Görüş |
Maden ocaklarında iş güvenliği
Türkiye Taşkömürü Kurumuna bağlı Karadon Müessese Müdürlüğü Maden Ocağında 17 Mayıs Pazartesi günü öğle saatlerinde yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında 30’a yakın maden işçimizi kaybettik. Ölenlere Allah’tan rahmet dilerken yakınlarına sabır ve başsağlığı dilerim. Allah bu tür kazalardan hepimizi korusun. Yine GRİZU (Metangazı) patlaması, yine iş güvenliği problemleri aklımıza geliyor. İnşallah kurtarma çalışmaları çok kısa zamanda sonlanır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanmış olan “Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmeliği”nin ilgili maddelerine baktığımızda nelerin yapılması gerektiği nelerin yapılamadığını incelemek gerekiyor.İlgili yönetmeliğin İşverenin Yükümlülükleri başlıklı İkinci bölümün “Patlamaların Önlenmesi ve Patlamadan Korunma” başlığı altında yazılan 5. maddesinde; “Patlamaların önlenmesi ve bunlardan korunmayı sağlamak amacıyla işveren, aşağıda belirtilen temel ilkelere ve verilen öncelik sırasına uyarak, yapılan işlemlerin doğasına uygun olan teknik ve organizasyona yönelik önlemleri alacaktır” deniliyor. Daha sonra alınması gereken aşağıdaki tedbirleri sıralanmaktadır. a) Patlayıcı ortam oluşmasını önlemek, b) Yapılan işlemlerin doğası gereği patlayıcı ortam oluşmasının önlenmesi mümkün değilse patlayıcı ortamın tutuşmasını önlemek, c) İşçilerin sağlık ve güvenliklerini sağlayacak şekilde patlamanın zararlı etkilerini azaltacak önlemleri almak. Bu önlemler, gerektiğinde patlamanın yayılmasını önleyecek tedbirlerle birlikte alınacaktır. Alınan bu tedbirler düzenli aralıklarla ve işyerindeki önemli değişikliklerden sonra yeniden gözden geçirilecektir. Madde 6’da ise, işveren, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinde belirtildiği şekilde işyerinde risk değerlendirmesi yapması ve bunu yaparken patlayıcı ortamdan kaynaklanan özel risklerin değerlendirmesinde şu hususların dikkate alınması gerektiği bildirilmektedir; a) Patlayıcı ortam oluşma ihtimali ve bu ortamın kalıcılığı, b) Statik elektrik de dahil tutuşturucu kaynakların bulunma, aktif ve etkili hale gelme ihtimalleri, c) İşyerinde bulunan tesis, kullanılan maddeler, prosesler ile bunların muhtemel karşılıklı etkileşimleri, d) Olabilecek patlamanın etkisinin büyüklüğü. Her bir maden ocağında, “patlama riski”, patlayıcı ortamların oluşabileceği yerlere açık olan veya açılabilen diğer yerler de dikkate alınarak bir bütün olarak değerlendirileceği açıktır. Madde 7’de ise, İşyerinin Güvenli Hale Getirilmesi ve çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak için, işverenin: a) İşçilerin ve diğer kişilerin sağlık ve güvenliği için tehlikeli patlayıcı ortam oluşma ihtimali olan yerlerde güvenli çalışma şartlarını sağlanması ve b) İşçilerin sağlık ve güvenliği için tehlikeli patlayıcı ortam oluşma ihtimali olan yerlerde, yapılan risk değerlendirmesi sonucuna göre çalışma süresince uygun teknik yöntemlerle bu kısımların gözetim altında tutulmasını sağlanması gerektiğini söylenmektedir. Şimdi yetkililere şu soruları mı sormak lazım yoksa, herkes üzerine düşeni yaptı mı diye düşünmek lazım; • Madenler ne sıklıkla denetleniyor? • İş güvenliği ve işçi sağlığı kuralları uygulanıyor mu? • İSG uzmanı var mı? Var ise görevlerini eksiksiz yapıyor mu? • Sistematik ölçümlerle havalandırma ve gaz emisyonu takip edildi mi? • En son hava ve gaz ölçümü ne zaman yapıldı? • Sonuç ne çıktı ve çalışma neden durdurulmadı? • Madendeki diğer teknik unsurlar ne derece yeterlidir? • İşçilerimizin sosyal ve fiziki ihtiyaçlarıyla ilgili alt yapının yeterliliği nedir? Bu ve bunun gibi birçok soru akıllara gelebilir. Şimdi yapılması gereken; Her iş kazası sonrası yapılması gerekendir. Bu iş kazasının ardından aynı ocakta veya benzer ocaklarda, ne gibi tedbirler alınmalı ki, bir daha aynı veya benzer kazalar tekrarlanmasın ve insanlarımız zarar görmesin. İş kazası bir dizi yapılmayan şeylerin toplamı olduğu bilinmektedir. Bunlar; o işyerinde yapılan genel hatalar, alınan hatalı kararlar, kazanın olması için ön şartlar (güvensiz şartlar), çalışanlardan sudur eden emniyetsiz hareketlerdir. Eğer bu kademelerden ikisi arasında daha evvel bir öngörüyle önleyici tedbir alınmazsa, yani ‘Şu hareket yapılırsa, böyle bir tehlike oluşur diye düşünüp o göre bir tedbir alınmazsa, kazanın olma ihtimali fazladır.Bu zincirde, hatalı kararlar: işyeri stratejisini ve politikasını belirleyen, organizasyona ait, ilk anda olumsuz yönleri görülmeyen kararlardır. Bunlar için firma, dikkatli olup, etkin kontrol tedbirleri geliştirip kaza zincirinin oluşmasını önlemelidir. Genel Hatalar ise, Eğitim, Tasarım, Haberleşme, Organizasyon, Talimat ve prosedürler, Ekipman, donanım ve malzeme, Uyuşmaz, ulaşılmaz hedefler, Zorlayıcı nedenler, şartlar, Genel düzen/ intizam, temizlik, Bakım onarım planlaması ve yönetimi olarak söylenebilir. Birçok iş kazası sonucu, kazanın sebebinin ‘Dikkatsizlik’ olarak kaynaklara geçtiğini görürüz. Aslında; Dikkatsizlik, bir kaza nedeni değildir. Dikkatsizlik; içinde kişinin güvenliksiz davranışları veya ortamdaki güvensiz durumlardan kaynaklanan pek çok kaza nedenini barındıran bir tanımdır. EMNİYETSİZ HAREKETLER: 1) Bilgi, eğitim, emniyet bilinci farkındalık eksikliği 2) Alışkanlıklar, ve 3) Hatalı karar ve yorumlar (daha kolay/çabuk veya daha önce bir şey olmamıştı)? olarak gruplandırabiliriz. Emniyetsiz hareketleri önlemek ve azaltabilmek için; çalışanları, gözlemlemek, denetlemek ve sonrasında da motive etmek gerekir.İş kazalarından sonra şunları söylememek gerektiğini aklımızın bir köşesine yazalım. • NE YAPALIM O TEDBİRİ ALMAK PAHALIYDI. • YILLARDIR BİZ BÖYLE YAPIYORUZ. HİÇBİR ŞEY OLMADI. • BURADA BU İŞ(LER) HEP BÖYLE YAPILIR(DI). Her yazımın sonunda söylediğim gibi kazasız günler diliyor ve son bir sloganla yazımı bitiriyorum. İŞ KAZALARI ÖNCEDEN ÖNLENMELİ, SONRADAN ÖDENMEMELİDİR.
M. FAHRİ UTKAN [email protected] |
25.05.2010 |