Banu YAŞAR |
|
Her şakanın altındaki gerçek |
Her şakanın altında bir gerçek var mıdır acaba? Şaka yaparken, doğrudan söyleyemediğimiz şeyleri bu şekilde mi söylemeye çalışıyoruz? Dolaylı bir anlatım tarzı ya da kendini saklamanın bir yolu mu? Bilinçaltına attığımız anıların baskı yapmasıyla oluşan küçük patlamalar mı? Bilinmez... Ama bu sorulara bulduğumuz cevapların farklılığı gibi, şakanın herkes için anlamının ve gerekçesinin de değişken olduğu bir gerçektir. Kimisi mizacı dolayısıyla, her şeye espri gözüyle bakar. Hayat ve insana dair gördüğü birçok şey ona şaka malzemesi olarak görünür. İnsanların zaaflarını, takıntılarını ve söylediklerini dinlerken baktığı pencere genellikle ciddiye almak yerine, bunları daha az ciddî bir bakış açısı ile yorumlamaktır. Bu şekilde kişi kendini de koruyor olabilir, çünkü söylenen sözleri ve yapılan davranışları doğrudan ve niyetli olarak algılamak insanı incitir. Kasıtlı yapıldığını, onu üzmek için söylendiğini düşünmek insanın yüreğini daraltır. Yapılan ve söylenenler güzel ve hoş değilse, basiretli bir bakış açısıyla bunu o kişinin kendi problemli yapısıyla ilişkilendirmek, içine espri katarak düşünmek durumun acı vericiliğini azaltır. Şaka yapmak bazen bir savunma mekanizması olarak işlev görür. Kişi şaka yaparak kendini korumaya ve doğrudan söyleyemediklerini bu şekilde ifade etmeye çalışır. Bir şekilde bilinçaltına atmak yerine farklı bir dil ile elektriği boşaltmaya çalışır. Sürekli kullanılmadığında, yerinde, zamanında ve yeterince olduğunda kişi için sağlıklı olabilir. Ama sürekli şakalaşmak, devamlı espri yaparak bir şeyleri ifade etmeye çalışmak, kişiliğin gizlenmesi, yetersizlik duygularının açığa çıkmasından korkulması anlamlarına da gelebilir. Aynı zamanda ciddiyetsizliği arttırdığı için insanlar tarafından da o kişi ciddiye alınmamaya başlanır. Yüreğindekini doğrudan söyleyemeyen, bunları açık ifadelere dönüştüremeyen, istemediği şeyleri sırf hayır diyemediği için yapmak zorunda kalan insanların başvurduğu bir yöntemdir... Bu şekilde, şakayla da söylemiş olmanın rahatlığını yaşarlar. Bilinçaltında biriken öfke ve bazı duyguları, şaka yoluyla ifade etmeye çalışırlar. İşte bu yüzdendir ki, halk arasında her şakanın altında bir gerçek vardır, denir. Belki her zaman yüzde yüz olmasa da, büyük oranda doğruluk payı vardır. Bilmediğin bir duyguyu ya da düşünceyi karşındakine söylemek aklına bile gelmez. İnsan bazen kendindeki olumsuz bir düşünceyi ya da davranışı, karşısındakine yansıtabilir. Kendinde olduğunu kabullenmez, karşısındakinde olduğunu düşünür ve ona yönlendirir. Bunu da çoğu zaman şaka ile yapmaya çalışır. Bir de kendisiyle dalga geçebilen, kendine gülebilen, kişiliğindeki zaaflarıyla yetersizlik duygusu hissetmeden espri yapabilen insanlar vardır. Belki en sağlıklı olanı da budur. Kişi kendine şaka yapabiliyorsa, takıntılarıyla dalga geçebiliyorsa, bu onun hayata daha dışarıdan bakabildiğini gösterir. Kendine gülebilen kişiye, kimse gülemez... Bunu başarabilmek, bir üst pencereden bakabilmektir... Belki de kendini aşmak dediğimiz şey, tam olarak budur. Şaka yapmak, kimsenin canını acıtmadan yapıldığında, bir zekâ belirtisi olarak görülebilir. Farklı bağlantılar kurmak, olaya başka bakabilmek, düşünme becerisi gerektirir. Önemli olan karşımızdaki kişinin hassasiyetlerini gözeterek, kişiliğini incitmeden ve mahremiyet sınırlarını aşmadan şaka yapabilmektir. 22.09.2010 E-Posta: [email protected] |