Yasemin GÜLEÇYÜZ |
|
Avrupa’da tesettür tartışmaları |
İslâm Avrupa’da hep tartışılan bir değerler silsilesi oldu. Özellikle de Müslüman kadının inancından dolayı giydiği örtüsü… 20092010 yaz mevsimleri bu tartışmaların yoğun olarak yaşandığı bir dönemdi. Aşağıda okuyacağınız gelişmeler bu iki yaz mevsiminin getirdikleri…
Fransa Biliyorsunuz, Fransa’da uzun yıllardır üniversiteler dışında bütün eğitim kurumlarında tesettür yasağı bulunmakta. Sarkozy’nin Fransa’sı bu yasağı biraz daha genişletti. 15 Eylül 2010’da Müslüman kadınların peçe takması uzun tartışmalardan sonra kanunen yasaklandı.
Belçika Belçika’da da 30 Nisan 2010 itibarıyla burka yasaklanmış durumda.
İtalya Katoliklerin merkezi İtalya ilginç bir ülke. Tesettür konusunda kıyasıya bir fikir mücadelesinden bahsetmek mümkün. Sözgelimi 2009 yazındaki haşema tartışması! Varallo Belediyesi, havuzlara haşemayla girilmesini yasaklayarak, 500 Avro para cezası kesilmesini kararlaştırdı. Belediye Başkanı ’’Maskeli kadın görüntüsü, hijyen bir yana, özellikle küçükler arasında rahatsızlık oluşturabilir. Bizim uygarlık anlayışımıza ait olmayan adet ve tavırlar karşısında saygıyla boyun eğmemeliyiz. Her şeyi hoşgörüyle karşılamamız gerekmiyor. Bu kararımızdan rahatsızlık duyanlar, haşemayı evlerindeki küvetlerde kullansınlar’’ diye konuşunca özellikle kadınlar arasında yeni bir tesettür tartışması çıktı.
Agostini: “Müslüman kadının ar duygusu bize pek çok şey öğretecek” Ana muhalefet konumundaki Demokrat Parti’nin (DP) Kadınlar Kolu Başkanı Tiziana Agostini, Müslüman kadınların örtünmelerinin de bir hak olarak değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Agostini, yasağı eleştirerek, ’’Kendisini liberal olarak tanımlayan yöneticilere, yürürlükteki yasalara ve örfe aykırı olmaması şartıyla, açılma kadar örtünme hakkını da korumaları gerektiğini hatırlatmak isterim. Günümüzün dekolte İtalya’sında bedenini satan kadından çok, örtünen kadından utanç duyuluyor. Kadınlar olarak bu konu üzerinde kafa yormamız gerekiyor. Aramızda yaşayan Müslüman kadınlardaki ar duygusunun, bize pek çok şey öğretebileceğine ve yitirilmiş değerlerimizi yeniden keşfetmemizi sağlayabileceğine inanıyorum’’ diye konuştu.
“Çocuklarımıza kültürel farklılığı böylelikle öğreteceğiz” DP Verona Milletvekili Daniela Sbrollini de, haşemanın hoşgörü eğitimi için bir araç olarak değerlendirilmesi çağrısında bulundu: ’’Havuzda haşemalı bir kadına rastladığımızda, bunu çocuklarımıza kültürel farklılığı açıklamada bir araç olarak kullanabilmeliyiz. Kimi belediye başkanlarının göçmen kadınları kastederek, ’Gidip kendi ülkelerinde yüzsünler’ demelerini esefle karşılıyorum. Havuza haşemayla girdiler diye, değerlerimize ve haklarımıza zarar verildiği iddiası doğru değil’’ dedi.
Meryem Ana da tesettürlüydü! Temmuz 2010 tarihli gazetelerdeyse İtalyan İçişleri Bakanının ibretli bir açıklaması var. Bakan Giuliano Amato, Müslüman kadınların başörtü kullanmalarına asla karşı çıkamayacağını şu cümlelerle ifade ediyor: “Peygamberimiz Hz. İsa’nın annesi, Meryem Ana da başörtülüydü. İşte bu yüzden ben de İtalya’daki Müslüman kadınlara ‘Başörtünüzü çıkarın’ diyemem. Müslüman kadınların başörtüleri için bizden onlara baskı yapmamızı bekleyen laik gruplardan bir kısmı maalesef kendi dostlarından da daha ileri giderek bizden Meryem Ana’nın başörtülü resimlerini toplayıp, onların yerine başı açık olanları yaymamızı istiyorlar. Bu mümkün değil tabiî.” (27 Temmuz 2010, Yeni Asya Gazetesi)
Almanya Burkanın Avrupa çapında kamusal alanda yasaklanmasını isteyen Almanya’nın saldırgan ateist feministlerinden Alice Schwarzer’in İslâm üzerine çıkan yeni kitabının tanıtım konuşmalarında söylediği “Okullardaki örtünme yasağına ihtiyacımız var!” ifadesi de ateistlerin Almanya’daki halini özetler mahiyette. 23 Eylül 2010’da satışa sunulan kitap, “Büyük ÖrtünmeUyum İçin, İslâmcılığa Karşı” ismini taşıyor.
İngiltere İngiltere’de peçenin Fransa’da olduğu gibi yasaklanması için meclise önerge verildi. Önergeyi veren İngiliz Muhafazakâr Parti milletvekili Philip Holobone, Türkiye’nin AB üyeliğinin bir felâket olacağı uyarısında bulunarak, seçim bölgesindeki peçeli Müslüman kadınların görüşme talebini, yüzlerini açmadıkça işleme almayacağını söylemişti.
Fransa’nın agresif laik sistemine ihtiyacımız yok! Bu sözler İngiliz Bakan Damien Green’e ait. Gren, insanlara ne giyip ne giymeyeceklerini dikte etmenin İngiliz kültürü, demokrasisi ve özgürlük anlayışı ile bağdaşmayacağını belirterek “Biz hoşgörülü ve karşılıklı özgürlüklere saygı gösteren bir toplumuz. Bazı zamanlar vardır ki insanlar kendi kimliklerini belli etmeye çalışırlar, bazen de insanlar konuşurken karşıdaki kişinin yüzünü görmek isterler. Ama bence İngiliz parlamentosunun böyle bir konuyu yasalaştırması çok düşük bir ihtimal.” şeklinde konuştu. Fransa’daki gelişmelere de değinen Green, “Fransa siyasî kültürü çok farklı. Fransızlar çok agresif bir laik sisteme sahipler. Peçeyi de yasaklayabilirler, okullarda Haç işaretlerini de yasaklayabilirler. Bence Fransa’nın bu politikasını kopya etmenin gereği yok” dedi. (19 Temmuz 2010 tarihli gazeteler ve www. haberaktüel.com)
Türkiye ve Beşinci Nota… Ülkemizdeki uygulamalar ise İngiliz Bakanın “çok agresif laik sistem” olarak tanımladığı Fransa’nın da ilerisinde. Şimdi bütün bu gelişmeleri okuduktan sonra gelin de Bediüzzaman Hazretlerinin 17. Lem’a’nın Beşinci Nota’sında yaptığı tesbitleri hatırlamayın! Orada Avrupa medeniyetini ikiye ayıran Bediüzzaman, Birinci Avrupa’nın İsevîlikten aldığı feyz ile beşerin sosyal hayatına faydalı san'atlar ve fenlerle, adalet ve hakkaniyetle hizmet ettiğini; ikinci Avrupa’nın ise insanlığı dalâletli felsefe ve muzır medeniyetle sefahet ve dalâlete sevk ettiğini söylemekte. İkinci Avrupa’yı “beşerin nefsi emmaresi!” olarak tanımlayıp iflâs edeceğini ifade etmekte! “Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız!” tavsiyesini veren Bediüzzaman Hazretlerinin bu tesbitlerini detaylı okumak istemez misiniz? O halde buyurun 17. Lem’a’nın Beşinci Nota’sına! 26.09.2010 E-Posta: [email protected] |