Faruk ÇAKIR |
|
“Din öldürülecektir” diyenlerin öldüğü gün! |
Geçen asır, ‘Din öldürülecektir’ diyenlerin çoğunlukta ve yoğunlukta olduğu bir asırdı. Başta Rusya olmak üzere ‘demirperde ülkeleri’nde inancın terakkiye mani olduğu propagandası yapılmış, bu propagandadan İslâm ülkelerinde yaşayanlar bile etkilenmişti. Aradan yıllar geçti ve insanlık, çıkış yolunun ateizmde olmadığını nihayet anladı. Çünkü inançsızlık batağına saplanan bir milleti başka bir hedef ortaya koyarak ayakta tutmanın mümkün olmadığı yaşanarak görüldü. Risâle-i Nur Külliyatında ifadesini bulan “Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir” (Emirdağ Lâhikası, s. 311) tesbitinin başka ülkeler için de geçerli olduğunu görüyoruz. Uzun yıllar ateizmi yaymaya çalışan Rusya’nın etkisinde kalan Bulgaristan’dan da artık uyanış haberleri geliyor. Bulgarlar, “66 yıllık ateizm yeter” sloganları atarak yürüyüş yapmış ve okullarda mecburî/zorunlu “din dersi” verilmesini istemiş. İlgili haber özetle şöyle: “Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da binlerce kişi, Ortodoks kilisesinin zorunlu din dersi girişimine destek için sokaklara döküldü. Yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı gösteride ‘66 yıllık ateizm yeter’ sloganları atıldı. Bulgaristan’da din dersleri seçmeli olarak veriliyor. Kilise, okullarda Ortodoks ya da Katolik Hıristiyanlık ya da İslâm derslerinden birinin zorunlu hâle getirilmesini talep ediyor.” (Cihan, 25 Eylül 2010) Garip bir durum olsa gerek, Bulgaristan’da yaşanan tartışmanın tersi Türkiye’de yaşanıyor. Millet nezdinde itibar ve destek görmese de Türkiye’de “okullarda din dersi verilmesin” diye kampanya açanlar var. Doğruyu ifade etmek gerekirse, Türkiye’deki mevcut din eğitiminden herkes şikâyetçi. Bir yandan ‘din dersi mecburî olmasın’ diyenler varken, öte yandan da var olan din eğitiminin muhteva olarak ihtiyaca cevap vermediğini düşünenler de var. Bir veli olarak bizim de okullarda okutulan din dersinin ‘yeterli olmadığı’ yönünde itirazlarımız var. Bulgaristan’da yaşanan hadise ‘insan fıtratı’nın galip geleceğine işaret sayılmalı. Kalpleri ve ruhları fethedemeyen bir sistem kalıcı olamaz ve olamamıştır. Türkiye’deki müsbet yöndeki değişim de bunun başka bir tezahürüdür. Bu hadiseler, “Ümitvar olunuz: Şu istikbal inkılâbı içerisinde en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır” müjdesinin tahakkuk edeceği günlerin habercisi olarak görülemez mi? 26.09.2010 E-Posta: [email protected] |