Sami CEBECİ |
|
Kuyruklu yıldızlar |
“And olsun ki, dünya semâsını Biz kandillerle süsledik. Şeytanlar için o kandilleri birer taş yaptık ve onlar için bir de alevli ateş azabını hazırladık.” (Mülk Sûresi: 5)
Milyarlarca kilometre uzaklıktan yeryüzündeki insanlara her gece göz kırpıp duran yıldızlar, dünya semâsının kandilleri ve süsleridir. Onlarla Cenâb-ı Hak, hem güzel isimlerinin nihayetsiz güzelliklerini bizzat kendisi temâşâ ediyor, hem insan, melek ve cin gibi akıllı varlıklara seyrettiriyor, hem de kendi varlık ve birliğini âleme ilân ediyor. Her yıldız, Kâinatın Sanatkârına sâdık birer şâhit hükmündedir. Bu şahitliği inkâr eden ve Allah’ın varlığını kabul etmeyen kâfirlerin vay haline! “Rablerini inkâr edenler için de Cehennem azabı vardır. Dönülecek ne kötü bir yerdir o!” (Mülk Sûresi: 6) Kuyruklu yıldızlar da diğer yıldızlar gibi Sani-i Kâinat’a parlak birer delildir. Onlar, âdetâ gökler âleminin havaî fişekleridir. Yüz binlerce, hatta milyonlarca kilometre uzunluğundaki kuyruklarıyla semâyı süslerler ve Allah’ın varlık ve birliğini âleme hâl diliyle haykırıp geldiği yere geri dönerler. 1995 yılında, güneş sistemi yakınlarından gelip giden iki yüze yakın kuyruklu yıldız tesbit edilmiştir. Kuyruklu yıldızların asıl kütlesini teşkil eden bir çekirdeği, etrafa parlak ışıklar saçan bir saç ve taç kısmı, bir de hidrojen, oksijen, metan, amonyak, tozlar ve karbondioksit gibi maddeler ihtivâ eden uzun kuyrukları vardır. Kuyruklu yıldızlar, güneşin etrafında elips ve eğri yörüngeler halinde hareket ederler. Yirmi kilometre çapında çekirdeği bulunan küçük kuyruklu yıldızlar olduğu gibi, dünyamızdan daha büyük kuyruklu yıldızlar da vardır. Kuyruklu yıldızların üç bin ile altmış bin yıl arasında ömürleri olduğu hesaplanmaktadır. Çünkü, güneşe her yaklaştıklarında, ısınmadan dolayı kütlesinden çok miktarda kayıpları olur. Uzun kuyruklarının bize parlak olarak görünmesi, içlerindeki gazların ve tozların güneş ışığını etkin bir şekilde yansıtmasından dolayıdır. Bütün kuyruklu yıldızlar, diğerleri gibi belli matematiksel hesaplarla yörüngelerinde dönerler. Kör tesadüf, serseri tabiat ve cahil sebepler bu harika san'at eserlerine müdahale edemezler. Onun için milyonlarca yıldan beri, Allah’ın âleme koyduğu muntazam kanunlara nihayet itaat halinde dönüp duran bu yıldızlardan hiçbiri dünyamıza çarpmamış ve bir kıyametin kopmasına sebep olmamıştır. Dünyamız, birkaç defa kuyruklu yıldızların kuyruğu içinden geçmişse de, bir zırh veya bir kalkan gibi dünyamızı koruyan atmosfer sayesinde hiçbir zarar görmemiştir. Güneş sisteminin en meşhur ve en bilinen kuyruklu yıldızı, 1628 yılında keşfedilen Halley Kuyruklu Yıldızıdır. Her 76 yılda bir dünyamızın yakınından geçer, uzaktan mânen selâm verip geldiği yere geri döner. 1910 senesinde yine dünyamıza yaklaşmış ve inancı olmayan insanlar dehşete ve korkuya kapılarak dağlara kaçmıştır. Bu olayı nakleden Bediüzzaman Hazretleri, iman ve inkâr mukayesesi yaparken der: “Tam münevverü-l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz. Belki harika bir kudret-i Samedaniyeyi, lezzetli bir hayretle seyredecek. Fakat, meşhur bir münevverü'l-akıl denilen kalpsiz bir fâsık feylesof ise, gökte bir kuyruklu yıldızı görse, yerde titrer. ‘Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpması mı?’ der, evhama düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan koca Amerika titredi. Çokları gece vakti hanelerini terk ettiler.)” (Sözler s. 37) Bu yıldızların dizginleri Sultan-ı Kâinatın elinde olduğunu bilmeyen ve onları tabiat ve tesâdüfün oyuncağı zanneden insanların korkuları elbette cehennem azabından daha beterdir. İman ehli ise, onların Sahibini bilir, dizginlerinin O'nun kudret elinde olduğuna inanır ve kalp huzuruyla onları ibretle tefekkür eder. Halley Kuyruklu Yıldızı, en son 1986 yılında dünyamızın yakınından geçti. Bir dahaki gelişi 2062 yılına tekâbül ediyor. Ondan sonraki gelişi ise 2138 tarihidir. Bu rakam en kritik tarihtir. Çünkü, dünyamızın ve kâinatın kıyameti hakkında âyet ve hadislerden çıkan ipuçları bu tarihleri gösteriyor. Gerçi, kıyametin ne zaman kopacağını tam olarak Allah’tan başka kimse bilemez. Ama, yaklaşık olarak bir kanaat vermesi mümkündür. “Benim ümmetimin ömrü bin beş yüz seneyi pek geçmez” hadisi önemlidir. Şimdi 1431 yılındayız. “Ümmetimden bir taife, kıyametin kopma vaktine yakın bir zamana kadar hakkı tutmaya bakacaktır” hadisinin ebced tarihi 1545 yılını gösteriyor. Bu çıkarım, Bediüzzaman Hazretlerine aittir. Milâdî 2125, Rumî ise 2129 tarihine tekabül eder. Büyük rakamlarda küsurât çok önemli değildir. Bediüzzaman diyor: “Mevt-i dünya ve kıyamet kopması ise; bir anda bir seyyare veya bir kuyruklu yıldızın emr-i Rabbanî ile küremize, misafirhanemize çarpması, bu hanemizi harp edebilir. On senede yapılan bir sarayın bir dakikada harap olması gibi.” (Sözler s. 188) Acaba, Halley Kuyruklu Yıldızı böyle bir vazifeyle vazifeli olmasın? İhtimal dahilinde... Neden olmasın? Ancak, dünya ve kâinatın büyük kıyametini beklemeye ne hâcet! Asıl kıyamet insanın kendi kıyametidir. Öldüğü zaman onun kıyameti kopmuş demektir. Gerçek maharet de, her an bu küçük kıyamet kopacakmış gibi ona hazırlanmaktır. Ne mutlu hazır olabilenlere! 22.09.2010 E-Posta: [email protected] |