Basından Seçmeler |
Cevabı aranması gereken esas soru!
SON iki aydır, terör saldırıları artarak sürüyor. Yüreklere ateş düşüyor. 10 gencimizi daha dün şehit verdik. Bazı siyasi yorumcular garip bir şekilde, artan saldırıları “demokratik açılım” ya da bilinen şekliyle “Kürt açılımı”na bağlıyor. İddia o ki, “Hükümet Kürt açılımı başlattı, terör örgütü de cesaret bulup saldırı düzenliyor.” Hedef belli, verilen şehitler nedeniyle toplumda yükselen öfkeyi hükümete yönlendirmek. Şehit kanını siyasi istismar konusu yapmak... Aslında iddianın elle tutulur bir yanı yok. Ama o kadar çok tekrarlanıyor ki, giderek “darbı mesel” olacak. Gerçekmiş gibi kabul görecek. Oysa iddialar ile gerçekler birbirinin adeta zıddı. *** Birincisi, Kürt açılımında hedef “Güneydoğu sorununu ve terörü” ekonomik, siyasi ve sosyal reformlarla bitirmekti. Terör örgütü, açılım sürecinde kan kaybetti. Güç kazanmadı. O halde, sorun Kürt açılımında değil, onun usul ve yöntem hataları nedeniyle sonuca ulaşamamasındadır. Belki, koordinatör değişikliği ve pazarlık görüntüsünün yok edilmesi bu konuda daha sağlıklı yol alınmasını sağlayabilirdi. İkincisi, Kürt açılımında hedef, 30 yıldır askeri yöntemlerle çözümlenemeyen soruna, İrlanda ve Endonezya’da olduğu gibi demokratik çözüm bulmaktı. Demokratik süreci tıkamak, askeri çözümde ısrar etmektir. Bu da daha fazla kan ve gözyaşı anlamına gelir. O halde, Kürt açılımının yapılması değil, akim kalması sorundur. Askeri çözüm hep vardı. Ancak 30 yıldır şehit veriliyor. Bugün de veriliyor. Unutmayalım ki, 5 binden fazla güvenlik görevlimiz açılımdan önce şehit düştü. PKK, geçmişte olduğu gibi şimdi de yabancı istihbarat örgütlerinin yönlendirmesi ile hareket ediyor. PKK, geçmişte olduğu gibi şimdi de Ergenekon ile irtibat halinde. Taşeron olarak terör gerçekleştiriyor. Açılım planlaması ve koordinasyonunda zaaflar olduğu doğru ama açılımın son zamanlarda artan terörü azdırdığı iddiası gerçek dışı. Ekonomik refahın artması, yaşam seviyesinin yükselmesi ve demokratik haklarda genişleme, dünyanın hiçbir yerinde terörü beslememiştir. Türkiye’de de bu yönde etki göstermesi düşünülemez. *** Cevabı aranması gereken esas soru, “Askerin terör örgütü karşısında neden bu kadar başarısız kaldığıdır...” Genelkurmay İç Güvenlik Harekât Daire Başkanı önceki gün basın toplantısı düzenleyip, “PKK eylemleri artacak” açıklaması yaptı. Peki, neden yeterli tedbir alınmadı? Karakollar, birlikler, yüzlerce terörist tarafından kuşatılıp, saatlerce kurşun yağmuruna tutuluyor. Nasıl sızıp, nasıl kaçıyorlar? İnsansız hava araçları, termal kameralar, istihbarat nerede? İsrail’den alınan 6 Heron’a ne oldu? Beşinin çalışmadığı iddiası doğru mu? Bu teröristlerin barındıkları mekânlar belli, neden 20 yıldır Kandil’de yok edilemiyorlar? Bunca askeri modernizasyon, 700 bin askeri mevcudiyet madem yetersiz, o halde yeni bir yapılanmaya neden gidilemiyor? 30 yıldır terör belasıyla mücadele eden bir ordu, neden profesyonel orduya bir türlü geçemez? Neden, karakollarımız her defasında açık hedef haline gelir? Bugüne kadar binlerce şehit verildiği halde, hiçbir güvenlik görevlisinin istifa ettiğine şahit oldunuz mu? Her defasında “terörün kökü kazınana kadar...” demek görüleceği gibi hiçbir şeyi halletmiyor. Sorun nerede? Demokratik açılımda mı? Yetersiz kalan askeri çözümde mi? Ordu terörün kökünü kazıdı da siviller mi engel oluyor? Terör sorunu CHP, MHP iktidarlarında olduğu gibi AK Parti iktidarında da sürüyor. *** Bu süreçte hükümete yöneltilecek eleştiri, açılımı neden başlattığı değil, cesaret gösterdiği halde neden sonuca götüremediğidir. İkinci olarak da, sivilleşmenin gereği olarak askeri mücadeleyi sivil denetimi altına alamamış olması eleştirilebilir. Ama bütün bunların terör saldırılarının artma sebebi gösterilmesi yine gerçek olmaktan uzaktır. Açılım gibi, yargı süreçlerinin askerin moralini bozduğu, bunun da zafiyete sebep olduğu iddiası da maalesef samimiyet içermemektedir. Ergenekon soruşturması 2007’de başladı, terör 1984’ten bu yana sürüyor. Sonuç olarak, birileri terörü bahane ederek, yargı süreçlerinin önünü tıkamak ve demokratik reformların hızını kesmek için uğraşıyor. Bu tuzağa düşmek, Türkiye’ye fayda değil zarar verir.
Erhan Başyurt / Bugün, 20.6.2010 |
21.06.2010 |