20 Nisan 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

"Mekke'nin fethi" örneği


A+ | A-

Kâinatın Efendisi (asm), Hicretin 8. senesinde doğduğu yer olan Mekke'ye geldi ve kimsenin burnunu kanatmadan burayı fetheyledi. (Miladî: 1 Ocak 630)

Oysa, bu tarihten sadece sekiz sene kadar evvel buradan göçmek ve terk–i diyâr etmek zorunda kalmıştı.

Sadece kendisi değil, başta Hz. Ebubekir olmak üzere, sahabilerinin de çoğu burayı terk ile Medine'ye hicret etmek mecburiyetinde kalmıştı.

Aradan geçen sekiz senelik zaman zarfı içinde ise, insanlık tarihinin en kayda değer mücadele örnekleri yaşanmıştı. Bedir, Uhud, Hendek, vesaire...

Bunların yanı sıra, bir başka mücadele tarzı daha yürütülmüştü ki, bunlar günümüz insanları tarafından bilhassa örnek alınması gereken fikir ve mesaj yüklü mânâ tablolarını teşkil ediyor.

Meselâ, sekiz sene evvel zorla ve hatta öldürülmek tehdidiyle terk etmek mecburiyetinde kalmış olduğu Mekke'ye dönen Fahr–i Âlem (asm), şehrin etrafını on bin kişilik İslâm ordusuyla kuşattıktan sonra, Mekke halkına şu fermânı gönderiyor:

1) Kim ki, elinden silâhı bırakırsa;

2) Kim ki, Ebû Süfyan'ın evine sığınırsa;

3) Ve her kim ki evine girip kapısını katapatırsa, ona emân verilmiştir, ona dokunulmayacaktır.

Neticede, Mekke halkı bu fermânı dinliyor, sıralanan maddelere riayet ediyor ve hemen hiç kan dökülmeden, Mekke'nin fethi müyesser oluyor.

İşte, İslâm tarihinin en güzel ve en kutlu fethi budur.

Kan dökmek ve zorla şehir halkını dize getirmek yerine, önce kalpler, ruhlar fethediliyor.

Ardından, muhtemel mukavemet noktalarını kırmak ve şiddetle karşı koyma riskini ortadan kaldırmak için, harikulâde tedbirler alınıyor, yahut çarelere başvuruluyor.

Başvurulan bu tedbir, çareler ve prensipler arasında, bilhassa şu hususlar dikkat çekici:

* Kan dökülmeden yapılacak bir fetih hareketi için, mâkul bir zaman bekleniyor. Yani, fevkalâde bir zamanlama stratejisi uygulanıyor. Hani, belki Hicretin 6. yahut 7. senesinde bile ele geçirilebilecek bir şehrin kansız ve kinsiz şekilde fethedilebilmesi için, tam 8 sene sabır içinde bekleniliyor.

* Fetihten öncek, mükemmel bir diplomasi faaliyeti yürütülüyor. Müşriklerin hata yapması ve bilhassa Hudeybiye şartlarını ihlâl etmesi bekleniliyor. Yaptıkları hata, onlara (özellikle lider konumundaki Ebû Süfyan'a) en tesirli bir şekilde ihsas ediliyor.

* İlle de savaş ve kan dökme yolu tercih edilmeyerek, sekiz sene müddetle halkın kalbi fethedilmeye, ayrıca tebliğ edilen kudsî mesajlarla halkın vicdanına seslenmeye çalışılmış. Bunda da, mükemmel bir başarı sağlanmış. Öyle ki, Mekke'nin etrafını saran Muhammedî (asm) ordunun neferatına karşı, herhangi bir organize harekât teşebbüsünde dahi bulunulamamış. Yani, tepkiler ferdî olmanın ötesine gidememiş.

Hülâsa: İslâmî mânâdaki fetihler için, ister bir ferdi, ister bir aileyi, ister bir toplumu seçelim, bu hizmetlerde Mekke'nin Fethini bilhassa örnek almalı ve o süreçte yaşanan hal ve hareketlerden büyük ibret dersleri çıkarmalıyız.

Tarihin yorumu 20 Nisan 1924

"Kuvvet kànunda" olamadı

Büyük Millet Meclisi'nde 20 Nisan 1924'te kabul edilen "1924 Anayasası", yakın tarihimizin en uzun ömürlü anayasası olarak bilinir.

Zaman içinde bazı maddeleri üzerinde önemli değişiklikler yapılmakla birlikte, bu anayasa esas itibariyle 1960 yılı darbesine kadar yürürlükte kaldı.

24 Anayasasının en dikkat çeken özellikleri arasında yer alan şu iki hususu bilhassa nazara vermekte fayda var:

Birincisi: Anayasanın 2. Maddesinde yer alan "Türkiye Devletinin dini din–i İslâmdır" ibaresi bilâhare (1928) çıkartılarak, resmî devletin din hanesi boş bırakıldı. Bir mânâda devlet "dinsiz" hale getirilmiş oldu.

1937'de aynı madde üzerinde yapılan bir köklü değişiklik ile, CHP'nin "altı ok"unu temsil eden "cümhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik ve inkılâpçılık" prensipleri, anayasaya konuldu.

Bu altı ilke, yıllar yılı adeta imânın altı şartı gibi millete lanse ve empoze edilmeye çalışıldı.

İkincisi: 24 Anayasasında, "Kuvvet kànunda olmalı" prensibi adeta iğdiş edilerek, kuvvetin kaynağı Millet Meclisine tevdi edildi.

Yine 2. Maddeye derc edilen şu ibareler, asıl maksadın ne olduğunu bütün açıklığıyla ortaya koymakta: "İcra kudreti ve teşrî (kànun) salâhiyeti milletin yegâne mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecellî ve temerküz eder."

Böylelikle, Meclis'teki sayı üstünlüğü kimin eline geçerse, ülkede o hükmedecek ve millet iradesi üzerinde istediği gibi tasarruf sahibi olabilecek demektir.

Buna göre, bir adım öteye gidip farklı partilere de hayat hakkı tanımadın mı, artık kral sensin, hakim sensin, yegâne söz sahibi sensin.

Nitekim, o tarihten sonraki 27 yıllık totaliter rejim ülkeye hakim olmuş ve herhangi bir muhalefet hareketine zerrece müsamaha gösterilmemiş.

Bu durum da gösteriyor ki, 24 Anayasasına göre, kuvvet kànunda eğil, doğrudan şahısların ve şahısların hegemonyası altındaki tek parti diktatoryasının elinde olmuştur.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

20.04.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (16.04.2010) - Kemalizmin kisveleri

  (15.04.2010) - Nasıl Müslüman oluyorlar?

  (14.04.2010) - Avrupa'da parıldayan Nur

  (25.03.2010) - Fitne ateşi, işte böyle söndürülür

  (24.03.2010) - İlk sorgulama İzmit'te (2)

  (23.03.2010) - İlk sorgulama İzmit'te (1)

  (18.03.2010) - Bediüzzaman konuşuluyor

  (17.03.2010) - İntihar vak'aları

  (16.03.2010) - "Roman"tik takılmadan

  (15.03.2010) - Tekâmülün manileri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım