Faruk ÇAKIR |
|
Şapkayı ve yasağını takan var mı? |
Siyasetçilerin Türkiye’den uzaklaştıkları nisbette güzel konuşmalar yaptıklarına şahit oluyoruz. Bu alışkanlık geçmiş yıllardan beri tekrarlanıyor. Evvelki yıllarda görev yapmış cumhurbaşkanları ve başbakanlar olmak üzere, çok sayıda idareci; Türkiye dışına çıktıklarında Türkiye’deki gerçekleri daha iyi görüyor olsa gerek, derde çare olabilecek tesbitlerde bulunuyorlar. Türkiye’den uzaklaştıkça görüş mesafeleri düzelen siyasetçiler listesine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Kılıçdaroğlu, çıktığı son Avrupa gezisinde Türkiye’nin önünü tıkayan ve ufkunu karartan “başörtüsü yasağı” konusunda müsbet cümleler kurdu. Daha önce defaatle tekrarladığımız üzere, Türkiye bu problemi halletmeden, yani yasağı sona erdirmeden gündemden çıkaramaz. Türkiye’de olduğu gibi yurt dışında da bu konu hep gündemde kalmaya devam edecek. Nitekim, CHP Genel Başkanının Belçika ziyareti esnasında da başörtüsü yasağı gündeme gelmiş ve gurbetçiler Kılıçdaroğlu’na “başörtüsü yasağı”nı sormuşlar. Türkiye’de sorulan aynı soruyu daha dolambaçlı cevaplandıran ana muhalefet partisi lideri, Belçika’da daha net konuşmuş ve şöyle demiş: “Türkiye’de bir sorun var mı? Evet, bir başörtüsü sorunu var. Bu soruna karşı biz ilgisiz kalabilir miyiz? Hayır. Sen siyasetçisin, varsa bir sorun çözeceksin. Onun için diyoruz ki ’Biz bu sorunu çözeceğiz.’ (...) Yani o insanımız ister inancı nedeniyle, ister sosyal nedenlerle, ister geleneksel nedenlerle, ister aileden gördüğü şekliyle giyinebilir. (...) Ayrıca kılık kıyafetler yasa konusu da olmaz. Yasalarla kılık kıyafeti düzenleyemezsiniz. Bakın şapka kanunu var, şapka takan var mı? (...) O nedenle bunları toplum aşar. Biz de aşacağız. Ama biz olaya siyasî açıdan bakmıyoruz, hak ve özgürlükler açısından bakıyoruz.” (AA, 17 Eylül 2010) “Doğru” konuştuğu için CHP Genel Başkanını tebrik eder, ancak hemen ilâve ederiz: Söz yetmez, icraat bekleriz! Kılıçdaroğlu, doğru bir misâl vermiş: Yürürlükteki kanunlara göre ‘şapka’ takmak mecburîdir ve takmayanlara hapis cezası verilmelidir. Nitekim, Kılıçdaroğlu’nun partisinin “Tek Parti” olarak iktidarı elde tuttuğu yıllarda pek çok kişi sırf şapka takmadığı için hapse atılmış, ilave olarak şapka takmadığı ve şapka takılmasına karşı çıktığı için ‘insan’lar, âlimler asılmıştır! Madem milletin takmadığı ‘şapka yasağı’nı gündeme taşıdı, bu vesile ile Kılıçdaroğlu’ndan partisi adına “milletten bir özür” beklesek çok şey mi talep etmiş oluruz? Millet ‘şapka’yı ve ‘yasağını’ takmadığı gibi, başörtüsü yasağını da takmıyor! Mağduriyetleri göze alarak başörtüsüne her hal ve şart altında sahip çıkıyor ve inşâallah çıkmaya da devam edecek. O halde CHP lideri bu sözlerinin arkasında durmalı, Avrupa’da gördüğü gerçekleri Ankara’ya geldiğinde inkâr etmemeli. Yarından tezi yok, “Biz olaya siyasî açıdan bakmıyoruz, hak ve özgürlükler açısından bakıyoruz” dediği başörtüsü yasağına karşı kampanya başlatmalı, yasağın sona ermesine açıkça ve net olarak destek vermelidir. Aksi halde, “Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” konumuna düşmekten kurtulamaz. Ha gayret, “dördüncü devre”yi yaşayan yasak savunucuları tuş olmak üzere... 25.09.2010 E-Posta: [email protected] |