Mehmet KARA |
|
Tam da bu yüzden değişmeliydi |
İhtilâl ürünü 1982 Anayasasını eleştirmeyen neredeyse yok gibi. Herkes değiştirilmesi konusunda hemfikir. Ancak ne zaman değiştirilmeye kalkılsa sert tartışmalar oluyor. Bazılarının hassasiyetleri hemen depreşiyor. Yıllardır anayasanın neden değiştirilmesi gerektiği konusunda sayfalarca yazı yazıldı. Anti-demokratikliğinden, özgürlükleri kısıtladığından, darbe ürünü olduğundan bahsedildi. 1982 Anayasasında 16 kez değişiklik yapılıp toplam 85 maddesinin değiştirilmesine rağmen, bir türlü ihtilâlci ruhu değiştirilemedi. Geçen ay Meclis’te yaşanan sert tartışmalarla 28 maddesi değiştirilmişti. Değişiklikler bir adım olarak değerlendirilmiş, ama bu “ruh”un silinmesine yetmemişti. Bu değişikliğin üzerinden 7 gün geçtikten sonra CHP, DSP ve bağımsız milletvekillerinin imzalarıyla iptali ve yürütmesinin durdurulması isteğiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmuştu. Anayasa Mahkemesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesinin kendi yapısını da değiştiren anayasa değişikliğinin iptali istemli dâvâda, başvuruda bir eksiklik görmeyerek anayasaya aykırılık iddiasını oy çokluğuyla inceleme kararı verdi. Mahkeme’nin kararı duyurulurken, “şekil incelemesi yapılacağı” belirtildi. Mahkeme şimdi, anayasa değişikliğinin, anayasanın ilk 3 maddesindeki ilkelerle bağdaşıp bağdaşmadığını, değişikliğin bu ilkeleri değiştirmeye yönelik olup olmadığını inceleyecek. Bu ilkeye aykırılık tesbit ederse, devletin niteliğini tanımlayan bu maddelerin değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğinden dolayı iptaline karar verebilecek. Daha kısa süre önce Yüksek Mahkemenin, üniversitelerde başörtüsünün serbest hale getirilmesini sağladığı öne sürülen 10 ve 42. maddelerde yapılan değişikliği de anayasanın ilk üç maddesindeki “Türkiye Cumhuriyeti’nin laik devlet olduğu” ilkesine dayanarak iptal ettiği göz önüne alındığında “şekil yönünden” incelemesinden “esasa” girilmesi sürpriz olmayacak. Değişiklik paketi ile ilgili dosya şimdi raportörde. Raportör raporunu hazırlayıp, (incelemenin Temmuz ayının ilk yarısında bitirileceği söyleniyor) Mahkeme Başkanlığına sunacak. Başkanın belirleyeceği günde başvuru karara bağlanacak. Anayasa Mahkemesinin paketin bazı maddelerini iptal etmesi halinde, iptal edilen bu düzenlemeler referanduma sunulan metinden çıkarılacak. Geri kalan maddeler için halk oylaması yapılacak. Bunlar şimdilik normal prosedür olarak görülüyor. Ancak, bazı hukukçular Mahkemenin paketin maddelerini ayıramayacağını söylerken, karşıt görüş ise ayırabileceğini söylüyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, önce anayasa değişikliği paketiyle ilgili, “Tamamını iptal etmek gibi bir şey söz konusu değil. 4-5 madde ile ilgili görüşülecek” demişti. Bu sözlerin “ihsas-ı rey” olacağının tartışılmasından sonra Kılıç, “Bana şekil yönünden bütünü iptal edilmezse esas yönünden paketin bütünü iptal edilebilir mi?” diye soruldu. Ben de dâvâ dilekçesine göre buna yanıt verdim” demişti. Yani bu konuda bir netlik yok. ««« İşte tam da bu sırada şunu söylemek mümkün: Anayasa tam da bu yüzden değiştirilmeli… Anayasayı Meclisler yapar, Meclisler değiştirir. Demokrasilerde normal olan budur. Ancak 1982 Anayasasını yapan ihtilâlci zihniyet öyle karmaşık, antidemokratik bir anayasa metni hazırlamış ki, Meclis bazı maddeleri değiştirebiliyor, ama bazılarına kenarından dahi ilişemiyor. Çünkü “lastikli” diye tarif edilen şekilde hazırlanmış. Neresinden tutsanız sünüyor, sündürülüyor. Bunun örneklerine son birkaç yıl içinde çokça şahit olduk. 411 milletvekilinin oyuyla değiştirilen maddeler iptal edildi. “367” icat edildi. Bu değişiklikle ilgili şimdi, Mahkemenin referandum gerçekleşmeden bir inceleme yapmasının hukukî olmadığını söyleyen de var, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, referandum sonrasına bırakmasının söz konusu olmayacağını söyleyen de… Türkiye’de birçok anayasa hukukçusu var. Ancak her anayasa hukukçusunun anayasa ile ilgili değişik fikirleri, farklı yorumları olabiliyor. Bir anayasa düşünün ki, bazı maddelerini değiştirmeniz yasak, hatta bunu teklif etmeniz bile yasak. Bu “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelerin arasında son yıllarda pek gündeme gelmese de hazırda tutulan ve değişiklik tartışmalarında her zaman öne sürülen “laiklik” meselesi var. Bu laiklik kavramını da tıpkı anayasanın bazı maddelerinde olduğu gibi herkes farklı anlayabiliyor. “Bu kavramı netleştirelim, ‘din ile devlet işlerini ayırmak” olarak açık yazalım” dediğinizde suç işlemiş oluyorsunuz. Anayasa öyle yazılmış ki, bu değişikliğin akıbetini bile kimse tahmin edemiyor. Herkesin yorumu farklı. Hukukçular metin üzerinde farklı yorumlar yapabiliyorsa, millet ne yapsın demek kalıyor sadece… Şimdi 11 kişinin vereceği karar bekleniyor. Nasıl karar verirse versin, mutlaka hukukçular yine ikiye ayrılacaktır. İşte bu yüzden bu anayasa hepten değişmeliydi, ama olmadı, olamadı… 12.06.2010 E-Posta: [email protected] |