Yasemin GÜLEÇYÜZ |
|
Şefkat kahramanları-25 |
Hesna Bayhan (1894- 1977)
Duânız, duâmın içinde müstecaptır! Hesna Bayhan, Isparta Senirkent’in eşrafından bir aileye mensup olup, Tolalar ailesiyle de samimî dosttur. Emine Tola’yı anlattığımız geçtiğimiz bölümlerde Hesna Bayhan’ın adını hatırlayacaksınız. Emine-Ali İhsan Tola, Nafiye Başyiğit ile birlikte Bediüzzaman Hazretlerini ilk defa Çam Dağı’nda ziyaret etmiş, daha sonra muhtelif zamanlarda bu ziyaretlerini Emirdağ ve Isparta’da tekrarlamıştır. Onun hayat hikâyesini dinlerken Bediüzzaman Hazretlerinin Risâle-i Nur’un fıtrî talebelerini anlattığı Emirdağ Lâhikası’ndaki tesbitini hatırlamamak mümkün değil. Zira Hesna Bayhan’ın çileli bir hayat öyküsü var… Orada şöyle diyor Bediüzzaman Hazretleri: “Risâle-i Nur’un ikinci kısım talebeleri fıtraten Risâle-i Nur’a muhtaç, bir derece de dünyadan ürkmüş veyahut küsmüs kadınlardır. Hususan bir derece yaşlı da olsa, Risâle-i Nur ona hakiki bir gıda-i manevidir” (Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, s. 87, Yeni Asya Neşriyat, Mart 2007) Yine onun çaresiz ihtiyare bir hanım olarak kızının aile mutluluğu için Üstad Hazretlerinden duâ istemesini hayalimizde canlandırıp da, Hanımlar Rehberi’nde geçen şu cümleler ile başlayan mutluluk reçetelerini hatırlamamak mümkün mü? “Bu sene inzivâda iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde, bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekserî dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvâlar işittim. ‘Eyvah!’ dedim. ‘İnsanın, hususan Müslümanın tahassüngâhı ve bir nevî cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmaya başlamış?’ dedim. Sebebini aradım. Bildim ki…”
Aileler şimdi hep geçimsiz! İnşallah iyi olacaklar…
Üstad Hazretlerini ilk kez Çam Dağı’nda Emine- Ali İhsan Tola ve Nafiye Başyiğit ile birlikte ziyaret ediyor. Emine Tola’yı anlattığımız geçtiğimiz bölümlerde onun Çam Dağı’na yaptığı bu yolculuğunun detaylarını hatırlayacaksınız. Grubun içinde en yaşlı olan Hesna Bayhan’dır. Bediüzzaman’ı bu ilk ziyaretinde Hesna Bayhan duâ istemek maksadıyla kızı ile damadının şiddetli geçimsizliğini anlatarak “Arada çocuklar da var!” diyerek derdini açar. Üstad Hazretleri “Aileler şimdi hep geçimsiz, hasta!” der. Hesna Bayhan derdini ikinci kez tekrarlar. Üstad Hazretleri yine “Aileler şimdi hep geçimsiz, bütün Türkiye geçimsiz! Bütün Türkiye hasta!” cevabını verir. Hesna Hanımın üçüncü tekrarında Üstadımız “İnşallah iyi olacaklar!” temennisinde bulunur. Gerçekten de bu ziyaretten kısa bir zaman sonra Hesna Hanımın damadı tavırlarını değiştirir. Eşi ve çocukları ile birlikte mutlu bir ailenin reisi olur. Önceki bölümlerde Handan ve Nurdan Tola’dan bu hatıraları dinleyip sizlere aktarmıştık. Geçtiğimiz günlerde Senirkent ziyaretinde bulunan Handan Tola, kızı değerli kardeşim Feyza ile birlikte Bayhan ailesinin fertleriyle bir araya gelince, Hesna Bayhan ile ilgili daha fazla bilgi edinme imkânımız da doğmuş oldu. Zira teknolojinin nimetlerinden istifade edip sohbetin ses kayıtlarını bize gönderdiler. Aşağıda okuyacağınız bölümler işte bu kayıtlardan anekdotlar ihtiva etmekte… Kendilerine yardımlarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Yurdanur Hanım anlatıyor:
İşte bu ailenin bir ferdi olan Hesna Bayhan’ın torunu Yurdanur hanım anneannesinin, Risâle-i Nur ve Bediüzzaman Hazretleri ile ilgili hatıralarını anlatıyor: Anneannem Senirkent’in eşrafından “Efendiler” diye tanınan bir aileye mensuptur. Asker eşidir. Evli olduğu amcaoğlu Hasan Tahsin Bey, Ankara Çal Dağı yakınlarında tam da yüzbaşılığa terfi emri tebliğ edilecekken şehit düşer. Çok genç bir yaşta 23’ünde, iki kızı ile baş başa kalır. Dedemin vefâtından sonra hiç evlenmez. Kızlarını yetiştirir. Biz henüz küçük bir çocukken kendisinin yedi yaşındayken namaz kılmaya başladığını anlatırdı. Vefat ettiği 83 yaşına kadar ibadetlerini hiç aksatmadı. Bu konuda son derece titiz ve dikkatliydi. Bediüzzaman Hazretleri, Çam Dağı’ndaki görüşme akabinde onları uğurlarken “Hesna Kardeşim! Dünya ve ahirette kardeşimsin. Her seher vakti duânız, duâm ile birlikte müstecaptır” der. Ayrıca, Bediüzzaman Hazretlerinin anneanneme ”İyi olacaklar merak etme” sözlerinden kısa zaman sonra babam Risâle-i Nur’ları okumaya başlıyor ve Risâle-i Nur sohbetlerini takip ediyor.
Anneannem Çam Dağı’ndaki o ilk ziyaretinden sonra muhtelif zamanlarda Emirdağ’da ve Isparta’da Üstad Hazretleri ile görüşmüştür. Bir gün anneannem, babam ve teyzemin oğlu hep beraber gidip Üstad Hazretlerini Emirdağ’da ziyaret ediyorlar. İçeriye kabul ediliyor, Bediüzzaman Hazretleri ile görüşüyorlar.
Şifa olsun!
Anneannem ölünceye kadar Üstad Hazretleri ile irtibatını hep devam ettirdi. Torunu olduğunda “Duânızı beklerim! Bir torunum oldu!” haberini Üstad Hazretlerine verdiğinde, Üstad, “Şifa olsun!” diyerek hediye maksadıyla kızı için armut gönderir.
Senirkent’te “şarakmana” zamanı…
Annem ve anneannemin sık sık ibretle anlattıkları şöyle bir hatıraları vardı: Bir güz mevsiminde anneannem Üstad Hazretlerini ziyarete gider. Dönüşte, Üstad Hazretleri ona Van yöresinin otlu peynirinden hediye olarak verir. Anneannem bu peyniri Senirkent’e getirdiğinde Senirkent’te “şarakmana” adı verilen pekmez kaynatma zamanıdır. Annem pekmezleri kaynatıp küplere doldurmaktadır. Küpün ağzını kapatırken Üstad Hazretlerinin hediye olarak gönderdiği peynir aklına gelir. “Bereket olsun” düşüncesiyle o peynirlerden küçücük birer parça 3–4 küpün içine atarak ağızlarını sıkıca kapatır. Aradan birkaç gün geçer. Bir vesileyle pekmez küplerinin bulunduğu odaya girer. Bir de ne görsün! Odanın her tarafı yere dökülen pekmezlerden göl gibi olmuştur. Küpleri teker teker kontrol eder. Patlak ya da çatlamış küp yoktur. Küplerin ağızlarını açar. Hiçbirisinde kabarma ya da köpürme emaresi göremez. Fakat pekmez küplerinin birer taraflarından çeşmeden akar gibi yere pekmez akmaktadır. Bu taşan pekmezleri başka küplere doldurur. Onlar da dolar. Şaşkın vaziyette, yanında bulunan yengesine “Üstad Hazretlerinin hediye ettiği peynirden azıcık içlerine atmıştım. Her halde ondan olsa gerek!” dediğinde bir anda artık küplerden pekmez akışının durduğunu fark eder… Anneannem Üstad Hazretlerini her ziyaretinde ona küçük hediyeler götürür, Üstadımız da mutlaka karşılığını hesaplar ödermiş. O paralardan bende de var…Anneannemin Üstad Hazretlerine ve Risâle-i Nur’lara olan bağlılık ve muhabbeti, ibadetlerindeki sadakati, temizliği, titizliği, son nefesine kadar devam etti. Nur içinde yatsın! 18.07.2010 E-Posta: [email protected] |