Ahmet DURSUN |
|
Yağmur |
Yağmur… Bir sevgili gibi düşkün olduğum, bir sevgiliyi bekler gibi beklediğim yağmur… Dün gece ansızın geliverdin ya, beklediğim gibi değildin, beklediğim gibi gelmedin yağmur. Yüreğim ve aklım başka âlemlerdeydi, kalbim başka başka yerlerdeydi; öfken bu yüzden miydi yağmur? Rahmettin, kuruyan dudakları serinletir, ümitsiz gönüllere su serperdin. Başka başka âlemlerden gelir, bahçelerde gezinen rüzgârla toprağa yavaş yavaş sinerdin, toprak gibi riyasız kokunla gönlüme girerdin. Rahmetinle düştüğün yere secde ettiğim yağmur… Seni sevmek, seni seyretmek, seninle visale ermek, hasreti dindirmek saadetlerin en güzeliydi ya; dün gece pek şiddetliydin, hiddetliydin; söyle nedir derdin? Kime bu hiddetin, hangi masuma bu serzenişin? Bölündük ey yağmur! Bir şemsiyenin altına sığınanlarla, hasretle sana avuç açanlar gibi… Birinden nur, birinden kir akan oluklar gibi… Şükredenlerle küfredenler gibi… Cennet ve cehennem gibi… Sıdk ve kizb gibi… Adalet ve zulüm gibi… Siyah ve beyaz gibi… Güller ve dikenler gibi… Asalet ve soysuzluk gibi… Filistin ve İsrail gibi… Bu yüzden mi hiç dinmeyecekmiş gibi geldin; kirlerimizi döküp yüzsüzlüğümüze tükürür gibi… Geldiğin yerlerden haber verir gibiydin ey yağmur! Serin serin, çisil çisil, şıpıltılarla merhamet ve şefkat âlemlerinin elçisiydin. Dünkü şiddet ve gazabınla hangi âlemlerin habercisiydin? Yağmur… Günahı temizleyen tövbeler gibi, tövbesini bozanları çağıranlar gibi gel! İbrahim ateşini söndürür gibi, Mecnun yüreğine serpilir gibi, Hira’ya düşen nur gibi, feryadıma ses gibi, dualarıma elverir gibi gel! Dünyanın derdi ve benim dertlerim… Ben kimim, neyim, neciyim, neydim, ne olacağım? Hoyratça harcadığım hayatım, hovarda gönlüm, tükettiğim gençliğim… Dün, cevapsız sualleri cevaplar gibiydin, “Selâm söyle hovarda gönlüne benden/Doğru yolu bulsun yollar tükenmeden” der gibiydin. “Hazırlanın, daimî bir memlekete gideceksiniz”i bastıran “Hazırlanın! Filistin’e yolculuk var” sesleri. Hangi sese kulak vermeli? Hayat güzel be dostum! Eurovizyon şarkı yarışmasında Manga ikinci oldu. Var mı ötesi? Yarın akşam dünya kupası başlayacakmış, Lcd televizyon mu almalı acaba? Ya savaş çıkarsa? Bunca çaba, bunca koşuşturma, bu hayat, bu bahçe… Yüreğimde dinmek bilmeyen bir fırtına... Tamam, hazırlanıyorum, ölüme meydan mı okuyorum, kendimden mi korkuyorum, bilemiyorum. İstanbul’da bir telâş… Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansına (AİGK/CICA) ev sahipliği yapıyormuşuz, Türkiye iki yıl eş başkanlık görevini yürütecekmiş, ülkem yeni dünya düzeninin yükselen yıldızıymış. Rusya, Ukrayna, İran ve diğerleri… Devler bir aradaymış. Yaşasın! Hain İsrail de kınanacakmış. Haberler yağmur nedeniyle okulların tatil olduğunu bildiriyor. Her tarafı sel basmış, dünyaya nizam vermeye kalkan AİGK, efelenen Eş Başkan zavallı belediye işçisini kurtaramamış. Yağmur… Yetimlerin gözyaşlarını gizleyen yağmur… Efelere haddini bildiren, maskeleri düşüren, vicdansızlığı sele veren yağmur... Sen böyle değildin, beklemediğimdin, Nuh tufanından haber verir gibiydin. Yağmur… Bir sevgili gibi düşkün olduğum, bir sevgiliyi bekler gibi beklediğim yağmur… Yine gel, müjdelerle gel, rahmetinle gel, bereketinle gel! Gafil kafalara tokmak gibi gel! 10.06.2010 E-Posta: [email protected] |