08 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Muzaffer KARAHİSAR

Dost acı söyler


A+ | A-

“Güzel bir bahar gününde bahçede huzurevi sakinleri arkadaşlarla oturuyorduk. Gece vefat etmiş olan arkadaşımız Lütfi Bey’e üzülüyorduk. Geçirdiği felç rahatsızlığından dolayı tedavi gördüğü hastanede, Hakkın rahmetine kavuşmuştu. Kendi aramızda sohbetlerini, hatıralarını ve insanî davranışlarını konuşuyorduk. Rahmetli on üç sene burasını kendine mekân yapmış, burada yaşamış bir insandı. İnancı, ibadeti kavi birisiydi. Onunla beraber camiyi ve cemaati hiç kaçırmazdık. O devamlı Kur’ân okurdu. En önemli vasfı da gündüzleri çay ocağında fahrî olarak çalışır, demlediği nefis çaylardan bizlere ikram ederdi. Çok konuşmayan, gıybet etmeyen ve başkasına zararı dokunmayan, geçim ehli bir insandı. İşte böyle bir faninin ölümüne huzurevinde bulunan herkes gibi bizler de üzüldük. Onun bu vasıflarını konuşup, yâd ederken, bir vefa borcu olarak son görev olan cenaze merasimine katılmak üzere, cenazenin kalkacağı saati bekliyorduk. Zaten arkasından duâdan başka da yapabileceğimiz başka bir şeyde yoktu.

Biz bahçede beklerken yabancı üç bayanla iki erkek geldiler. Arabalarından inince bizlere doğru baktılar ve ağlayıp üzülerek içeriye, idarenin olduğu tarafa yöneldiler. Bizler cenaze yakınları olduğunu tahmin ettik. Onlar içeride idari işleri, muameleleri yaptırdıktan sonra; gelecek olan kardeşlerini beklemek üzere bahçeye çıktılar ve yanımıza gelip, selâm verip oturdular. Bizler de kendilerine başsağlığı diledik. Onlar kendi aralarında konuştular, yaşlı kadın hariç, ayak ayak üstüne atarak sigaralarını yaktılar. Geldiklerindeki ağlama, sızlama ve üzüntüden eser kalmamıştı. Bir de onları babalarının vefatına gelirken giyim kuşamlarına itina göstermemeleri, saçı başı açık vaziyette gezmeye gider gibi gelmelerini yadırgamıştım. Yanımıza oturduktan biraz sonra, orada en yaşlı ben olduğum için, içinden bir bayan bana dönerek lafı açtı:

- Amca nerelisin?

- Kütahyalıyım.

- Kaç senedir buradasın?

- Üç senedir?

- Memnun musun buradan, iyi bakıyorlar mı?

- Memnunum, burası çok iyi ama!..

-Çocukların var mı?

Baktım sorular devam edip gidiyor. Artık söylemem gereken bir şeyler olduğu için, onların sorularını bekledim biraz. Ama sabrım da kalmamıştı. Var, dedim.

-Sizin gibi çocuklarım var, malım, mülküm her şeyim var. Ama neye yarar? Çocuk dediğin atasına saygısı, sevgisi olmayınca neye yarar. Sizin babanız benim arkadaşımdı. Burada onunla paylaştık kaderimizi. O bana derdini döktü, ben ona. Günleri hep keder, üzüntü içinde geçti. Hiç sordunuz mu ona? Baba nedir derdin sıkıntın, diye? Hiç halini hatırını sordunuz mu? Onun gönlünü edip buralardan alıp götürseniz ne olurdu sanki? Hep ruh sıkıntısı içersindeydi. İki damla gözyaşıyla bitiyor mu her şey?

-Babam bizle kalmak istemedi. Durmadı bizimle. Evimizi bırakıp buralara geldi.

-Benim de malım, mülküm, çocuklarım var. Onlara da sorsanız, onlar da siz gibi bütün suçu, kabahati bana atarlar. Onlarda aynısını söyler. Babam kendi gitti huzurevine, biz razı olmadık, derler. Elbette kendim geleceğim, biri tutup zorla getirecek değil ya. Ama bir de gelip bana sorun, neden geldim? İnsan durduğu yerde evini, mülkünü, yurdunu, yuvasını terk edip buralara gelir mi? Zaten sizi babanız terk etmek zorunda kalmış, bana hepsini anlattı. Şu anda sizlerin şu haliniz, onun neden buralara geldiğini anlatmaya yetiyor.

-O bizle durmak istemedi.

-Olabilir. Onun sizle durmasını sizler sağlayacaktınız. O adam her ay maaşından bir miktarını yemiyor, içmiyor sizlere gönderiyordu. Onun parasını harcarken, onun da sofranıza oturup beraber yemek yemesini arzu etmez miydiniz? Hastanede yattı günlerce, ziyaretine geldiğinizi duydum. Hiçbir gün, bir gece ona hastanede refakat edip beklediniz mi? Sildiniz mi gözlerinden süzülen gözyaşlarını, bir yudum su verdiniz mi?

Onlar bana soru sorduklarına pişman oldular. Daha çok ben onlara sorular sordum. Cevapsız kalan sorulardan sonra sessizlik oldu. Sözlerimi baba nasihati yerine geçecek tavsiyelerle bitirdim.

-Bak kızım! Ben babanızın arkadaşıydım. Burada kader birliği yaptık, günlerimiz beraber geçti. O sebeble sizlere bir dost olarak tavsiyelerim olacak: Hayatta gördüğün her şey geçici. Gençlik, güzellik, para, servet... Önemli olan bunları iyi yolda, Allah’ın emrettiği şekilde kullanmak lazım. İyilikler ve kötülükler karşılıksız kalmayacaktır. O’nun rızasına uygun hareket etmek, O’nun emirlerini dinlemek lazım. Rahmetli babanıza da benim anlattıklarım sorulacak. Münker-Nekir’in suallerine hakkıyla cevap verir, Cennete kuş gibi uçar gider inşallah.

Daha sonra cenazenin hazır olduğu haberi geldi. Cenaze yakınları, personel ve yaşlılarla birlikte Merhum Lütfi Bey’in cenaze namazını kıldık ve ebedi istirahat yerine götürüp, kabre defnettik, duâ ettik, ayrıldık. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.”1

Dipnot:

1. Osman Olçun’un anlatımı. (Yorumsuz)

08.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.06.2010) - Dünden bugüne

  (29.05.2010) - Düz çizgi

  (25.05.2010) - Sabrın ve tahammülün meyvesi

  (18.05.2010) - Abdi Amca’nın kedileri

  (11.05.2010) - Bir Cuma günü

  (04.05.2010) - Ceberut devri

  (10.04.2010) - Bursa’da sükûnet, Haliç’te coşku

  (06.04.2010) - Kırık daldaki çiçekler

  (30.03.2010) - İnsanlar ve hayvanlar

  (26.03.2010) - Asiye Teyzenin umre hazırlığı


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.