Recep TAŞCI |
|
Normal mi? |
Türkiye’nin cari işlemler hesabı Nisan’da 4 milyar 361 milyon dolar, Ocak-Nisan döneminde ise 14 milyar 251 milyon dolar açık verdi. Normal mi? Geçen yılla karşılaştıralım, kararı siz verin. Bir önceki yılın ilk dört ayında açık 3 milyar 600 milyon dolardı. Artış yüzde 300 olmuş. 2010 programına göre 2010 yılı için öngörülen açık 18 milyar dolar. Her halde yıl yarılanmadan hedef tutturulacak! En iyimser yorumcular açığın 25-30 milyar dolar arasında olacağını tahmin ediyorlar. Karamsarlar ise 40 milyar doları aşacağını düşünüyorlar. Öyle ya da böyle yıl sonu itibariyle hükümetin hedefini aşan bir cari açık bizi bekliyor. Ekonomi gündemini yakından takip etmeyenler için cari açığın tanımını hatırlatalım. Bir ülkenin döviz gideri gelirinden fazla ise cari açık söz konusudur. Tersi durumda ise cari fazladan bahsedilir. Döviz geliri mal ve hizmet ihracatından, gideri ise bunların ithalatından kaynaklanır. Türkiye sürekli olarak kazandığından çok harcayan bir ülke. Yani ihracatından fazla ithalat yapıyor. 4 aylık ihracat gelirimiz TÜİK’e göre 36,5 milyar dolar. Açığımız 14 milyar 251 milyon dolar olduğuna göre ihracat gelirimizin yaklaşık yarısı kadar döviz açığı veriyoruz. Çok fazla. Neden böyle? Ekonominin işleyişi tuhaf. Ekonomi canlandıkça enerji ve yabancı menşeli ara mallara talep artıyor, dolayısıyla ithalatımız büyüyor. İhracatımız ise AB ülkelerinin krizde olması dolayısıyla yeteri kadar artmıyor. Sonuç daha fazla cari açık. Bazı ekonomistler bunu dert etmezler. Onlara göre bu durum ekonominin büyüdüğüne işarettir. Cari açık küçülürse ekonominin krize girdiğini iddia ederler. Bu gözlem doğru görünmekle birlikte kazandığımızdan çok nasıl harcadığımızın da cevabı verilmelidir. Yani değirmenin suyu nerden geliyor? Cevap sıcak paradır. Sıcak para… Paradan para kazanan, istihdam ve üretimle ilgilenmeyen sermaye hareketidir. Bono, tahvil, hisse senedine yönelir. Ülkemize 4 ayda bu şekilde 20,7 milyar döviz girmiş. Giren dövizin 11,7 milyar doları döviz kredisi, 7,2 milyar doları bono, hisse senedi, tahvil, 1,7 milyar doları gayrimenkul ve şirket satın almak için gelmiş. İşte çarkları döndüren, piyasalarda döviz bolluğu yaşatan ve cari açığı finanse eden bu dövizler. Ne zararı var? Var. Şöyle izah edelim. Döviz bollaştıkça ucuzluyor, TL değerleniyor. Bu durum ithal ürünlerin fiyatını ucuzlatırken yerli ürünlerin fiyatını pahalandırıyor. Dolayısıyla yerli üretici iç ve dış piyasalarda rekabet gücünü kaybediyor, malını satamıyor, ihracat gelirimiz düşüyor. Bunun tabiî sonucu cari açık büyüyor. Tam bir kısır döngü. Bu sebeple cari açığın finansmanını uzun süre sıcak parayla sürdürmek çıkar yol değildir. Hükümetler günü kurtarmak ve enflasyonu bastırmak için kurların düşük seyretmesinden memnundurlar. Ancak tehlikeyi fark eden bazı ülkeler artık bu tür sermaye giriş ve çıkışından korunmak için tedbirler almaya başladılar. Brezilya’dan sonra Güney Kore bu ülkelerden. Darısı ülkemizin başına. 21.06.2010 E-Posta: [email protected] |