Mehmet KARA |
|
Yaş sınırı ya da yasağa devam |
Türkiye’nin gündemini terör olayları belirliyor. Bu gündem arasında Balyoz soruşturmasında mahkemenin aralarında Çetin Doğan, Engin Alan, Tümgeneral Varol ile emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık’ın da olduğu 26 kişiyi tahliye etmesi, soruşturmada sadece iki albayın tutuklu kalması gündeme pek gelmedi. Bir diğer gündeme gelmeyen konu da Meclis’te görüşülen fakat milletin istediği şekilde yapılmayan değişikliğin yapılmaması oldu. 1 Temmuz’da kapanması gereken Meclis’in tatile girme tarihinin 16 Temmuz’a ertelenmesi akıllara, erken seçimi ve Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliğini görüşeceği 5 Temmuz’da Meclis’in açık tutulmasını akıllara getirdi. Meclis tatile girmeden önce son yıllarda olduğu gibi “acil” olan bazı kanunları çıkarmak için yoğun çalışma kararı alındı. Bu kanunlardan birisi de Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilât Yasası. Bu yasa 1975’ten beri idarî yasası bulunmayan Diyanet ve çalışanlar için hayli önemli. Birçok bakan bu konuda hazırlıklar yapmış, fakat bir türlü kanun çıkarılamamıştı. Tasarı komisyonlardan geçtikten sonra bugün yarın genel kurulda görüşülmesi bekleniyor. Tasarının bir çok maddesinde değişiklik isteyen sendikalar, tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda eleştirilerin ve değişiklik taleplerinin sözkonusu olacağını dile getiriyorlar. Tasarıyla ilgili milletvekillerine mektup gönderen Din-Bir-Sen Genel Başkanı Şenocak, din görevlilerinin durumlarının iyileştirilmesi için tekliflerini gerekçeleriyle birlikte sıralarken, tasarı ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özerk ve özgür bir yapıya kavuşturulmadığını savunuyor. Bunun olabilmesi için ise başkan ve yardımcılarının seçimle gelmesi gerektiğini düşünüyor.
* * * Diğer bir konuya gelince… Bu kanunun içerisinde olması istenen fakat olmayan bir konuyu yazmak istiyorum. Malûmunuz okullar tatile girdi. 15 milyon öğrenci tatilde. Bu öğrencilerin birçoğu hafta başından itibaren yaz Kur’ân kurslarına gitmeye başladı. Dinini, Kur’ân-ı Kerim’i, dinî bilgileri öğrenmek için bu kurslara akın etti. Ancak yine bu öğrencilerden kanuna göre yaşı tutmayanlar camilerin kapısından çevrildi. Diğer bir kısmı ise bazı din görevlilerinin müsamahası ya da ceza almayı göze alarak öğrencileri kabul etmesiyle kurslara yazılabildi. Cami kapısından geri dönen öğrenciler 12 yaşını doldurmamış ve ilköğretim 5. sınıfı bitirmemiş öğrencilerden oluşuyor. Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik, geçtiğimiz yıl okulların açıldığı günlerde yaptığı açıklamada Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilât Yasası ile yaz Kur’ân kurslarındaki yaş sınırlamasını kaldırmayı planladıklarını belirtmiş ve “Bu konudaki kısıtlamanın doğru olmadığı inancındayız” demişti. Ancak kanun Meclis’te görüşülmeyi beklerken, yaş sınırının yine kaldırılmayacağını görüyoruz. (Kanun görüşülürken önerge ile bu yasak kaldırılırsa binlerce insan mutlu olacaktır.) Yoksa, 28 Şubat ürünü 11 yıllık yasak bu sene de kalkmayacak, öğrenciler yine camilerin kapısından geri dönmek zorunda kalacak. Oysa Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun da ifadesiyle “anne-babaların en önemli görevlerinden birisi olan çocuklarına dinini öğretme görevi” için çocuklar camilere gönderilemeyecek. Böylece Bardakoğlu’nun bütün velilere çocuklarını erken yaşta Kur’ân öğretimine teşvik etmeleri tavsiyesi de havada kalmış olacak. Diğer yandan toplumdaki yozlaşma, televizyon ve internetteki zararlı yayınlardan bir nebze olsun korumak için velilerin çocuklarını bu kurslara göndermek istedikleri yapılan araştırmalarda ortaya çıkıyor. Yaş sınırının başladığı 1999 yılı baz alınarak hazırlanan araştırmalarda, Kur’ân kurslarına ilginin üç kat arttığı görülüyor. Yetişkinlerin katıldığı uzun süreli Kur’ân kurslarına 2000-2001 eğitim yılında katılan öğrenci sayısı 90 bin 353 iken 2009-2010 döneminde bu sayının 297 bin 247’ye çıkması bir ihtiyacın göstergesi. Yine, en az ilköğretim 5. sınıfı bitirmiş olan öğrencilere yönelik düzenlenen yaz Kur’ân kurslarına ilginin de son on yılda 2.5 kat arttığı görülüyor. İki ay süreli bu kursların sayısının son 10 yılda 3 bin 268’den 8 bin 696’ya çıkması da velilerin hassasiyetini göstermesi açısından önemli. Rakamların dilini okuyabilene bu rakamlar çok şey ifade edecektir. Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, önceki gün yaptığı açıklamada şunu söylemişti: “Çocukların yaz Kur’ân Kurslarına gitmeleri engellenmemeli, bilimsel verilere, pedagojiye uymayan bu saçma yasak bir an önce kaldırılmadır.” Böyle demişti demesine ama duyan olmadı ve (son anda bir değişiklik olmazsa) Kur’ân öğrenmeye yaş sınırı bu sene de kalkmadı. Burada Din-Bir-Sen’in yaş sınırının “hiç değilse” okullarda din kültürü ve ahlâk bilgisi derslerinin okutulduğu 4. sınıfa indirilmesi teklifini de hatırlatmak gerekiyor. Oysa, bilindiği gibi yaş sınırı pedagojik kurallara da, insan hak ve hürriyetlerine de, BM Çocuk Hakları Sözleşmesine ve diğer uluslar arası sözleşmelerde yer alan din eğitimi hak ve özgürlüğüne aykırı. Kur’ân öğrenimine yaş sınırı bütün bunlara rağmen kaldırılmadıysa, çocuklar televizyonlara ve internetin zararlı yayınlarına bırakıldıysa bunu eleştirmek de herkesin en tabiî hakkı olur. Ve millet söz verip de yapmayanlara zamanı gelince cevabını verecektir. 26.06.2010 E-Posta: [email protected] |