Faruk ÇAKIR |
|
“Helva yapsana!” |
Yeni ve sivil bir anayasa yapılması ile ilgili tartışmalar, merhum Nasreddin Hoca’nın fıkrasını hatırlatıyor. Malûm olduğu üzere hoca bir gün bakkala gitmiş ve ‘bakkal amca’ya; “Un var mı? Yağ var mı? Şeker var mı?” diye soruları sıralamış. Bu soruların tamamına da “Evet, var” cevabını alan hocamız, “O zaman ne duruyorsun, helva yapsana!” diye çıkışmış... Siyasetçilerin ve ‘uzman’ların tartışmalarına bakınca, “Destek var, talep var, şartlar müsait. O halde ne duruyorsunuz, yeni ve sivil bir anayasa yapsanıza!” demekten kendinizi alamazsınız. Uzun süre yeni ve sivil bir anayasa yapılmasına karşı çıkan CHP, son mesajlarında ‘yeni bir anayasa yapılabileceğini’ ifade etmeye başladı. Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere kamuoyu da zaten bunu talep ediyor. İş adamları ve akademisyenler de neredeyse günaşırı yaptıkları açıklamalarda 12 Eylül darbesinin ürünü olan mevcut anayasanın tamamen değişmesi gerektiğini ilân ediyorlar. Anamuhalefet partisi de itirazını geri çekip, yeni anayasa yapılması gerektiğini ifade etmeye başladığına göre bu çalışmaların daha fazla ertelenmemesi şart. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “‘Ben seninle anayasa yapmam’ diyen CHP’nin aynı yıl içerisinde görüşünü değiştirmesini, demokrasi adına önemli bir dönüşüm olarak görüyorum” demiş. İyimaya’nın dikkat çektiği başka bir husus da şu: “Bundan sonra Anayasa konusunda paçal değişikliğe gidilmemelidir. ‘20 madde yapalım’ değil, paçal dönem artık tarihe karıştı. Anayasa’yı, 16 defa paçal olarak değiştirdik, siyaset kurumunun ayıbıdır. Oturalım, yapalım, dünyaya örnek olsun.” Bu tesbit, 12 Eylül’ün bir ‘başarı’sını daha ortaya koyuyor. Öyle bir ‘darbe anayasası’ yapmışlar ki, 30 yılda 16 defa ‘paçal/parça parça’ değişiklik yapıldığı halde (ortalama her 2 yılda bir değişiklik) yine de bu yükten kurtulamamışız... Umalım ve duâ edelim de, yeni ve sivil bir anayasa ile bu yükten, bu ‘ayak bağı’ndan kurtulabilelim. Bunca tartışmadan sonra yeni anayasa yapma işini ertelemek ve ötelemek pek de mümkün görülmüyor. Yeni anayasa çalışmaları 2011’deki genel seçim sonrasına ertelenmiş olsa bile Türkiye’nin gündeminden çıkması mümkün değil. O halde gerek siyasî partiler ve gerekse sivil toplum kuruluşları bu konudaki çalışmalara katkı ve destek vermek için kendi tekliflerini ortaya koymalıdırlar. “Akıl akıldan üstündür” prensibi gereği ortaya konulan bütün teklifler taraflarca tartışılmalı, değerlendirilmeli ve Türkiye’yi ‘hürriyet asrı’na taşıyabilen bir anayasa yapılmalı. Her defasında konu gündeme geldiğinde hatırlattığımız bir endişeyi yine hatırlatalım: Dikkat edelim de gelen anayasa, giden anayasayı aratmasın! 29.09.2010 E-Posta: [email protected] |