Umut YAVUZ |
|
Ayıyla yatağa girilmez |
Terör tamamen psikolojik bir harekât biçimidir. Teröristin amacı, yaptığı terör faaliyeti ile kendisini hedefine ulaştıracak iklimi oluşturmak, diri tutmak ve psikolojik olarak hazır hale getirmektir. Yoksa teröristin amacı bu faaliyet ile karşı tarafın gücünü tümden yok etmek değildir. Zaten bu mümkün de değildir. Bu sebeple, terör faaliyetlerinde verilen kayıp sayısı, teröristin yahut terörle mücadelenin başarısının bir ölçüsü değildir, olamaz. Bu mânâda 1 ile 100 arasında bir fark yoktur. Bugün yapılan “şehit sayısı” polemikleri mevcut iktidarın ne kadar derinlikten yoksun ve terörle mücadelede ne kadar başarısız ve toy olduğunun bir göstergesidir. Bunun yanı sıra, terörist faaliyetlerinin artmasının birçok sebebi olabilir. Ancak onlar için en mühim olanı, terörist faaliyet yapacak uygun bir iklim bulabilmektir. Terör psikolojik bir harekât biçimi olduğundan, toplumsal psikolojik ortam da bu faaliyetin gerçekleştirilmesi için önemli bir faktördür. Eğer siyasî ve sosyal olarak teröre uygun bir iklim yoksa, terörist faaliyetler yapılamaz, yapılmaya çalışılsa da netice alınamaz. Türkiye’nin bugünkü sosyal, siyasal ve psikolojik iklimine baktığımız zaman, teröre uygun bir iklim oluşturulduğu görülecektir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, “açılım” adı altında oluşturulan beklentiler, daha sonrasında bunun içinin doldurulamaması, süreci kontrol edecek gayret gösterilmemesi ve daha da vahimi bunu yapacak kapasitenin bulunmaması, teröre ve teröriste gün doğmasına yol açmıştır. Demokratikleşme pek tabii ki terörle mücadelede önemli bir etkendir. Ancak siyasal ve askeri güç manasında psikolojik üstünlüğü elden bırakmamak şartıyla… Zira teröristler ve bunları besleyen odaklar, sizin sürdürmeye çalıştığınız demokratikleşme sürecini baltalamak için ellerinden geleni yapacaklardır. Bu sebeple teröriste ve onları besleyen odaklara güvenmek, ancak saflık veya basiretsizlikle açıklanabilir. Bugün Türkiye’deki siyasal iktidar adeta teröriste güvenmiş ve onlara kucak açmış, daha da beteri arkasını dönmüştür… Halbuki bilinmesi gerekiyordu ki, ayıyla yatağa girilemez… Eğer siz inisiyatifi teröriste, teröristlerin bazı temsilcilerine, teröristlerin sözde liderine bırakacak olursanız, neticede içinden çıkamayacağınız bir kaosa kapı açmış olursunuz. Aynı teröristler sözde teslim olmak amacıyla sınırlarınızdan giriş yaparak, olayı gövde gösterisine çevirirler. Aynı teröristler, sözde elde ettikleri bazı reformlara rağmen bütün şiddetiyle eylemlerine devam ederler. Zira iklim, hiç olmadığı kadar teröre müsaittir… Şimdi siyasal iktidar, terörün sorumluluğunu bazı uluslar arası güç odaklarına yıkmaya başladı. İyi de, bunu bilmeyen mi var? Başbakan kâh İsrail’in parmağından bahsediyor, kâh bazı Avrupa ülkelerinin finansal desteklerinden… Bu teröre karşı acizlik içinde olunduğunun en açık delilidir. Neredeyse, “PKK diye bir şey yok, hepsini bunlar yapıyor” denilecek. Böylece de işin içinden çıkılmaya çalışılacak gibi… Terörü algılamada, teröristi tanımada bu kadar basitlik ve acizlik olabilir mi? Zaten cümle âlemin bildiği bazı gerçekleri kürsülerden söylemekle amaçlanan nedir? Sadece bu tür olayların oy kaybına yol açmamasını ve iç siyasette zafiyete sebep olmamasını garanti altına almak… Zaten siyasî iktidar, iç ve dış olmak üzere neredeyse bütün meselelere “oy kaybı veya kazancı” algısıyla bakmaya başlamıştır. İktidar bir nevi PR çalışmasına dönüşmüştür. Sorunlara gerçekçi analizler yapmak ve uygun çözümler geliştirmek yerine “laf yarıştırmak” ve “PR çalışmasına” dönüştürmek esas gaye haline gelmiştir. İşte teröriste ve terör odaklarına güven veren ve uygun iklimi oluşturan tam da bu güven vermeyen, ikircikli ve çirkin siyaset anlayışıdır... Evet, netice itibariyle terör faaliyetlerin artmasının temel sebeplerini birkaç madde ile sıralayacak olursak: 1- Açılım adı altında yapılmaya çalışılan demokratikleşme çalışmalarının başarısız olması. 2- Siyasal güç, ordu gücü ve psikolojik gücün kaybedilip, avantajın teröristlere kaptırılması. 3- İçeride ve dışarıda tabansız ve mesnetsiz siyasi eylem ve söylemlerde bulunulması. 4- Terörü ve teröristi doğru analiz edememe, teröriste güvenme ve terörle mücadelede zafiyet gösterilmesi. Bu saatten sonra siyasal iktidarın oturup şehitlerin muhasebesini yapmaktan ziyade, daha ciddi bir şekilde dizginleri ve kontrolü eline alması gerekmektedir. Aksi halde derhal siyaset sahnesinden çekilmelidir. 25.06.2010 E-Posta: [email protected] |