Cevat ÇAKIR |
|
İslâm ve çevre |
İngiliz Kraliyet tahtının varisi Prens Charles Oxford Centre İslâmî Çalışmalar Bölümü’ndeki “İslâm ve Çevre” konusundaki konuşmasında “Dünyayı kurtarmak için İslâmın izinden gidin” ve “ Çevreyi korumak için İslâmın manevî prensiplerini takip etmeliyiz” 1 demiştir. Bütün Dünya insanlarını ilgilendiren bir konunun Hıristiyan bir siyasetçi tarafından söylenmesi çok önemli. Kur’ân-ı Kerim’in ilk emri olan “oku”dan sonra ikinci gelen Muddessir Sûresinin dördüncü âyeti “Elbiseni temiz tut” şeklindedir. Dolayısıyla “oku” emrinden sonra “temizlik” emri gelmektedir. İslâmın çevre anlayışının temeli bütün yaratılan mahlûkatın birer ümmet oluşu ve kendilerine mahsus ibadet etmeleridir. “Yerde yürüyen hayvanlar ve kanatlarıyla uçan kuşlar da ancak sizin gibi birer topluluklar (ümmet)tir.” 2 “Yedi gök, dünya ve bunlarda bulunan her şey Allah’ı tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur.” 3 “Gövdesiz bitkiler ve ağaçlar da Allah’a secde ederler” 4 Bu düşüncelerden dolayıdır ki, bir Müslüman nazarında bütün varlıklar ibadette bir arkadaşa dönüşmektedir. Böyle olunca da varlıkların mü'min nazarında değeri artmaktadır. Kesilip atılan, yok edilen değil, ibadet dolayısıyla arkadaşa dönüşmektedir. İslâm savaşta dahi çevreye zarar vermeyi yasaklamıştır. “Size kılıç kaldırılmadığı sürece kimseye kılıç çekmeyin, kimseyi öldürmeyin, tarlasında çalışanlara dokunmayın, ekinlere, ağaçlara zarar vermeyin” diye buyurulmuştur. 5 Çevrenin önemli unsurlarından olan ağaçlar için ise gerek Kur’ân’da gerekse hadislerde bahsedilmeleri dinimiz için önemli olduklarını anlıyoruz. Kur’ân’da 26 yerde ağaçtan bahsedilmektedir. Ayrıca hurma kelimesinden 13 yerde, üzüm kelimesinden 11 yerde, zeytin kelimesinden 7 yerde, nar kelimesinden 3 yerde, Arabistan kirazından da 4 yerde bahsedilmektedir. Sünnette ise, “Kim ağaç dikiminde bulunursa, onun için, ağaçtan hasıl olan ürün miktarınca Allah sevap yazar.” 6 “Elinizde bir ağaç filizi varsa, kıyamet kopmaya başlasa bile eğer onu dikecek kadar zamanınız varsa mutlaka dikin.” 7 Bitkilerin korunmasıyla ilgili olarak da “Yerde bitmiş olan hiçbir nebat yoktur ki onu, müekkel bir melek ihata etmiş olmasın. Bu durum, bitkinin hasad edilmesine kadar devam eder. Kim bu bitkiyi basıp ezerse o müekkel melek kendisine lâ’net eder.” 8 Bu ikaz ve uyarılardan dolayıdır ki Müslümanlar bütün varlıklara şefkatle muamele etmişlerdir. Said Nursî Hazretlerinin bu konuda çok güzel uygulamaları vardır. Ağaçlara, hayvanlara gösterdiği şefkat dikkat çekicidir. “Ağaçları kesmeyin, onlar da zikrediyor” diyor. “Bizler bir taş kaldırsak ve altından karınca çıksa taşları gelip koydurur, hayvanların rahatını bozmayın derdi. Kırlarda avcıları gördüğünde, tavşanlar ve keklikleri vurmayın derdi. Ve diğer hayvanları incitmeyin der ve nasihatta bulunurdu.” 9 Evet küçük bir makalede ciltlerle kitap yazılması gereken bir konuyu izah etmek mümkün değildir. Denizden bir damla sunmaya çalıştık.
Dipnotlar 1- Yeni Asya, 12 /6/ 2010; 2- En’am, 38; 3- Hac, 18; 4- Rahman, 6; 5- İslâm ve Kur’ân’da Ağaç ve Toprak, Turhan Günay, s. 64, Tema yay.; 6- Müsned-i Ahmed, 5/415; 7- Buahri, El- Edebul Mufred, s. 168; 8- Kenzul Ummal, 3/905; 9- Son şahitler, s. 412. 21.06.2010 E-Posta: [email protected] |