M. Latif SALİHOĞLU |
|
Feyizli okumalar (3) |
Üç gündür ehemmiyetle nazara vermeye çalıştığımız okuma programlarının daha verimli, feyizli hale getirilebilmesi maksadıyla, uyulması/uygulanması gereken hususlar hakkında ilgilenenler için bir teklif paketi hazırlamış bulunuyoruz. Aşağıda sıraladığımız maddeler, katı ve sâbit teklifler değil; bunların bir kısmı esnek olup, yerine (ve yaş gruplarına) göre değişkenlik arz edebilir. Dolayısıyla, herşey tekâmül kànununa tâbi olduğu gibi, bu teklifler de aynı şekilde tadil, tashih veya tasrih yoluyla pekâlâ tekâmül ettirilebilir. Bu düşünceden hareketle, işte size gün içinde yapılması ve uygulanması gereken ideal mânâdaki bir programın detayları. Bir günde "iki öğün yemek" formülünden hareketle, günün ilk saatlerinden başlayacak olursak...
1) Güne, sabah namazıyla başlanır. Abdest, namaz, tesbihat ve sabah dersi, tahminen iki saatlik bir süreyi ihtiva eder.
2) Ardından, yine yaklaşık iki saat kadar kaylûle (gündüz uykusu) yapılabilir.
3) Kaylûleden sonra, bir saatlik hususî/ferdî okuma süresi.
4) İlk özel okumadan sonra, kahvaltıya geçilir. (Kahvaltı saati, bölgelere göre değişkenlik gösterebilir. Meselâ, Doğu Bölgelerinde 9’da, Batı Bölgelerinde ise saat 10:00’da başlayabilir.)
5) Kahvaltıdan sonra, ferdî okumaların ikinci etabına geçilebilir. Bu süre, öğle ezanı vaktine kadar devam edebilir.
6) Öğle namazı ve namaz dersinden sonra, “takviyeli çay” servisi yapılabilir. (Öğle yemeği olmayacağından, çayın yanında pasta, bisküvi, kraker, vs. ikram edilebilir. Ya da, ara öğün olarak bir meyve veya tatlı çeşidi tercih edilebilir.)
7) Çay–ikram faslından sonra, müzakereli, yahut sorulu–cevaplı ders–sohbet safhasına geçilebilir. Bu fasıl, ikindi vaktine kadar devam edebilir.
8) İkindi namazı ve namaz dersinden sonra, akşam yemeğine oturulur.
9) Yemekten sonra, akşam ezanı vaktine kadar serbest program uygulanır: Spor, gezinti, musıkî, hususî sohbet, vesaire…
10) Akşam namazı ve namaz dersini müteakip, ikinci çay servisi yapılır.
11) Çaydan sonra, ikinci müzakereli, sohbetli, sorulu–cevaplı derse geçilir. Bu ders de, yatsı ezanına kadar devam edebilir.
12) Yatsı namazı ve namaz dersini müteakip, mümkünse yine meyve, ya da tatlı ikramı yapılabilir.
Son ikram faslının ardından, saat 23.30 veya 24’te yatakhanelere istirahate geçilir.
NOTLAR:
1) Sünnet–i Seniyyede yeri olmayan, dolayısıyla Üstad Bediüzzaman’ın da hayatında yer vermediği “günde üç öğün yemek” programının uygulanması halinde, (gerek zaman israfı, gerekse maddî israf, rehavet çökmesi, çevre kirliliği, nefsine hakim olamama, irade zafiyeti… gibi sebeplerle) arzu edilen verimin, hedeflenen feyiz ve bereketin, neredeyse yarı yarıya azalacağı (tecrübe ile sâbit) hususu, asla hatırdan çıkarılmamalı. 2) Gerek bu tür konularla ilgili ve gerekse Nurlu hizmetlerin sâir mahrem yönleriyle ilgili daha geniş bilgi/mâlumat isteyen okuyucu kardeşlerimiz, bizlere e–mail adreslerini iletsinler, onlara gerekli bilgi, belge, dokümanları derhal göndermeye çalışırız.
Tarihin yorumu 11 Haziran 1913
Komita, komutanın başını yedi
Otuz Bir Mart Vak'ası sebebiyle İstanbul'a giren Hareket Ordusu Başkumandanı Mahmut Şevket Paşa, Bayezid Meydanında makam otomobili içinde vurularak öldürüldü. (11 Haziran 1913) Şevket Paşa, Selanik Merkezli Hareket Ordusunun başına son aşamada monte edilmiş asabî ve muhakemesi zayıf bir Osmanlı subayı (Ferik: Korgeneral) idi. Komuta kademesinin geri kalan subayları ise, Selanik kökenli "dönme" kimselerdi. Şevket Paşa, sırf halkın muhalefetini kırmak ve Müslüman Türk kitlesinin gözünü boyamak maksadıyla vitrine çıkarıldı. Ne yazık ki, bu taktik başarıyla tatbik edildi. Şevket Paşa, darbeden sonra Harbiye Nazırlığına getirildi. 23 Ocak 1913'teki meşhûr "Bâbıâli Baskını"ndan sonra da Sadrazamlığa getirildi. İşte, onun bu Sadrâzamlık (Başbakanlık) müddeti, beş ay bile sürmedi. Kuvvetle muhtemeldir ki, yine bereber hareket ettiği aynı İttihatçı komita tarafından vurularak öldürüldü. Şevket Paşa, her ne kadar haşin ve gaddar tabiatlı biri olsa da, esasında bir kukladan öte kıymeti yoktu. Nitekim, İttihatçı komitacıların her isteğini yerine getirmeyi kabullenmeyince, canından oldu. Üstelik, pek üzüleni–ağlayanı da olmadı, Başkumandanın. Şevket Paşanın ölümünden sonra, Sadâret makamına, meşhûr Mısır Valisi Kavalalı M. Ali Paşanın torunu Said Halim Paşa getirildi. * * * Üstad Bediüzzaman, 31 Mart hadisesinde Hareket Ordusunun Başkumandanı Mahmud Şevket Paşa kendisine karşı "fazla hiddetli" olduğunu, ancak onun bu hiddetine boyun eğmediğini birkaç mektubunda ifade ediyor. (Emirdağ Lâhikası, s. 214; YAN, 1994.) 11.06.2010 E-Posta: [email protected] |