 baharında iktidarda bulunan Alman sosyal demokratların Köln parti başkanı Norbert Reuther yasadışı bağış kabul etmekten tutuklandı. Şehrin 353 milyon dolarlık çöp toplama ve tasfiye tesisinin inşası ve işletilmesi işini alan bir atık yönetimi şirketi, bu ihale karşılığı yüklü bağışlarda bulunmuştu. Mart 2001’de Hindistan’da zamanın Başbakanı Rajiv Gandi’ye yakın politikacılar İsveçli silâh tüccarına silâh alım ihalesini verme karşılığında bağış almakla suçlanmıştı. İtalya’da 2000 yılında eski Sosyalist Başbakan Bettino Craxi, siyasal rüşvet iddiaları yüzünden ülkeden kaçtı ve Tunus’ta öldü. 2000 yılında Japonya’da eski bayındırlık bakanı Nakao Eiichi ile bir inşaat şirketi arasındaki siyasî rüşvet ilişkileri ortaya çıkarıldı. 1991 yılında ortaya çıkan bilgilere göre; İspanya’da partilere ihale karşılığı yüzde 2 ila 4 pay ödenmesi olağan bir uygulama idi. İngiltere’de 1997 yılında zamanın başbakanı Tony Blair’in partisine 1,55 milyon dolar bağış yapan bir bağışçının ticarî çıkarı için Grand Prix otomobil yarışlarında televizyonda sigara reklâmlarına izin vermesi büyük bir skandal doğurmuştu. Olay ortaya çıkınca Blair bağışı iade etmek zorunda kaldı. Bütün bunlar dünyada siyasetin kirli yüzüne işaret ediyor. Hazine yardımları, yasal yardım toplama kampanyaları aslında siyasî partilerin faaliyetlerini yürütmeleri için yeterli. Ancak bozulan insan kalitesi, siyasetçiyi seçilmiş görevleri “kasasını doldurma makamı” olarak görmeye ya da bir sonraki seçimler için kaynak hazırlama kaygısına düşmeye itiyor. Bu yüzden iyi yetişmiş, içindeki yasakçısı sarsılmayan, memlekete hizmet etmeyi düşünen, makam ve paranın bozamadığı siyasetçilere bütün dünyada ihtiyaç var. Ancak sistem maalesef dürüst insanların siyasete girmesi ve başarılı olmasını güçleştiriyor. Umarız çeşitli ülkelerde cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık gibi en üst düzey görevlerde bulunmuş kişilerin hayatlarının son demlerinde itibarlarını tamamen kaybetmelerine yol açan bu tür olaylar, siyasetin daha şeffaf ve dürüst araçlarla, kendine ve memleketine saygısı olan insanlar tarafından yapılmasının yolunu açar. 30.09.2010 E-Posta: [email protected] |