M. Latif SALİHOĞLU |
|
Sorulara cevaplar (2) |
Ssiyasî ve içtimaî hayatımıza dair birikmiş suâlleri cevaplamaya devam ediyoruz. * * * Suâl: Nedir şu "Ahrar ve Demokrat" çizgisi ki, yazılarınızda sıklıkla bu misyonu nazara veriyor ve bunu doğru siyasetin adresi olarak gösteriyorsunuz?
Cevap: Siyaseten birbirin devamı, özdeşi ve mütemmimi mânâsındaki "Ahrar ve Demokrat" tabirini kullanan ve buna sahip çıkan zât, öncelikle Bediüzzaman Said Nursî'dir. Bu gerçeğe, onun birkaç eserinde rastlamaktayız. Kaynak isimleri aşağıda... Risâlelerde iki türlü Ahrardan söz ediliyor. Biri genel anlamda ki, Osmanlı Devletinin inkıraza ve imparatorluk sisteminin dünya çapında iflasa gittiğini hisseden Osmanlı hürriyetperverlerinin 1865'ten sonraki meşrûtî sistem arayışlarıyla alâkalıdır. (Bu kısımla ilgili bazı kaynaklar şöyledir: Divan–ı Harb–i Örfi, s. 89; Münazarat, s. 58; Münazarat, s. 125. Yeni Asya, 1994.) Diğeri ise, II. Meşrûtiyetin ilânından sonra ayrı bir parti olarak siyaset meydanına çıkan Ahrar–ı Osmaniye Fırkasıyla ilgilidir. Bu fırka, 1908 ve 1912 yılı genel seçimlerine katılmakla beraber, ciddî bir varlık gösteremedi. Komitacı İttihatçılar, anamuhalefet konumundaki bu partiye 31 Mart Vak'asından sonra adeta kan kusturdular. İleri gelenlerinin çoğunu idam ettirdiler. Bakiyesini de 1912'den sonra çeşitli cezalara çarptırarak dağıttılar. Birinci Dünya Savaşının başlamasıyla birlikte siyaset sahnesinden çekilen ve adeta silinme noksatısa gelen bu hareket, tek parti zihniyetinin hükmettiği dönemde de ortaya çıkma fırsatını bulamaz. Zaten, ortada eski "Ahrarlar"dan bir tek siyasetçinin kaldığı da herhalde söylenemez, gösterilemez. Said Nursî, ortada şahıs kalmamakla beraber, eski Ahrar hareketinin devamı olarak Demokratların siyaset meydanına çıktığını ifade eder. Yani, çizgi ve misyon itibariyle, Demokratların 35 sene evvelki Ahrarların devamı olduğunu söyler. Bu noktada, 35 sene arayla siyaset meydanında zuhur etmiş olan bu iki hareket arasındaki irtibatı, bağlantıyı sağlayan yegâne şahsiyetin Bediüzzaman Hazretleri olduğunu görmekteyiz. İkinci bir isme ratlayabilmiş değiliz. Said Nursî, İttihad–ı Muhammedî Cemiyeti içinde yer almakla beraber, Ahrar Fırkasıyla müttefik ve onlara "nokta–i istinad" olduklarını açıkça ifade ediyor. Aynı açıklıktaki bir ifadeyi de 1950'li yıllarda Demokrat Parti için sarf ediyor ve hülâsaten şunu söylüyor: "Otuz beş senedir siyasetten kat'ı alaka eden, eskide 'İttihad–ı Muhammedi', şimdi 'Nurcular' nâmını alan ve İttihad–ı İslâm içinde bulunan kardeşlerimiz Demokratlara nokta–i istinad olmalı." Bahsettiği "Ahrarlar" hareketinin, istibdad–ı mutlakı kaldıracağına işaret eden Ütad Bediüzzaman, zaman içinde bu misyonun—inşaallah—tam bir hürriyet–i şer'iyeye vesile olacağı müjdesini de veriyor. 1946'dan itibaren Demokrata dönüşen ve "Ahrar–Demokrat" hüviyetini alan bu misyon hareketine dair Risâle eksenli bazı kaynakları da şu şekilde sıralamak mümkün: (Beyanat ve Tenvirler, s. 201; Emirdağ Lahikası, s. 264; Emirdağ Lahikası, s. 267; Emirdağ Lahikası, s. 271; Emirdağ Lahikası, s. 426. Yeni Asya, 1994)
(Devamı var)
Tarihin yorumu 11 Mayıs 1938
M. Kemal'in serveti CHP'ye
Menkul ve gayr–ı menkulleriyle büyük bir servete sahip olan M. Kemal, ölümünden 5 ay evvel yazmış olduğu bir vasiyetnâme ile bu büyük mirasın varisini belirlemiş oldu. Servetinin ve mirasının hemen tamamını CHP'ye bağışlayan M. Kemal, 11 Mayıs 1938'de Meclis'ten bu yönde bir kararın çıkmasını sağlayarak, miras devrini bir bakıma garanti altına almış oldu. Yaklaşık bir sene kadar evvel bu yöndeki resmî işlemlerin başlatılmasını talep eden M. Kemal, 11 Mayıs'ta ise Meclis vasıtasıyla son noktayı koydu. Servetin dökümü ve devrine dair bilgiler, ana hatlarıyla şöyledir:
Araziler Arazilerinin toplam büyüklüğü 154 bin 729 dönümü geçiyordu. Ankara, Silifke, Tarsus, Dörtyol ve Yalova’da büyük çiftlikleri vardı. Bu çiftliklerin gelirini 1927'den beri CHP’ye bırakmıştı. Son olarak mülkiyetini devretmiş oldu.
Maaş ve nakit paralar M. Kemal'in İş Bankasında birikmiş olan toplamı 73 bin lirayı geçiyordu. Bunun dışında 1,5 milyonu aşan nakit paralar da vardı. Bu servetin tamamı CHP’ye miras olarak kaldı.
Gayr–ı menkuller M. Kemal, sahibi olduğu Ulus Matbaasını ile çevresindeki bütün bina ve arsaları CHP’ye, Hipodrom ve Stad çevresindeki arsaları ve Ankara’daki otel ile altındaki dükkânları da Ankara Belediyesine bağışladı. CHP'ye, ayrıca 45 daire, 7 ağıl, 6 mandıra, 8 ahır, 7 ambar, 4 samanlık, 6 hangar, 4 lokanta ve gazino ve 2 fırın ile 2 sera hibe edildi.
Menkuller M. Kemal, kendisine ait 13 bin koyun, 443 sığır, 69 at, 2450 tavuk, 16 traktör, 13 biçer–döver, 5 kamyon, 2 otomobil, 19 araba ve 1 adet deniz motorunu da yine Halk Partisine bağışladı.
Şahsî yardımlar M. Kemal, çevresindeki Hanımlardan Makbule, Afet, Sabiha Gökçen, Ülkü, Rukiye ve Nebile’ye para yardımı ile İsmet İnönü’nün çocuklarına eğitim yardımının yapılmasını vasiyet etti. (2006'da Ülkü Hanımın eline aylık 5 bin lira civarında nakit para geçtiği tesbit edildi.) NOT: Daha geniş bilgi için 20.02.2006 tarihli Tempo dergisine bakınız. 11.05.2010 E-Posta: [email protected] |