10 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Müsbet hareket ve güvenlik


A+ | A-

Müsbet hareketin gündeme gelmesi, bize hayli zamandır yazmayı düşündüğümüz bir konuyu işleme fırsatı verdi:

Müsbet hareket ve güvenlik ilişkisi.

Bilindiği gibi, hak ve özgürlükleri kısıtlayıp demokrasiyi daraltan uygulamaların en önemli, hattâ yegâne gerekçesi güvenlik. Güvenliği tehlikeye sokan tehditler mütemadiyen gündemde tutulmak suretiyle özgürlük ortamı sınırlanıyor.

Bunun en yakıcı örneklerinden biri, yıllardır PKK teröründen bîzar olan ülkemizde yaşanıyor.

Çeyrek asrı aşkın zamandır bir türlü bitmeyen ve bitirilmeyen bu terör, bölgeyi yıllarca OHAL düzenine mahkûm etmişken, ülke genelinde zaten ağır aksak giden demokratikleşme sürecinin ilerleme kaydetmesini de engelliyor.

Kendi vatandaşını iç tehdit olarak gören değerlendirmelerin yer aldığı gizli belgelere millî “güvenlik” siyaset belgesi denilmesi de manidar.

İdeolojik yaklaşımlarla ihdas edilen hayalî tehditler, bu şekilde devletin güvenlik politikalarının tayininde belirleyici kriterler haline geliyor. Dahası, o tehditlerin “gerçek”liğini “ispatlamak” adına birtakım düzmece örgütler ve onların rol aldığı senaryolar dahi tezgâhlanabiliyor.

Sonuçta “millî güvenlik ideolojisi” her türlü demokratik açılım teşebbüsünün önünü tıkıyor.

Dünyadaki durum da ülkemizdekinden çok farklı değil. New York’taki Dünya Ticaret Merkezlerini vuran 11 Eylül saldırılarından sonra sürekli gündemde tutulan El Kaide heyûlâsı ve onun adı kullanılarak gerçekleştirilen terör saldırıları, neredeyse bütün dünya devletlerini sonu gelmez bir güvenlik paranoyasına sürükledi.

ABD başta olmak üzere demokrasileriyle övünen Batı ülkelerinde özellikle Müslümanlara yönelik fişleme ve gözaltılar, havaalanlarındaki olağanüstü güvenlik tedbirleri ve insan onurunu incitecek düzeylere vardırılan sıkı kontroller bu anormal ruh halinin tezahür ve yansımaları.

Aynı paranoyanın had safhada yaşandığı ülkelerden biri de hiç şüphe yok ki İsrail. Netice itibarıyla kendi zalimane politikalarının ürettiği sonuçları “tehdit” olarak ilân edip, onlarla bitmeyen bir “mücadele”ye girişerek, sonu gelmez bir fâsit daire içinde dönüp duruyor. Böylece ne kendisi rahat ediyor, ne de zulmettiği Filistinlilere ve hattâ kendi halkına rahat yüzü gösteriyor.

Umumî harbin, yani Birinci Dünya Savaşının bütün dünyada askerî istibdat rejimlerini güçlendirdiğini ve dalâletten çıkan merhametsizliğin o rejimler altında dehşetli zulümlere yol açtığını vurgulayan Bediüzzaman, bu durumun, ehl-i hakka mücadelesinde kuvvete başvurma yolunu kapattığına işaret ediyor. (Şuâlar, s. 464)

Çünkü kuvvete başvursa, mücadeleyi kazanmak için ya o da hasmının zalimane metodlarını kullanarak birçok masumun hukukunu çiğnemek durumuna düşecek veya böyle bir zulme yol açmama hassasiyetiyle hareket ettiği için, çok büyük zayiat verdiği halde mağlûp kalacak.

Bilhassa bu sebeple Said Nursî hak mücadelesinde kuvvet kullanma şıkkını reddediyor, asayiş ve emniyetin muhafazasına büyük önem veriyor, müsbet hareket prensibine vurgu yapıyor.

Onun için, ona ve talebelerine yöneltilmek istenen “emniyeti ihlâl” suçlaması, ancak “Böyle bir ihtimal olabilir” formatında gündeme getirilebiliyor ve bu ihtimal eksenli itham da Bediüzzaman’ın susturucu cevaplarıyla püskürtülüyor.

Dolayısıyla, onun her hal ve şartta asayiş ve emniyetin muhafazasını esas alan müsbet hareket prensibi, güvenlik ideolojisi üzerine bina edilen her türlü baskı, dayatma, manipülasyon, tahrik ve şiddet projelerini temelden çökertiyor.

Buna karşılık, müsbet hareket esasını kaale almayan mücadele yöntemleri, hele işin içine silâh da girerse, bilumum sızma ve saptırmalara açık yapılar oluşturarak ve baskı-dayatma sistemlerini tahrik edip ellerine koz ve malzeme vererek, onların ömürlerini de uzatmış oluyor.

Çare çok sade ve çok etkili: Müsbet hareket...

10.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.06.2010) - Müsbet hareket

  (08.06.2010) - Derslere devam

  (06.06.2010) - Gazeteyi hazırlarken

  (05.06.2010) - Sıcak yaz

  (04.06.2010) - Bundan sonra...

  (03.06.2010) - Ders çıkarmak

  (02.06.2010) - İsrail ve terör

  (01.06.2010) - İsrail vahşeti ve Türkiye

  (30.05.2010) - Tercüme

  (29.05.2010) - “Geçti, gitti” mi?


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.