Hüseyin EREN |
|
İzmir’den izler... |
Sıla-i rahim, sıla-i dost, sıla-i şevk, sıla-i irtibat için geçen hafta bir gün İzmir’deydim. Dolu dolu, neşve neşve geçen bir günde birbirimizin güzel hasletlerinden, neşriyat metotlarından, çalışma tarzından, organizasyon şeklinden istifade ettik. Konuşmanın yanında beraber yürüdük İzmir’in yollarında, caddelerinde Muharrem Okur ağabeyle, Şakir Argın’la. İkisi de yıllarını neşriyat hizmetine vermiş; kitap, dergi, gazete, imsakiye, takvim vd… Muharrem ağabey 25 yıldır bu hizmet işiyle meşgul, keza Şakir tahminim 20 yıldır aynı uğraşı içerisinde. Bu iki isme üçüncü olarak Nevzat Girgenç’i eklemek durumundayız; çünkü yıllardır aynı kulvar üzerinde beraber yürüyorlar. Tecrübeleri var, birikimleri var, elde ettikleri var, elde etmek istedikleri var, hedefleri var, hedef için gayretleri var. Zafer değil, seferdeler; bu yola çıkılır ve yürünür; zafer budur. İzmir’in simgesi saat kulesinde buluştuk, Muharrem ağabeyle deniz seferine çıktık, gemi ile karşı kıyıya Karşıyaka’ya ulaştık. Serinleten rüzgâra, denizin dalgalarına karıştı neşriyatla ilgili anlattığı düşünceler, hatıralar. Tahminim Kastamonu’dan İbrahim Vapur ağabeyin, Samsun Alaçam’lı ismini hatırlayamadığım gencin ve diğer bütün ilçeler illerde yayın hizmetinde bulanların kulaklarında çınlamıştır anlattıkları. Kâh güldük, kâh hüzünlendik gelecek için müjde soluduk kıyı boyunca yürürken. Birebir bu işle meşgul olanlar zaman zaman birbirlerinin mahallerine gitmeli, şekil ve tarzlarını yerinde görmeli bunun yanında bazen de müessesenin organizasyonuyla bir merkezde toplanıp görüş alış verişi yanında gençlere tecrübelerini aktarmalı, yayın dünyasının akış yönünü ilgili birimlere rapor olarak sunmalı düşüncesi etrafında döndük. Sivil ve sade toplantıların ileri aşamasında enstitü veya bir nevi okul gibi kurulacak bir birimle neşriyat elemanı, tecrübe ve teori ile beraber yetişmeli. Kılcal damarlar canlı olmasa atardamar, toplardamar, kalp nasıl çalışır? Bu iş yolunda yolun tozunu yutmuşlar teşvik gördüğü nispette ve diğer damarlarla buluşturulduğu nispette hizmet vücudu sağlam ve diri olacaktır. Öğle sonrasında Şakir beyle birkaç müşterisine uğradık, yolda fikirlerimizi paylaştık, karşılıklı motive olduk. Konuştuklarımız sır şeyler değil, neşriyatla meşgul olanların bildiği şeyler belki de, hani derler ya her yiğidin bir yoğurt yiyişi var, bazen de küçük farklılıklar o kadar büyük açılımlar yapar ki, aradığımız o küçük ama büyük nokta. İzmir Yeni Asya temsilciliği bu noktada epey ileri noktada; kökleşmenin yanında, kılcal damarlarıyla şehrin sarmaya, sarmalamaya çalışıyor. Akşamında Pınarbaşı’nda Nur sohbetindeyiz, o sohbetler olmasa ne şevk duyarız ne de gayret edebiliriz. Bir nevi yakıt ikmali, bakım onarım, tazelenme, yenilenme bu ders saatleri. Bahçeli, küçük havuzlu müstakil mekânda dinlenen ders ayrı bir dinlendirici oluyor doğrusu. Yatsı namazını kılmakla bir günlük mesaimiz bitmiş oldu, bedenlerimiz yorulurken ruhlarımız dinlenmiş, kalplerimiz rahatlamıştı o bir günün sonunda. Sonu gelmez, günsüz günlere başka nasıl hazırlanır? Gönül ister ki İzmir’in kordon boyunda yürüdüğümüz gibi Kastamonu yollarında, Edirne caddelerine, Alaçam mahallelerinde, Ankara ve İstanbul’un büyük iş merkezlerinde beraber yürüsek, hem şevklensek, hem neşelensek, hem tecrübe aktarsak birbirimize. Bu işe yeni başlamak isteyenlere örnek olması yanında yeni atılım ve açılımlara kapı aralamaz mı bu birliktelik? Kapıyı vurmuş olduk, elbet sesimizi duyan olur. İzmir’den izler ve izlenimlerle ayrılırken adı geçen dostlar yanında, ilgilenen bütün dostlara teşekkürlerimi iletiyorum. 06.07.2010 E-Posta: [email protected] |