Faruk ÇAKIR |
|
Nerede hata yapmadılar ki! |
Yakın tarihimiz, bir bakıma ‘pişmanlıklar’ tarihidir. Gerek Türkiye’yi idare eden siyasetçiler ve gerekse ‘yüksek bürokrat’lar bilhassa emekli olduklarında ‘sarsıcı ve çarpıcı’ açıklamalar yaparlar. Bu itiraflar elbette çok önemlidir, ama görevdeki siyasetçi ve bürokratların bu itiraflardan ders ve ibret almaması üzücü. Komutanı olduğu Deniz Harp Okulu’na yapıldığını iddia ettiği saldırılar sonrasında kendisine sahip çıkılmadığı gerekçesiyle istifa eden Tuğamiral Türker Ertürk, Cumhuriyet gazetesine ‘çarpıcı’ açıklamalar yapmış. Başörtüsü konusunda hata yaptıkları itirafında bulunan Tuğamiral Ertürk, yasağın kendilerini nasıl etkilediğini, orduya nasıl zarar verdiklerini anlatırken, “Yıllarca büyük hatalar yaptık. Yıllarca bu başörtüsü meselesine taktık. Kendimize küvezler yarattık. Dışarıya hiç bir katkımız olmadı. Başörtü meselesi yasakladıkça, engelledikçe demokrasi mücadelesine döndü. Hata yaptık” demiş. (Cumhuriyet, 21 Eylül 2010) Bu açıklamayı duyunca, yıllardan beri yapılan diğer hatalar ve sonrasında dile getirilen itiraflar aklımıza geldi. İster istemez, “Sadece başörtüsü konusunda değil, pek çok başka konuda da hatalar yapıldı” dedik. Mesela, yakın zaman önce başka bir emekli general, “Terörle mücadele konusunda hata yaptık” anlamına gelecek beyanlarda bulunmuştu. 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren de, meydan meydan gezip, “Dağ Kürtleri”nden bahisle, “Kart-kurt”lu konuşmalar yapmadı mı? Bütün bunlar hata üstüne hata değil miydi? İnsanoğlu hata yapabilir. Önemli olan bu hatalardan ders almak ve tekrarlamamak. Bakınız, bugün itibarıyla emekli bir general “Başörtüsü konusunda hata yaptık” dediğine göre olması gereken nedir? İşbaşındaki askerî bürokratın bu yanlışı devam ettirmemesi beklenir. Ayrıca, “hata yaptık” itirafından maksat, “yasakladığımız için, yasaklanmasına destek verdiğimiz için ve yasaklanmasını her yerde savunduğumuz için” anlamında olması gerekir. Yoksa, “Yasaklamayı başaramadık” diyerek hata yaptık denmiyor her halde! O halde bu itiraftan ders ve ibret alması gerekenler niçin bunu yapmaz? Daha bir kaç hafta önce, çocuklarının yemin törenini takip etmek için İzmir’e giden başörtülü anne, kışla kapısından geri çevrilmemiş miydi? (Bakınız: Yeni Asya, 9 Eylül 2010) Bu hatalar sadece orduya zarar vermekle kalmıyor, Türkiye’nin ufkunu karartıp, önünü de tıkıyor. Son tahlil de bu yanlışların faturasını bütün bir millet olarak ödüyoruz. Bu itiraf vesile ile Türkiye’yi idare eden siyasetçi ve bürokratlara bir defa daha seslenelim: Mânâsız inadı bir yana bırakın ve Türkiye’nin önünü tıkayan bu kanunsuz başörtüsü yasağına son verin. Hata ve yanlışlardan ibret almak erdemini gösterelim. Böyle yapılırsa milletten hem duâ hem de alkış alınır vesselâm. 22.09.2010 E-Posta: [email protected] |