Faruk ÇAKIR |
|
TV’yi kapat, kitaba koş |
Önümüzdeki hafta milyonlarca öğrenci ders başı yapacak. Bu vesile ile ‘çok önemli konular’ı konuşmaktan, ‘önemsiz’ gördüğümüz eğitim konularını konuşmaya belki fırsatımız olacak. Türkiye’yi idare edenlerin hatalarından biri de, ‘eğitim’ konusunu yeterince ciddiye almayıp problemlere kalıcı çareler bulma gayretine girmemeleridir. Yöneticilerin hal ve hareketleri, “Şu okullar olmasa, millî eğitimi ne de güzel idare ederdik” yaklaşımını hatırlatıyor. Eğitim hayatı boyunca öğrencileri en çok etkileyen olumsuzlukların başında ‘dost’ bilinen düşmanlar geliyor. Yaygınlığı ve etkisi bakımından TV, bu düşman sıralamasında ilk sırayı alabilir. Devamında da ‘sanal âlem’deki tehlikeler sayılabilir. Yaygınlaşan tehlike sebebiyle daha okumayı sökemeyen çocuklarımız, “Baba bana da ‘msn adresi’ al, benim de ‘facebook’um olsun” diyor! Geçmiş yıllarda uzmanların ‘dost’ olarak gördüğü televizyon da, artık ‘düşman’lar listesinde yer alıyor. Bir uzman, yeni okul dönemi için anne-babalara şu tavsiyelerde bulunmuş: * Çocuğunuzun fiziksel ve ruhsal bir problemi varsa okula başlamadan çözülmüş olmalı. * Okul açılmadan bir-iki hafta önce alış verişinizi tamamlayın. * Okullar açılmadan en az bir hafta önce çocukların uyku ve yemek düzenini özellikle kahvaltı saatlerini yeniden planlayın. * Televizyonu kapatıp başka aktivitelere yönlenmesini sağlayın. Çocuğunuzu sabah saatlerinde televizyon izlemek yerine; yap-bozla uğraşma, boyama, kitap okuma gibi faaliyetlere yönlendirin. * Çocuğunuz küçükse ya da yeni bir okula başlıyorsa onunla birlikte okula gidin. * Yıl içinde öğreneceği bilgiler hakkında onunla konuşun. Okul yılı boyunca öğrenme sürecini pekiştirin. Çocuğunuzu sabırlı, dikkatli ve olumlu olması konusunda yüreklendirin. * Çocuğunuzun okuldaki durumuna ilişkin geri-bildirim almak istediğinizi öğretmenine/öğretmenlerine iletin, onlarla tanışın. Bu tavsiyelerin en önemlisi, “Televizyonu kapatıp, çocuklarınızın başka aktivitelere yönlenmesini sağlayın” şeklinde olanıdır. En önemli madde budur, ama uygulaması en zor olan tavsiye de yine odur. Çünkü TV; genç-ihtiyar, çoluk-çocuk herkesi cezbedebilen bir ‘kutu.’ “Çocuklara zararlı, büyüklere faydalı” diyemeyiz. En büyük çelişkilerimizden biri de, mütedeyyin insanların geçmiş yıllara nisbetle TV’yi daha fazla dost kabul etmeleridir. Geçmiş yıllarda ‘uzman’lar TV’leri dost bilip öyle anlatırlardı. Şimdi onlar TV’nin gerçek yüzünü görüp ‘düşman’ listesine ilâve ettiler. Mütedeyyin camia ise, zihinleri bulandıran bu âleti maalesef artık dost olarak görme eğilimindeler. TV’yi müsbet mânâda değerlendirmek için çalışmak başka, onu başköşeye koyan bu tavır değişikliği çok başka. Eğitim yılı başında uzmanların dikkat çektiği önemli bir konu da, çocuklarla birlikte okula gitme gerektiği. Okula gidip onların öğretmenleri ve okul yöneticileriyle tanışmak da çok önemli. Çok önemli, ama en çok ihmal ettiğimiz konulardan biri de bu. Tabiî, gelen ‘veli’yi okula geldiğine pişman etmeyecek bir okul yönetimi anlayışı da şart. 15.09.2010 E-Posta: [email protected] |