Mehmet KARA |
|
Yaz-boz; olmadı baştan… |
Millî Eğitim sistemi tam mânâsıyla yaz boz tahtasına döndü. Daha iki-üç yıl önce uygulamaya konulan Seviye Belirleme Sınavının (SBS) altı ve yedinci sınıflarda kaldırılıp, sadece sekizinci sınıflarda uygulanacağı açıklanması bu durumun son örneği oldu. Önceki yıllarda sadece ilköğretim 8. sınıfların katıldığı OKS, “öğrencilerin hayatını tek sınava bağladığı, fırsat eşitliğine aykırı olduğu” gerekçesiyle dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından kaldırılmıştı. Yeni sistemin, “dershanelere bağımlılığı azaltacağı” söylenmişti. Sistem geldiğinde bunun böyle olmadığını, bilâkis dershanelere daha fazla talebin olduğunu hep beraber gördük. Bakan Çubukçu, “Üç yıl önce alınan karar da yanlış değildi. Çünkü kamuoyunda çocuklarımızın kaderi 180 dakikaya bağlanıyor eleştirisi vardı. Bunu ortadan kaldırmak için üçlü bir sınav sistemi getirilmişti” diye bir açıklama yaptı. Şimdi bu açıklamanın neresinden tutarsınız? Sistemin yanlışlığı tespit edilerek değiştirildiyse, üç yıl önce yürürlüğe konulan sistem yanlış değil, o zaman, neden kaldırıldı? Bir başka garip tarafı da ikisinin de aynı hükümet döneminde yapılması. Çık içinden çıkabilirsen… * * * SÖZ VERİP DE TUTULMAYAN ARTIYOR Hükümetin söz verip de yapmadığı/yapamadığı konulara bir yenisi daha eklendi. Çözümü namus meselesi olarak görülen başörtüsü sorunu zaten kanayan bir yana olarak varlığını sürdürüyor. Son LYS sınavında peruklular bile sınavlara sokulmadı. Meslek liselerine uygulanan katsayı adaletsizliğinde ise tam bir çözüm yerine, adaletsizliğin azaltılması yolu benimsendi… Son olarak da Diyanet kanunu içinde yer alacağı söylenen ancak yer almayan Kur’ân kurslarına yaş sınırlaması bu sene de kaldırılmadı. Kimse kızmasın, bunlar hakikatın tâ kendisi… * * * TASHİH HATASI… Genelkurmay Başkanlığı’nın, geçen yıl belirlediği “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sloganı tartışma konusu yapılmıştı. Kamuoyunda “Güçlü Türkiye mi, güçlü ordu mu önce gelir?” polemiği yaşanmış, resmî ağızdan tepki ise Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’dan gelmişti. Günay, “Takdim yanlış olmuş. Bütünün adı Türkiye’dir. Türkiye güçlü olursa ordu, millet, devlet, meclis, hükümet, her şey güçlü olur. Güçlü ordular, güçlü olmayan halkını, yöneticilerini, sistemlerini koruyamadı. Saddam’ın ordusu güçlüydü, ama Saddam’ı koruyamadı” demişti. Eleştirilere cevap ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’dan gelmiş, “Güçlü ordunun güçlü Türkiye” demek olduğunu söylemişti. Geçtiğimiz hafta Kara Kuvvetleri Komutanlığı kuruluş yıl dönümünde hazırladığı afişte “Güçlü Türkiye Güçlü Ordu” ifadelerini kullanmıştı. Bakan Günay slogan değişikliği ile ilgili sorulara “Teşekkürlerim var. Genelkurmayla bu kadar kolay anlaşmış olmamızdan ötürü bahtiyarım. Bakanlığımızla ilgili taleplerimizde de aynı ortak yaklaşımı bekliyorum” diyerek cevaplamıştı Değişiklik haber yapılınca, afiş, Genelkurmay internet sitesinden kaldırıldı. Değişikliğin “teknik bir hata” olduğu belirtildi. Açıklamalarda ifadelerin yer değiştirmediğini, değişikliği Kara Kuvvetleri Komutanlığı için hazırlanan afiş için yapılan fotoğraf kolajları nedeniyle yapılan bir “hata” olarak açıkladı. Bir teknik hata ya da tashih hatası… Bakanın teşekkürlerini de boşa çıkarmış oldu. * * * ÇÖZELME, ÇÖMELMEME… İnsanlar siyasetteki polemikleri görünce hayretler içerisinde kalıyor. Artık her konu siyasette polemik malzemesi yapılabiliyor. İktidarla muhalefet birinin “ak” dediğine diğeri “kara” diyor. Hiçbir konuda uzlaşma, konsensüs sağlanamıyor. Günlerdir Başbakan’ın Gedikpaşa sınır karakolunda çömelerek poz vermesi polemik konusu yapılıyor, eleştiriliyor. Genelkurmay bunun askerî bir gereklilik olduğunu ve Başbakan ile Genelkurmay Başkanı’nı ayakta tutmanın doğru olmayacağını açıklamasına rağmen bu tartışma sürüp gidiyor. Özellikle bu polemiği, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdoğlu’nun “Siperde çömelen başbakan istemiyoruz” sözleri daha da hararetlendirdi. Sonra Genelkurmay Başkanının eşliğinde Van üzerinden Hakkâri’ye gitti. Gitmeden önce “Çömeleceksem niye gideyim” demişti. O tepeye çıkmadı. Pervari’de saldırıya uğrayan taburu ziyaret etti ardından da sınır karakollarında incelemelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın gittiği tepede ayakta poz verseydi ne olacaktı? Adeta inatlaşır gibi bir hareket olacağı için şehit olan 11 Mehmetçiklerin arkadaşları açısından, moralden çok moralsiz olacaktı. Çömelerek ya da çömelmeden poz vermenin kime ne faydası olacak anlamak mümkün değil. Terörü kökünden kazıyacak mı? Çömelirse terör azacak, çömelmeyip aslanlar gibi(!) ayakta durunca terör bitecek mi? Bu görüntüyü gören terör örgütü, “aman çok korktuk biz bu işten vazgeçelim” mi diyecek? Bunlar boş işler… Millet artık “Yeter… Her konuyu polemik malzemesi yapmayın, bazı millî ve manevî konularda ortak hareket edin” diyor. 04.07.2010 E-Posta: [email protected] |