Suna DURMAZ |
|
Kuveyt'te fitne ateşini kim körüklüyor? |
Geçen haftaki yazımda, doğudan ve batıdan bir çok süflî nefis sahibi insanın İslâm’a ve onun sembollerine saldırarak şöhret olmak istediklerini yazmıştım. Verdiğim isimler içinde Selman Rüşti ve Teslime Nesrin gibi kendini İslâm’a intisab edenler de vardı. Ne yazık ki, Körfez ülkeleri içinde de bu tür insanlar var. Bu insanlar, 1400 yıllık Şiî- Sünnî tartışmasını gündemde tutarak İslâm düşmanlarına destek veriyorlar. Açmış oldukları uydu tv kanalları, radyo, internet sayfaları aracılığıyla sabah-akşam mezhep savaşı sürdürüyorlar. Böylelikle ülkelerinde siyasî ve içtimaî kargaşalığa sebebiyet veriyorlar. 2004 yılından beridir Londra’da ikamet eden Kuveytli Şiî imam Yâser el- Habib bunlardan biri. Yâser el- Habib, Hz. Aişe, Hz. Hafsa, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer’e sövme suçundan 2003 yılında yargılanıp 20 yıl hapis cezası almış. Bir müddet hapis yattıktan sonra, Kuveyt Emiri’nin affıyla serbest bırakılmış. Serbest bırakıldıktan 3 gün sonra hakkında tekrar tutuklama kararı çıkmış. Ancak, Yâser el-Habib bir yolunu bulup, Irak üzerinden İran’a, oradan da İngiltere’ye kaçmış. Bunun üzerine; Kuveyt polisi, İnterpolden Yâser el- Habib’in Kuveyt’e gönderilmesini istemiş. Kuveyt ile emniyet anlaşması imzalamış olan İnterpol ise, “düşünce ve dinî inanç özgürlüğü” kisvesi altına girerek Kuveyt’in talebini geri çevirmiş. Ve hâlâ Kuveyt’in talebini geri çevirmekte israr ediyor. İnterpolün bu tutumu ile Batının iki yüzlülüğü birkez daha ispatlanmış oldu. Batı, İslâm âleminden siyasî muhâliflere ve mezhepçilere kucak açıyor; zamanı gelince de onları kendi menfaati için kullanıyor. Şu sıralar Kuveyt büyük bir sosyo-politik çalkantı geçiriyor. Sebeb ise, Yâser el-Habib’in Ramazan ayının 17. gecesinde Londra’da yapmış olduğu Hz. Aişe'nin ölümünü kutlama gecesi. Yanlış okumadınız! Evet, Mü'minlerin Annesi Hz. Aişe’yi anma gecesi değil, ölümünü kutlama gecesi!! “Allah ve Resûlünün düşmanı Aişe’nin helâkı! “ adı verilen gecede yapmış olduğu konuşmada, Hz. Aişeyi (hâşa) küfür, nifak, yalan ve Hz. Peygamberi zehirleme (!) gibi suçlarla itham eden Yâser el-Habib’e Kuveytli Sünnilerin göstermiş oldukları tepkiler, Kuveyt’i kaosa sürükleyecek gibi. Kabilelerin oturdukları mıntıkalarda yapılan “Annemiz’e sövdürmeyiz!” sloganlı toplantılara binlerce insan katılıyor. Olayın çığrından çıkmasından korkan hükümet, toplantıların emniyet kuvvetleri tarafından kuvvet kullanmadan dağıtılmasını istedi. Toplantıları düzenleyenlerin başını Velid Tabtabâi gibi muhâfazakar milletvekilleri çekiyorlar. Hükümeti İnterpole baskı yapıp Yâser el-Habib’i ülkeye celbedememekle suçlayan muhâfazakâr milletvekilleri, yeni meclis döneminde Başbakan Muhammed Nâsır hakkında gensoru vereceklerini açıkladılar. Kuveyt Arap Körfezi’nin 3.5 milyon nüfuslu küçük bir ülkesi. Nüfûsun yarısından fazlasını çeşitli milletlere mensup yabancılar teşkil ediyor. Kuveytli nüfûsun çoğunluğunu Sünnî Araplar, % 25'ini ise Şiîler oluşturuyor. Şiî Kuveytliler de, Arap Şiîler ve İran asıllı Şiîler olarak ikiye ayrılıyorlar. Kuveytlilerin anlattıkları kadarıyla şimdiye kadar “Sizin mezhebiniz size, bizim mezhebimiz bize” düsturiyle hareket eden Kuveytliler, geçmiş yıllarda büyük dayanışma içinde olmuşlar ve mezhep fitnesi içine düşmemişler. Ancak bu durum son yıllarda değişmeye başladı. Mezheb kavgasının yanı sıra tebâiyet kavgası da yaşanmaya başladı. Kuveytte okul ve market duvarlarına “Körfez Arap Körfezi değil, Fars Körfezi'dir. Kuveytte onun parçasıdır” diye afişlerin asılması, Kuveytli Arap Sünnî kabilelerini kızdırdı. Tartışmalar üniversite ve lise talebeleri arasına kadar yayıldı. Kuveyt Eğitim Bakanlığı 2011 öğretim yılında bu tartışmaların yapılmaması için gerekli tedbirler aldıklarını açıkladılar, ama bu tedbirlerin pek de faydalı olacağı zannedilmiyor. Kuveytteki mezheb tartışmalarının ve “Kuveyt Fars Körfezi'nin bir parçasıdır” afişlerin arkasında İran istihbaratının parmağı olduğu iddiası iyice kuvvetleniyor. Bu yüzden, resmî zevat dile getirmek istemese de, Kuveytte İran’a karşı nefret gittikçe büyüyor. Irak siyaset arenasında İran etkisinin iyice hissedilmesi, Bahreyn’de son yıllarda sık sık yapılan Şiî eylemleri, İran’ın B. A. Emirliklerine bağlı olan Ebu Musa, Tumb’l Kubra ve Tumb’ Suğra adlı üç adayı 1972 den beridir işgal etmiş olması, Kuveyt halkını rahatsız ediyor. Şayet tedbir alınmazsa, Kuveyt’in de Irak gibi İran güdümünde bir devlet olacağı endişesini taşıyorlar. İran’ın Şiî yayılımcılık siyasetinden Suudi Arabistan da rahatsız. Ve tabiî olarak bu rahatsızlık, silâh tüccarlarının işine geliyor. Neticede ise, Ortadoğu ufkunda yeni bir savaş belirtileri olduğunu zihinlere yerleştiren Amerika, Suudi Arabistan’a 60 milyar dolarlık silâh satımı yapıyor!! 22.09.2010 E-Posta: [email protected]@hotmail.com |