Röportaj |
ARZU KONAN |
Peygamber ahlâkıyla yetişen gençler anne-babalarını utandırmaz |
Eğitimci-yazar Süleyman Karacelil, Kutlu Doğum Haftası faaliyetlerinin gönüllülük esasına göre göre düzenlenmesi gerektiğini belirterek, faaliyetlerin Peygamberimizin anlaşılmasına hizmet etmesini istedi. Malumunuz ülkemizde hatta dünyanın dört bir tarafında Kutlu Doğum Haftası programları çeşitli boyutlarda gerçekleştirilmekte. Hz. Peygamberi tekrar hatırlama anlamı taşıyan bu faaliyetleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Âlemlere rahmet olan Hz. Peygamberi (asm) anmak, ona has programlar düzenlemek, Hz. Peygamber’e (asm) ümmet olma bilincine yaklaşmada önemli bir adımdır. Bugün büyük coşkuyla kutlanan pek çok yerde gerçekleştirilen bu faaliyetler son derece sevindiricidir. Ancak biliyorsunuz ki, bu tür programlarda gönüllülük esas olmalı, isteyen, arzulayan insanlar programları organize etmelidir. Belli kişi veya kurumların, personeline Kutlu Doğum programı hazırlatması son derece hoş bir durum olmakla birlikte bir müddet sonra alışılan, daha sonra ise zorunlu olarak yapılması gereken ‘Aman yapalım da, yapmış olalım bu programı denecek’ noktaya gelmezden önce gönüllülük esasını iyi tespit etmek gerektiği kanaatindeyim.
Yani Kutlu Doğum Haftası programlarında gönüllülük istek ve arzu esas olmalı diyorsunuz.
Kesinlikle. Şu an her şey çok güzel olsa da pek çok örneğini gördüğümüz bir takım anma programları gibi sadece vazife gibi yapılan programlar olarak algılanırsa hoş bir durum olmayacaktır.
Hitap kitlesi açısından yapılan kutlu doğum programlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu programların genelinin yetişkinlere yönelik programlar olduğunu görüyoruz. Ancak asıl önemli kitle olan çocuklar ve gençlere yönelik programların o derece yoğunlaşmadığını, zenginleştirilmediğini düşünüyorum. Bu durum bir eksiklik olarak kendisini gösteriyor. Bence madem yoğun kutlamalar yapılıyor bu vesileyle çocuklarımıza ve gençlerimize Hz. Peygamberin sevgisini aşılamada bu haftayı bir vesile olarak kullanmalıyız.
Peki çocuklarımıza peygamber sevgisi aşılamayı gerçekleştirmek nasıl olacak?
Şunu hemen söyleyeyim ki, peygamber inancı, somut, tarifi mümkün bir insanı anlatma, tanıtma ve sevdirme faaliyeti olduğu için çocuklara öğretmek diğer iman esasları kadar zor değildir. Zaten Peygamber Efendimizin (asm) hayat hikâyesi, Onu çocuklara sevdirecek, özendirecek bir niteliktedir.
Bu segiyi aşılamak için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Öncelikle Hz. Peygamberin doğumundan hayatının sonuna kadar geçen evrelerini anlatan hikâye kitapları okunarak Hz. Peygamber çocuklara tanıtılmalı, onun şefkat ve merhameti, çocukları sevmesi, hayvanları koruması gibi konular ve özellikle de mucizeleri anlatılarak çocukların Hz. Peygambere karşı sevgi duyguları zenginleştirilmelidir. Bu öğretilerin sonrasında çocukları onun gibi olmaya teşvik etmek, onun yaptığı güzel ve faydalı işleri tavsiye etmek, yasakladıklarından sakınmalarını sağlamak, İslâmın emrettiği güzel şeyleri çocuğa öğretmek çok daha kolay olacaktır. Hz. Peygamber hayatının her safhasında her konuda yaşayışıyla insanlara en güzel örnek olmuştur. Onun bu örnek yaşantısını (sünnetini) çocuklara da öğretmek gerekir. Burada her anne-babaya okul öncesi dönem çocukları için Hz. Peygamberin hayatına yönelik eserleri kendilerine el kitabı yapmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Çocuklarımıza peygamber sevgisini aşılamada en büyük görev kime düşmektedir?
Sadece Hz. Peygamberin (asm) sevgisi değil diğer bütün iman esasları ve ibadet eğitimi için birinci derecede görevli olan kimseler anne babalardır. Allah ebeveyne bu görevi yüklemiştir. Çocuğun dini-duygusal gelişim evrelerinin yüzde 70-80’lik kısmının gerçekleştiği dönem ilk 6 yaş evresidir. Okul öncesi dönemde çocukların anne babalarıyla birlikte olduğu dönemdir. Dindar birer evlât sahibi olma arzusunu taşıyan tüm anne babalar okul öncesi dönemi iyi kullanmalıdırlar. Hz. Peygamberin okul öncesi dönemde verilen bilgi ve malumatı taşa kazımak, sonraki dönemde yapılanları ise suya yazmak olarak nitelendirmesi son derece önemlidir. Çünkü bu dönemde yapılan sevdirme benimsetme faaliyetleri çocuğun ruhuna, kalbine, benliğine nakşedilecek ve kaya gibi parçalanması kolay olmayacaktır. Bu nedenle çocuklara Hz. Peygamberin sevgisini kazandırırken de öncelikle okul öncesi dönem anne babalar tarafından iyi değerlendirilmelidir.
Anne babalar bunu gerçekleştirebilmek için neler yapmalı?
Anne-baba öncelikle kendi davranışlarıyla Peygamberimize (asm) olan sevgilerini ortaya koymalı, çocuğa model olmalıdır. Anne-babanın peygamberin adı geçince saygı ve hürmetle salavat getirmeleri, ona olan sevgilerini sık sık dile getirmeleri, onu sevdiği için onun gibi yaşamaya gayret etmeleri ve bunu çocuğa göstermeleri önemlidir. Anne babaların unutmaması gereken son derece önemli bir husus da çocuklar mutlaka kendilerine örnek ve model insan olarak birilerini seçeceklerdir. Bundan dolayı çocuklara Peygamberleri sevdirmeli özellikle Hz. Muhammed’i (asm) örnek almalarını, onun gibi yaşamayı ve davranmayı hedef edinmelerini sağlamalıyız. Çocuğun okul öncesi dönemde zihnine Hz. Peygamber sevgisi işlenirse yaş ilerledikçe onu sevmenin göstergesinin, onun gibi yaşamak olduğunu öğretmek kolay olacaktır.
Gençlik ve ergenlik dönemine gelecek olursak onlar biraz daha farklı şekilde yönlendirilebilir sanırım...
Kesinlikle haklısınız. Dinî değerleri öğretmek ve sevdirmek istediğiniz kimsenin psikolojisi, anlayışı, yapısı ve karakteri bağlamında ona neyi nasıl vereceğini bilmek önemlidir. Öyle ki yanlış bir uygulama ile inanan birini dahi uzaklaştırma tehlikesi her zaman için mevcuttur. Nitekim toplumumuzda çokça işittiğimiz, yanlış uygulama sonucu dinî değerlerden uzaklaşan kimselerin hâli de bu durumun bir sonucudur.
Ergenlik dönemi ve gençlik çağındaki çocuklarımıza Peygamber sevgisini kazandırırken nelere dikkat etmek gerekir?
Ergenlik dönemi gençlerinin, Hz. Peygamber’e bakışları ve onu algılama biçimleri önemlidir. Gençlerin bu konudaki düşünceleri bilinirse onlara Hz. Peygamber (sav) daha doğru anlatılır ve onların seveceği, ilgi duyacağı noktalar üzerinde yoğunlaşılabilir. Öncelikle gençlik dönemi, hayranlık ve tutkunlukların baskın olduğu bir dönemdir. Bu dönemde gençler anne-baba etkisinden sıyrılırken kendilerine yeni örnekler seçerler. Bir öğretmen, bir sporcu, bir şarkıcı, bir yazar, bir sinema oyuncusu, genç bir siyasî önder onların benzemek istediği kimseler olabilir. Genç, hayranı olduğu kişiye her yönüyle benzemek ister. Onun yeteneklerinin yanında var olan kusurlarını görmez hatta onları da beğenir. Bu durum bazen başka kişiyle özdeşim kurana kadar devam eder. İşte gençlerde var olan özdeşlik kurma ve onu örnek alma gibi bir psikoloji değerlendirilirse gencin bu duygularını iyi yönde kanalize etme imkânı vardır. Bu bağlamda gencin özdeşim kuracağı kimselerin dinî değere sahip maneviyat büyükleri, İslâm kahramanlarından biri olması sağlanabilir. Bunlar arasında da her şeyden önce Hz. Peygamber gelmektedir.
Yani gençlere Hz. Peygamberin Sünnetine tabi olmayı öğretebiliriz diyorsunuz?
Evet tabii ki. Ergenlik dönemi gençleri neden ve niçinlerini sordukları, anlamaya çalıştıkları meselelerde, kendilerinden yapılması istenen şeyin sünnet bir ibadet dahi olsa, bunu yapan ve uygulayanın kendilerinden üstün olduğunu kabul ettikleri Hz. Muhammed’in (asm) kendisi olduğunu öğrenince takınacakları tavır daha olumlu olacaktır. Bu bağlamda Hz. Peygamber’in yaptığı işlerdeki (sünnetindeki) hikmet boyutu da gençlere anlatılabilirse bu sayede gençlere öğretilmek istenen hususlar daha kolay verilebilecektir.
Gençlere Hz. Peygamberin (asm) hangi özelliklerini daha çok anlatmak gerekir. Hangi hususlar daha çok ilgilerini çeker?
Gençlerde ergenliğin ilk dönemlerinde Hz. Muhammed’in şahsî özelliklerinden çok, yaptığı mücadeleler ve bu uğurda katlandığı sıkıntılar ilgiyi çekmektedir. Bu hususlar özellikle anlatılabilir. Ayrıca ergenlik dönemi gençlerine Hz. Peygamber’in mucizelerinden bahsetmek yerinde olacaktır. Ancak anlatılan bu mucizelerin nerede geçtiği, doğru olup olmadığı ergen tarafından sorulabilmektedir. Onlara bu durumu anlatmak için, hadis kitaplarının derlenmesi noktasında gösterilen hassasiyet ve mucizelerin birçoğunun çok sayıda kimsenin şahit olduğu ve kabul ettikleri örnekler olduğunu, bu bilgilerin yalan söylemesi imkânsız olan kimseler tarafından bize ulaştırıldığı anlatılmalıdır. Ergen gençler akılcı ve soruşturmacı olduklarından onları ikna için somut örnekler anlatmak, onların Hz. Peygamberi kabullenmeleri ve sevmelerinde önemli rol oynayacaktır. Bu doğrultuda Hz. Peygamberin Allah’ın peygamberi olmasının delilleri arasında gençlere onun gelecekten verdiği bazı haberlerin gerçekleştiğini anlatmak son derece faydalı olacaktır. Hz. Peygamber’in gelecekle ilgili verdiği çok sayıda haber gerçekleşmiş, vuku bulmuştur. Bunların bir kısmı yakın zamanlar için, bir kısmı ise asırlar sonra gerçekleşmesi beklenen haberlerdir. Bunun haricinde gençlere Hz. Peygamber’in cesaret ve kahramanlıklarını anlatan kıssalar, romanlar, hikâyeler, İslâm büyüklerinin kahramanlık hikâyeleri ve onların hayat öykülerine dair kitaplar okutulmalı-okumaları sağlanmalı- ilgili filmler izletilmeli ve onlarla kendilerini özdeşleştirmeleri sağlanmalıdır. Bu noktada gencin sahip olduğu ismin önemi büyüktür. Ona verilen isim eğer İslâm büyüklerinden birine aitse onunla özdeşlemesi için ismin sahibi anlatılarak ona bilgi verilmelidir. Genç kızlara da Peygamber eşlerinin, hanım sahabelerin ve örnek birtakım hanımların hayatı hakkında bilgi verilerek onları tanıtan eserleri okumalarını sağlamak önemlidir. Ben çocuklarıma Hz. Peygamberin (asm) sevgisini kazandırmak istiyorum diyen her anne baba her şeyden önce evladının küçüklükten itibaren Peygamber ve diğer İslâm büyüklerine saygı ve sevgi duyulduğu bir ortamda büyümesi sağlanmalıdır. Hz. Peygamber’in adı anılınca salâvat getirilen, ona büyük saygı duyulan, onu seven bir ailede yetişen bir çocuk temel eğitimini almış demektir. Hz. Peygamberin ahlakıyla yetişen genç de inşallah anne babaları utandıracak yanlışlardan uzak kalacaktır.
Hocam bu güzel sohbet için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim. Sağolun. |
ARZU KONAN 20.04.2010 |