25 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Sorulara cevaplar (11)


A+ | A-

Muktesit meslek

Suâl: Münazarat'ta geçen "Siyasetteki muktesit meslek" ne demektir? Bu noktayı biraz açabilir misiniz?

Cevap: Adı geçen risâlede, Üstad Bediüzzaman'a ait söz konusu ifadenin yer aldığı paragraf şöyledir: "İnkılâptan on altı sene evvel, Mardin cihetlerinde, beni hakka irşad eden bir zâta rast geldim. Siyâsetteki muktesit mesleği bana gösterdi. Hem, tâ o vakitte, meşhûr Kemâl’in 'Rüyâ'sıyla uyandım." (Münâzarât, s. 123)

Burada zikri geçen "inkılâp", 1908'deki hürriyet ve meşrûtiyetin ilânı hadisesidir. Bu hadise, Osmanlı tarihinin dönüm noktalarından birini teşkil etmektedir.

O tarihte, Üstad Bediüzzaman'da genç bir delikanlı olarak, sinn–i bülûğa ermiş ve ilimle olduğu gibi, siyasî ve içtimaî hayatla da ciddî sûrette alâkadar olmaya başlamıştır.

Nitekim, onun bu yakın alâkadarlığı sebebiyledir ki, o zamankli Mardin mutasarrıfı tarafından tutuklanıp kelepçelenerek, Bitlis'e sürgün edilmiştir.

İşte, mükellefiyet yaşına henüz girdiği Mardin hayatı döneminde, Bediüzzaman, siyaseten de kendisini hakka irşad ile doğruya sevk eden hakikatli insanlarla ve dahi prensiplerle karşılaştığını nazara veriyor.

Bu ölçü ve prensiplerden en mühim bir tanesinin ise, siyasetteki "muktesit" mesleği gösterip tarif ettiğini beyan ediyor ki, bu da dengeli isayetin lâzımı olan vasat yol, ortaya yol anlamına gelir.

Evet, "muktesit" iktisattan gelmedir. İktisad demek, israfa da gitmeyen, ama aynı zamanda hasisliğe ve cimriliğe de tenezzül etmeyen en doğru, en ideal bir yaşayış tarzıdır.

Nitekim, ömür boyu "âzamî iktisad"a riâyet, Üstad Bediüzzaman'ın en hayati ve en ehemmiyetli düstûrlarından biri olmuştur.

İşte, aynı hakikatli prensip ve düstûra, siyaset mesleğinde de riâyet etmeye, âzami derecede gayret göstermiştir.

Öyle ki, bu dengeli prensibe uymayan, aşırıya giden, radikalizme kayan bir siyasî anlayıştan, şeytandan kaçar gibi kaçınmış ve şerrinden Allah'a sığınmıştır.

Esasında, "Euzubillahimineşşetani ve'ssiyaseti" demesinin gerekçesi de, işte bu radikalizm denen dengesiz bakış ve yaklaşımlarla bağlantılıdır.

Kendisinin vaktiyle karşılaşmış olduğu ulemâ seviyesindeki bazı siyasî tarafgirlerin, şeytanı melek, meleği şeytan gösterecek derecede ileri gitmesi, Üstad Bediüzzaman'ı siyasetten soğutup uzaklaştırmıştır. O da, böylesi bir siyasetten hayatı boyunca kaçınıp daima Allah'a sığınmıştır.

* * *

Aynı risâlede zikredilen "Meşhur Kemâl'in Rüyâsı" ifadesi ise, Namık Kemâl'in, hürriyet ve meşrûtiyetin özünü, ruhunu, hakikatini öğrenmeyi, kavramayı telkin eden hakikulâde makalesinin ismidir.

Ölçü, denge, mizan...

Hayatının ilk gençlik yıllarında ölçülü ve dengeli bir siyaset tarzını meslek edinen Üstad Bediüzaman, otuzlu yaşlarda gelmiş olduğu İstanbul'da, yine aynı istikamette hareket etmiştir.

Nitekim, ölçü ve terazi anlamına gelen "Mîzân" gazetesinin neşriyatını takdir etmiş ve bu gazetenin sahibi olan Mizâncı Murad Beyle samimi dost olmuştur.

Bu, öylesine bir samimî dostluk ve yakınlıktır ki, Meşrûtiyet'in ilk zamanlarında Murad Beyin Ferah Tiyatrosundaki konferansını sabote etmek isteyen komitacılara karşı koymuş ve Mizancı'nın rahat konuşabilmesi için canını ortaya koymuştur.

Yani, o salonda, gerilimin had safhaya vardığı, hatta silâhların patlamaya ramak kaldığı bir anda masanın üzerine çıkmış ve ortamı yatıştıran, herkesi medenice dinlemeye sevk eden, fevkalâde tesirli bir hitabede bulunmuştur. "Meşrûtiyet, evvelâ hatibin sözünü kesmemeyi iktiza eder, bize bu terbiyeyi verir" şeklinde konuşarak, hem büyük bir tehlikeyi bertaraf etmiş, hem de dengeli konuşan Mizancı'nın yanında olduğunu ihsas ettirmiştir.

Mizancı gibi, aynı yakınlığı "teşebbüs–ü şahsî ve hiss–i rekabet" fikrinin savunucusu olan Prens Sabahaddin Beye de gösteren Üstad Bedüzzaman, onun bazı aşırılıklarını ise, dostça ikazlarla törpülemeye çalışmıştır.

Meselâ, ona "adem–i merkeziyet" fikrinin, teoride güzel ve ideal olmakla beraber, pratikte ve mevcut şartlar altında ise, beraberinde birtakım sacıncalar doğuracağını söyleyerek, onu bundan vazgeçirmeye çalışmıştır.

Zira, "muktesit" demek, aynı zamanda hazımlılığı ve ihtiyaca uygun şekilde hareket etmekliği de iktiza eder. Zamansız ve hazımsız şekilde ortaya atılan dâvâlar, içtimaî hayat itibariyle birtakım aksülamellere sebebiyet verdiği için, bunda da son derece hassas davranmak, dikkatli olmak, yani vasat gitmek iktiza eder.

Elhasıl: Kur'ân'da, mükerreren "mîzân, mîzân, mîzân..." denilerek, bizlerin ölçülü ve dengeli davranması emrediliyor.

NOT: Dünkü yazıda birkaç tashih hatası olmuş. Önemli iki tanesinin doğrusu şöyle: Baştaki "1950'li" ifadesi fazladan ve yanlışlıkla girmiş. Ayrıca, Necip Fazıl'ın doğum tarihi 1904 olacak. MLS.

25.05.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.05.2010) - Sorulara cevaplar (10)

  (20.05.2010) - Sorulara cevaplar (9)

  (19.05.2010) - Sorulara cevaplar (8)

  (18.05.2010) - Sorulara cevaplar (7)

  (17.05.2010) - Sorulara cevaplar (6)

  (15.05.2010) - Sorulara cevaplar (5)

  (14.05.2010) - Sorulara cevaplar (4)

  (12.05.2010) - Sorulara cevaplar (3)

  (11.05.2010) - Sorulara cevaplar (2)

  (10.05.2010) - Sorulara cevaplar (1)


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.