24 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Görüş

Yine bazı çiftçiler anız yakacak

Ülkemiz genelinde yaz aylarında karşılaşılan önemli çevre sorunlarından birisi de çiftçilerin yaktıkları ve binlerce böcek, kertenkele, kelebek ve benzeri hayvanların ölümüne sebep oldukları anız yangınlarıdır. Bu anız yangınları yalnızca hayvanların ölümüne mi sebep olmaktadır. Elbette hayır!

Anız yangınları “toprağın mineral yapısını ve dengesini” de bozmaktadır. Anız yangınları biyoçeşitliliği tahrip etmektedir. Anız yangınları “orman yangınlarına” da sebep olmaktadır. Anız yangınları “ekolojik denge” için büyük bir tehdittir. Anız yangınları “trafik kazalarına” dahi sebep olabilmektedir.

Anız yangınlarının bunca tehdit ve tehlikelerine rağmen, her hasat mevsiminde, bölgeden bölgeye değişen aylar içerisinde kendisini hissettirmektedir. Bu sorun bazı bölgelerde, meselâ, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Haziran-Temmuz döneminde, Doğu Anadolu Bölgesinde ise Temmuz-Ağustos döneminde yoğun bir şekilde kendisini göstermektedir.

Bu büyük problemin nasıl giderileceği konusunda fikir ve çalışmalar geliştirmek vicdanın sesini duyan herkes için büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluk doğrultusunda soruyorum, “anız yangınları nasıl önlenebilir? Bu sorunun cevabına geçmeden önce yazımın başlığına dikkat çekerim. Yazımın başlığı ne? “Yine geldi hasat mevsimi, yine anız yakacak “bazı” çiftçiler.” Evet, burada tırnak içerisinde yazdığım yazı başlığı içerisindeki “bazı” kelimesinin muhtevasını açıkça belirtmeliyim. Bazı çiftçiler derken, “cahil çiftçiler”i kastediyorum. İşin çözümü bu iki kelime içerisinde saklı. Bu husustaki cehaleti gidermek gerekir. Çiftçileri eğitmek gerek.

Bu cehaletin giderilmesi yanında, çiftçilere şu hususta da eğitim ve bilinçlendirme sağlanmalıdır. Anız yangını sırasında, “ateş içerisinde kalan, kertenkeleden çekirgeye, karıncadan kelebeğe kadar binlerce hayvanı düşünmesi gerektikleri” ve “bu hayvanların ölümlerinden sorumlu oldukları” noktasında çiftçilerin vicdanlarına hitap edilmesi gerekir.

Anız yangınlarının önlenmesi konusunda aşağıda isimleri geçecek dört kurum ve kuruluşa büyük görev düşmektedir. Birinci olarak Tarım Bakanlığı çiftçileri yoğun bir şekilde eğitmelidir. İkinci olarak Çevre ve Orman Bakanlığınca bu hususta, ekolojik dengenin korunması için gerekli takip ve denetim çalışmaları üst seviyede sağlanmalıdır. Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığı, anız yangınlarının zararları konusunda ve bunun büyük bir vebal olduğu konusunda imamları aktif bir şekilde yönlendirmeli ve imamlar da çiftçileri bu hususta uyarmalıdır.

Çok önemli bir görev de Millî Eğitim Bakanlığına da düşüyor. Anız yangınlarının ciddiyet ve önemi çocuklara derslerde aktif ve yoğun bir şekilde, özel olarak anlatılmalı ve çocuklar da babalarını ve büyüklerine bu hususta uyarmalıdır.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığına anız yangınlarının önlenmesi konusunda başka bir görev daha düşüyor. O da şudur: Biçerdöverlerin ekin sapını köke oldukça en yakın yerden biçmesini sağlayan ekipmanların geliştirilmesi ve bu ekipmanların kullanılmasının zorunlu hâle getirilmesi gerekir. Bu da anız yakan çiftçiler için caydırıcı bir tedbir olacaktır.

Bu hususta son olarak şunu belirtmek istiyorum. Anız yakmak 2872 sayılı Çevre Kanununa ve diğer ilgili Kanunlara göre, zaten yasak olan bir eylemdir. Bu hususta, yani anız yangınlarının önlenmesi hususunda, Çevre ve Orman Bakanlığınca ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca takip ve denetimler mevzuat dahilinde yapılmaktadır. Ancak, buna rağmen sorun bir türlü giderilemiyor. Neden?

Bilinmektedir ki, “anız yangınlarının sorumluları çoğunlukla tesbit edilemiyor.” Bunun sebebi de, çiftçi kimsenin görmediği bir vakitte kibriti çakıyor ve anızı tutuşturuyor. Ondan sonra çekip evine gidiyor. “Sorumluyu bul bulabilirsen.”

Bu şekildeki bir çaresizlikten kurtulmak için, şu tedbirin faydalı olabileceğini düşünüyorum. Tarlasında anız yangını vuku bulan çiftçiye, bu yangını en kısa süre içerisinde (meselâ 15 gün içerisinde) Tarım ve Köyişleri Bakanlığına ya da Çevre ve Orman Bakanlığı taşra teşkilâtına “bildirimde bulunma zorunluluğu” getirilebilir. Bu durumda, çiftçiyi şu iki husus düşündürecek ve anız yangını konusunda caydırıcı olacaktır. 1- Anız yangının toprağı işleyen çiftçi tarafından çıkartıldığı tesbit edilemezse bile, çiftçiye anız yangınını bildirmediğinden dolayı ceza verilebilecektir. (Anız yangınına neden olan çiftçiler büyük ihtimalle gidip de “tarlamda anız yangını olmuştur” diye bildirimde bulunmayacaktır) 2- Anız yangınını bildirimde bulunacağının farkında olan çiftçiler kolay kolay o anızı yakmaya da cesaret edemez.

Dilerim anız yangınları konusunda etkili tedbirler getirilir de, bundan sonra bu sorun gündemi bu kadar fazla işgal etmez.

AHMET SANDAL [email protected]

24.06.2010


Sigara ve iş kazaları

Bilindiği gibi, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki Kanun’a göre, 19 Temmuz’dan itibaren kapalı mekânlarda sigara kullanımı bütün işyerlerini de kapsayacak şekilde yasaklandı. Bu yasaklar işyerlerinde çalışanlar dâhil herkesi kapsamaktadır. Sigara içme yasağına uymayan işçiler, idarî para cezaları başta olmak üzere, İş Kanunu açısından ücret kesme cezası ve hatta haklı sebeple fesih ile karşı karşıya kalabilirler.

İşçinin çalıştığı işyerinde sigara içmesi, aynı zamanda işyerinin güvenliğini tehlikeye sokuyorsa, meselâ işçi bir benzin istasyonunda pompacı veya depocu olarak çalışıyorsa bu işçilerin iş sözleşmeleri haklı olarak işveren tarafından feshedilebilecektir. Hatta bu sebeple iş akitleri feshedilen işçilerin ihbar ve kıdem tazminatı dahi ödenmeyebilecektir. Gerçekten de niteliği gereği sigara içmenin iş sağlığını ve güvenliğini esaslı surette tehlikeye düşüreceği alanlarda sigara içen işçinin iş akti başka hiçbir sebebe gerek görülmeden haklı sebeple tazminatsız ve bildirimsiz feshedilebilecektir. Bu noktada işverenlerin öncelikle işçilerine sigara içmenin yasak ve serbest olduğu yerleri göstermeleri, iş sağlığı ve güvenliği açısından hususiyet arz eden yerleri belirtmeleri ve buralarda sigara içilmesinin iş sağlığı ve güvenliğini tehlikeye düşüreceğinden ötürü iş akdinin feshi ile cezalandırılacağını önceden ihbar etmeleri icap etmektedir. Böyle bir olgu ile karşılaşıldığında da durumu derhal tutanak altına alıp, şahitlere imzalatmaları icap etmektedir.

Yüksek mahkeme Yargıtay’da işyerinde sigara içerek iş sağlığı ve güvenliğini tehlikeye sokan işçinin iş akdini feshi halinde kıdem ve ihbar tazminatı alamayacağını belirtmiştir. Yargıtay önüne gelen bir olayda; yasağa uymayarak işyerinde sigara içen ve bu sebeple iş akti feshedilen işçinin açtığı kıdem ve ihbar tazminatı talepli dâvâyı kabul eden yerel mahkeme kararını bozmuştur. Yargıtay’a göre işçinin bu davranışı, İş Kanunu’nun 25. maddesi uyarınca işverene sözleşmeyi derhal feshetme hakkı veren bir hali teşkil ettirmektedir.

Sonuç itibariyle işyerinde sigara içme yasağına muhalefet idarî para cezalarından başka ücret kesme cezası ve hatta iş akdinin feshine kadar giden neticeleri doğurabilecektir. Bu durumda çalışanların ve işverenlerin, sağlıklı ve temiz bir çalışma ortamını temin etmek adına konuya hassasiyet göstermeleri gerekmektedir. Yasada öngörülen cezalar bir yana bu konu en başta kendimizin ve çevremizin sağlığı ile ilgilidir.

Ayrıca, Anadolu Ajansı’nın gazetelere yansıyan bir haberine göre; Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Celal Karlıkaya, sigara tiryakisinin daha çok kazalara yol açtığını belirterek, ‘’Sigara tiryakisi, içmeyene oranla iki kat daha fazla iş kazasına uğruyor’’ dedi.

Sigara içenlerin daha sık kazalara yol açtığını ifade eden Doç. Dr. Karlıkaya, şunları kaydetti: ’’Sigara tiryakisi, içmeyene oranla iki kat daha fazla iş kazasına uğruyor. Sigara dumanındaki maddeler, dikkat azalması, ellerin meşguliyeti ve gözlerin irritasyonu dolayısıyla performans azalmasına yol açarak, kazaya zemin hazırlar. Sigara içenler, yaklaşık yüzde 50 daha fazla trafik kazasına uğrarlar. Bu farklılıkları, yaş, sürücülük tecrübesi, eğitim seviyesi de etkilemektedir.’’

Yine başka bir habere göre, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Sigara, işyeri uyumunu ve iş barışını tehdit eden, verimi düşüren en önemli unsurlardan birisidir. ”Eş zamanlı olarak sigara ile araç veya makine kullanmak durumunda olan kişilerin, bazen gerekli eşgüdümü sağlayamayıp çeşitli kazalara uğradıkları bilinmektedir" demiştir.

2006 yılında, “Trabzon Arsin Organize Sanayi Bölgesinde İş Kazası Sıklığı ve Etkileyen Risk Faktörleri” adı ile Mehmet Hakan TÜRK’ün yaptığı ve Doç. Dr. Murat TOPBAŞ’ın danışmanı olduğu bir araştırmanın sonuç raporunda, ‘İş sağlığı hizmetlerinin değerlendirilmesinde işyerlerinde çalışanlar arasında iş kazası görülme sıklığı ve bunu etkileyen risk faktörlerinin belirlenmesinin büyük önemi vardır’ denilmiştir. Bu araştırmanın sonuç raporuna göre; "Sigara içmeyenlerin iş kazası geçirme sıklığı, sigara içen ve bırakanlardan, aynı şekilde alkol içmeyenlerin kaza geçirme sıklığı alkol içen ve bırakanlardan istatistiksel olarak anlamlı şekilde düşüktür (Sırasıyla p=0.021, p=0.024). "

Ayrıca, Pilotlarda sigara kullanımı üzerine yapılan bir araştırmaya göre, uçuştan bir saat önce bir sigara içen pilotun, görme alanında ve renk algılama yeteneğinde % 20 oranında azalma olmaktadır. Bu sebeple pilotlar gibi sürücülerin de sigara kullanmaması gerektiği belirtilmektedir.

Görüldüğü gibi, sınırlı da olsa, konumuz gereği aktardığımız, sigaranın iş kazası oluşumundaki etkilerinden başka, sağlık üzerindeki kötü etkileri de birçok araştırmalarla ispatlanmıştır. Bu araştırmalara göre, sigara tiryakisi erkeklerin % 40’ı henüz emeklilik yaşına gelmeden vefat etmektedir. Bu oran sigara kullanmayanlarda % 18’dir. Sigara kullanan kadınlarda ise rahim kanseri riski çoğalmaktadır, hamile kadınların sigara içmesi ise sakat ve ölü doğumlarla sonuçlanmaktadır.

Bütün bunlara rağmen, sigarayı bıraktığınız anda vücut kendi kendini tamir etmeye başlar. On yıl içinde vücut hiç sigara içmemiş gibi olur. Ancak, sigarayı bırakmak için kanser ya da kalp hastası olmayı beklerseniz, vücudunuzun kendini tamir etmesi için pek fazla vakti olamayacaktır. Ne yazık ki, bu hastalıklar çoğunlukla öldürücüdür. Sigarayı bırakmanız için daha iyi bir sebep olamaz. Ne Dersiniz?

M. FAHRİ UTKAN

[email protected]

24.06.2010


Yaz Kur’ân kursları ve çocuk terbiyesi

Okulların tatil edilmesinin ardından yaz kursları camilerimizde ve Kur’ân kurslarımızda açıldı. Bu kurslar, aslında üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Her ebeveynin kendisinin veremediği din eğitimini din görevlileri verebilmektedir. Bu kurslarda; hem Kur’ân öğretilmekte, hem de çocukların hayat boyu öğrenmesi gereken bilgiler verilmektedir.

Eğitimin amacı, insanın kabiliyetlerini bir bütünlük içerisinde geliştirmektir. Eğitimin görevlerinden birisi de, çocuğu sosyal hayata hazırlamaktır. Aynı zamanda insanın yaratılışını korumak ve geliştirmektir. İnsanı insan yapmaktır. Bu sebeple gerek yaz kurslarındaki, gerekse Kur’ân kurslarındaki eğitimin amacı, dinî bilgileri çocuğun zihnine yığmak değil, dinin doğru anlaşılabilmesi için, çocuğun gelişim özelliklerine uygun olarak, gerekli bilgi ve davranışları kazandırmaktır.1

Çocuk deyip geçmemek gerekir. Çünkü bugünün çocukları, yarının hayat dinamiklerini meydana getirecektir. İlmî verilere göre; 4-5 yaş, çocukta kimlik gelişim yaşı olarak belirlenmiştir. Bu sebeple; 4-5 yaş çok önemli bir dönemdir. Bu yaşta verilecek olan bilgiler, çocuğun hayat çizgilerinin anahatlarını oluşturacaktır.

4-5 yaşlarındaki kimlik oluşumu, çocuğun hayatının şekillenmesinde önemli rol oynayacaktır. Bu konuda tarihî bir hadiseyi anlatmak istiyorum:

Fetih ruhu, Fatih’de bir kimlik oluşturmuştur. Fatih Sultan Mehmed henüz çocuk iken, babası II. Murad onu kolundan tutup Hacı Bayram-ı Veli’ye götürür. O tarihte Hacı Bayram Medresesi’nde öğrenim gören Akşemseddin de misafirlere hizmet etmektedir. Sultan Murad, Hacı Bayram-ı Veli’ye İstanbul’u alma planlarından bahseder. Bu arada kendisine nasip olması için duâ etmesini ister. Fakat Hacı Bayram-ı Veli, küçük Şehzade Mehmed’i gösterip:

“Padişahım,” der, “İstanbul’u şehzadeniz Mehmed’le benim köse alacaktır.”

Hacıbayram-ı Veli’nin “Kösem” dediği Akşemseddin’dir. İşte bu hadise ve akabinde Fatih’in aldığı terbiye, onda fetih ruhunun uyanmasına vesile olmuştur.

Çocuğa kimlik kazandırmada en önemli unsur, onun iyi bir şekilde terbiye edilmesidir.

Terbiyede en önemli unsur, sevgidir. Mevlânâ “Sevgi ile bakır altınlaşır” diyerek sevginin önemini belirtir. Mütefekkir Ferit Kam da: “Sevgi, yan etkisi olmayan harika bir ilâçtır” der.

Yaratılış ağacının meyvesi insandır. Malûmdur ki, meyve kökten en uzak noktada olduğu için bütün ağacın özelliklerine ve meziyetlerine sahiptir.

Şu kâinatın sayfaları ve satırları manidâr nakışlarla doludur. İşte şu kâinat kitabının sayfalarının ve satırlarının ilk kelimesini de insan teşkil eder.

Allah’ın kullarına lûtfettiği nimetlerin en büyüğü, belki de en mükemmeli evlâttır. Çünkü Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de onları birer inci tanesine benzetmiştir:

“O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmler dolaşır ki, onları gördüğünde, etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın.” 2

İnci mesabesinde olan çocuklarımızın ve öğrencilerimizin yetiştirilmesi ve geleceğe hazırlanması, her ebeveynin en önemli görevlerindendir.

Dipnotlar:

1- Buyrukçu, Ramazan; (Yard. Doç. Dr.) Kur’ân Kurslarında Din Eğitimi, Fakülte Kitabevi, Isparta-2001, s. 135.

2- İnsan Sûresi, 76/19.

HALİL ELİTOK / Emekli İl Müftüsü

[email protected]

24.06.2010


Profesyonel ordu

Türkiye, AB veya ABD gibi profesyonel orduya geçmelidir. Terörle mücadele için bu şarttır. Sadece 6 komando tugayının değil, ordunun tamamının profesyonel olması gerekir. 20 günlük bir eğitim ile çekirdekten yetişmiş anarşiste karşı başarı şansı yok. Profesyonellik, orduya esneklik ve sür'at kazandıracaktır. Mecburî askerliğin kalkması, askerin ekonomideki yükünü de azaltacak. NATO ülkelerinde askerî harcamalar G.S.Y.H. % 1,8 iken bizde bu rakam: % 2,3’tür. Rusya Genelkurmay Başkanı’nın sözü ilginçtir: “Bu kadar orduyu bizim için besliyorsanız az, kendiniz için besliyorsanız fazla.” Sri Lanka veya eski ismi ile Seylan profesyonel orduya geçerek, ayrılıkçı Tamil gerillalara karşı üstünlük sağlamıştır.

Ayrıca askerlik, gençlerimiz için artık büyük bir engel teşkil etmektedir. Evlenecek gençler veya işe girecek gençlerimiz için önlerinde büyük bir engeldir. Halbuki profesyonel orduya geçilse, bir çok işsiz gencimize de iş kapısı olur. Askerliği tecil ettirip üniversitelerde kariyer yapacak doçent ve profesörler için de bir engeldir. Yaşı 35’i bulan bir insandan askeriyede şoförlük veya geri hizmetler dışında bir hizmet beklenebilir mi? Profesyonel ordu, terör karşısında tecrübeli kadrolarla öne geçme imkânıdır. Askerî harcamalar kontrol altına alınıp askerî ihtiyaçların da siviller tarafından belirlenmesidir.

Askerin siyasetle ilgilenmesinin de önü kapanmalı. Ayrıca bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi Genelkurmay’ın, Millî Savunma Bakanlığı’na bağlanması şarttır.

Bedelli askerliğe karşı çıkılmasını da anlamakta güçlük çekmekteyim. Ülkemize ekonomik katkı sağlayacak bu uygulama zaten yurt dışında üç yıl kalanlara uygulanmaktadır. Nitekim 1987’de 18 bin, 1992’de 35 bin, 1999’da 72 bin kişi bu haktan faydalanmıştır. Yurt içindekilerin faydalanmasını “Parası olan ölmeyecek, parası olmayan ölecek” gibi basit bir yargıya indirgeyemeyiz.

Peki ölen veya şehit olan askerler arasında niçin “üst düzey”lerin çocuğu yoktur? Yoksa onların hepsi de çocuksuz mudur? Halbuki Hollanda Genelkurmay Başkanının oğlu cephede öldü. Yine İngiltere kraliyet ailesinden prensler Afganistan’da askerlik yaparlarken deşifre oldukları için, cepheden başka bir yere nakledildiler.

Çin, ABD, Rusya ve Hindistan’dan sonra, dünyanın en kalabalık beşinci ordusunu niçin beslemek zorunda olduğumuzu birisi bir çıkıp izah etsin. Analarımızın gözyaşları dinsin. Daha fazla şehit haberlerini beklemeyelim. Ateş düştüğü yeri yakar. Acılarımız son bulsun.

CİHAT ERDOĞ [email protected]

24.06.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.