Vehbi HORASANLI |
|
Müjdeli bir haber |
Eski meslektaşlarımdan ve şimdi de bir yayınevinin müdürü olan bu arkadaşımdan yıllardır uğraşılan, fakat bir türlü kabul edilmeyen tevafuklu Kur’ân’ın, nihayet Diyanet İşleri Başkanlığı’nca onaylandığı haberini aldım. Nasıl ki Bediüzzaman Hizmet Tır’ı Anadolu’yu dolaşarak güzel haberler veriyor, ben de bu güzel haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Şimdi bilmeyenleriniz olabilir, tevafuklu Kur’ân nedir ve bununla ilgili ne gibi gelişmeler yaşanmıştır? isterseniz biraz bundan bahsedeyim. Kur’ân-ı Kerim, Cenâb-ı Allah’ın sözü ve kelâmı olduğu için içerisinde mühim sırlar, mu’cizeler bulunmaktadır. Peygamber Efendimizin de (asm) en büyük mu'cizesidir. İşte Kur’ân’ın kırk mu'cizesinden bir tanesi de tevafuktur. Tevafuk kelimesi; uyma, uygun gelme, rastlamak, münasebet, birbirine denk gelme anlamına gelmektedir. İşte Kur’ân’ın en büyük âyeti olan “Müdayene âyeti” sahifeler için, İhlâs ve Kevser Sûreleri de satırlar için bir ölçü olarak kabul edilerek yazıldığında bu tevafuka rastlanmaktadır. Öyle ki Kur’ân’ın bütün sayfalarında âyet bittiğinde sayfa da bitmektedir. Yarım kalmış âyet satırına rastlanmaz. Aynı zamanda güzel bir kafiye ile âyet sona ermektedir. Bu ise onun bir insan işi olamayacağına, hele hele Peygamberimiz (asm) gibi ümmi bir zatın (asm) kendi sözü olmayacağına apaçık bir delildir. Allah lâfzı ve Rabbimizin diğer güzel isimleri Kur’ân’da öyle bir sayı ve düzende dizilmişlerdir ki, hiç mânâsına dikkat etmeyen sadece gözü ile bakan kulaksız, kalpsiz ve ilimsiz insanların dahi bunun bir insan işi olmadığını, Rabbimizin kelâmı olduğunu anlamasına yol açmaktadır. Bediüzzaman, bu güzel tevafuku görmüş, kendi Kur’ân nüshasına işaretler koyarak meşveretle neşredilmesini sağlamıştır. Kur’ân’da Allah’ın güzel isimlerinin sayıları bir intizam içerisindedir. Bu intizam bir kasıt ve Cenâb-ı Allah’ın iradesini göstermektedir. Allah lâfzı Kur’ân’da 2806, Rahman ismi 159, Rahim ismi 220, Gafur 61, Rab ismi 846, Hâkim ismi 86, Âlim ismi 126, Kadir ismi 31 ve Hu yani “O” lâfzı da 26 defa geçmektedir. Kur’ân-ı Kerim’in 6666 âyeti bulunmaktadır. En çok zikredilen Allah, Rahman, Rahim, Gafur ve Hâkim isimlerinin toplamı 3332 adettir. Yani yarısından bir eksiktir. Keza; Allah, Rahman, Rahim, Âlim ve Hu lâfzının toplamı 3337 adettir. Yarısından 4 fazladır. Yüksek rakamlarda küçük farklılıklar bulunması kelâmın meziyetlerine zarar vermez. Ayrıca buradaki birkaç rakamın başka anlamları, hikmetleri vardır. Kur’ân’daki Allah’ın güzel isimlerinin bir nizam halinde bulunması sûrelerde de göze çarpmaktadır. Allah lâfzı ile âyetlerin sayısı tevafuk etmektedir. Demek ki bu vaziyet gösteriyor ki, Allah isminin adedine tesadüf karışmamıştır. Bir hikmet ve intizam ile adetleri tayin edilmiştir. Evet, Allah’ın güzel isimlerinin Kur'ân’daki yerleri öyle intizamlı olarak yerleştirilmiştir ki, sadece gözü ile olaylara bakan insanlara dahi onun hak kelâm olduğunu göstermektedir. Bunu tevafuklu Kur’ân’ın sayfalarında gayet güzel bir şekilde görebilirsiniz. Bir sayfadaki Allah ismi karşıki sayfada veya arkasında simetrik bir şekilde ve hat çekilse, aynı hat üzerinde olduğu görünmektedir. Bütün bunlar bir hikmeti ve intizamı hissettiren güzel şekildedir. İşte, Bediüzzaman ve Nur Talebeleri, bu tevafuku bütün insanlara duyurabilmek için hattatlara Mushaf yazdırmışlar, tefavukun hakikî intizamını göstermeye muvaffak olmuşlardır. Bunun daha güzel bir şekilde görünmesi için de Kur’ân’da geçen Rabbimizin güzel isimlerini kırmızı renk ile belirtmişlerdir. Fakat gelin görün ki Diyanet İşleri Başkanlığı bu tarz Kur’ân’ı bir türlü kabullenememiş, resmî olarak mühürlemeye yanaşmamıştır. Kırmızı renk kullanılmadan basılan Kur’ân’lar mühürlendiği yani onaylandığı halde hiçbir farkı olmayan sadece Rabbimizin isimlerinin kırmızı renk ile yazıldığı Kur’ân’lar mühürlenmemiştir. Yıllarca verilen emek nihayet sonuçlanmış, 2010 yılında resmî onay verilmiştir. Bu sebeple başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere tevafuklu Kur’ân için emek veren ve ilgilenen bütün kardeşlerimizi kutlamayı bir borç telâkki ediyorum. Allah ebeden razı olsun. İsra Sûresi’nde Rabbimiz “De ki: And olsun eğer bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya toplanıp da hepsi birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler” buyurmuştur. Kur’ân, İsm-i Azam’a mazhar olan Peygamberimizin (asm) pek büyük ve parlak olan imanını göstermektedir. Kur’ân, kutsal bir harita gibi dünya ve ahiretin yüksek hakikatlerini beyan eden ve kâinatın yaratıcısı olan Rabbimizin hadsiz izzet ve haşmetiyle hitabını ifade etmektedir. Bütün insanlar bir araya gelseler onun değil sûresinin, bir âyetinin dahi taklidini yapamazlar. Rabbimizden son nefesimize kadar Kur’ân’a ve onun bu asırdaki en güzel tefsiri olan Risâle-i Nur’a hizmet etmeyi nasip etmesini, niyaz ediyorum. 29.09.2010 E-Posta: [email protected] |