Mehmet KARA |
|
Esas olan milletin dizaynıdır |
Anayasa değişiklik teklifinin 7 Mayıs 2010 tarihinde görüşmelerinin bitip, paketin tümünün 336 oyla Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildiği saatlere kadar siyasette bu kadar hızlı gelişmelerin yaşanacağı kimsenin aklına gelmezdi. Hele hele Baykal’ın istifa edip, Kılıçdaroğlu’na aklının ucundan bile geçmeyen genel başkanlığa giden yolun açılacağını hiç kimse düşünemiyordu. O zamana kadar hükümetin getirdiği anayasa değişiklik teklifinin Meclis’ten geçmemesi için aslanlar gibi mücadele eden CHP grubu ve Genel Başkanı Deniz Baykal, teklifin artık tamamının oylanacağı günün gecesinde internete düşen bir kaç dakikalık görüntünün CHP’de bu kadar depreme ve değişikliğe neden olacağını da kimse kestiremezdi. Hatta, Kılıçdaroğlu’nun üst üste “aday olmayacağım” demesine rağmen tek aday olarak kurultaya girip genel başkan olacağını kendisi dahi tahmin edemezdi. Çünkü o zamana kadar bütün teşkilat ayaklanmış, evinin önünde Baykal’ı kararından vazgeçirmeye çalışırken, “Kurultay salonuna gelmese de onu evinde genel başkan yaparız” diyenler bile vardı. Ama hiç öyle olmadı. Ağlayanlar, sızlayanlar, evinin önüne kamp kurup onu vazgeçirmeye çalışanlar ne olduysa oldu, adeta Baykal’ın üzerine bir çizgi çizip Kılıçdaroğlu’na yöneldiler ve onu “kurtarıcı” olarak lanse etmeye çalıştılar. Tabiî bunda medyadaki bir grubun manşetlerinin etkisinin büyük olduğunu da unutmamak lâzım. * * * Elbette siyasette bir gün bile uzun bir süredir. Böyle hızlı gelişmeler, elbette siyasette olabilir. Ancak üç haftalık bu gelişmeleri görünce insanın aklına değişik şeyler gelebiliyor. Siyasete dizayn ve yeni proje ilk akla gelenlerden oldu. Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklamasının ardından yaşananlar da bu düşünceyi pekiştiriyor. İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı olduğu dönemde de, yırtık ve çamurlu ayakkabısı ile “halkın içinden gelen birisi” denilerek pompalanan, bu süreçte de “sinirleri alınmış, halkın içinden çıkmış” denilerek günlerce yapılan propagandanın, kendi parasıyla aldığını söylese de 350-700 milyonluk gömleği ortaya çıkınca, bu propaganda boşa çıktı. Buraya şunu da not etmek lâzım. Mal varlığı açıklandığında görüldüğü gibi, hiç de halkın büyük çoğunluğunun yaşantısı gibi bir yaşantısının olmadığı da görüldü. Ayrıca mütevazı denilen evinin de Ankara’nın zengin semtlerinden birisinde olduğunu da hatırlatmak lâzım. * * * Adına ne derseniz deyin, ister önceden düşünülmüş, plânlanmış, tezgahlanmış, ister dizayn, proje. (Bunlar tabiî önümüzdeki dönemde açıklığa kavuşacaktır.) Ancak basının bir bölümünün birden bire Baykal’ı bırakıp Kılıçdaroğlu’nu seçtirmek için manşetler atması, var güçleriyle delegeyi yönlendirmek için yazılar yazması hiç de normal karşılanmadı, karşılanmıyor. Tabiî siyasette böyle ani gelişmeler de olabilir. Ancak bu gelişmeleri görünce de insan bunları düşünmeden edemiyor. Ancak, siyasete dizayn yapmak, yeni bir tezgah düşünenler varsa, unutmasınlar ki, halkın dizaynı farklı oluyor. Bu tezgâhlar, ya da dizaynlar geçmişte çok kere denenmiş, ama neticesi alınamamıştır. Yakın geçmişte, İsmail Cem de bu şekilde ortaya çıkarılmış, neticesi ise görülmüştür. Öyle plazalarda yapılan dizayn çalışmaları milletin sandığında gömülüp gidiyor. Bunun örnekleri yakın tarihte çokça var. Yani, siyaseti yeniden dizayn etmek isteyen insanlar, esas dizaynın millet tarafından yapıldığını akıllarının bir kenarına yazsınlar. Sonra sükût-ı hayale uğruyorlar. Bütün bunlar önümüzdeki günlerde açıklığa kavuşacaktır. Önümüzdeki günlerde CHP’de yaşanacak olaylar bunların işaretlerini verecektir. Şunu da söyleyelim, siyasetin bu kadar vefasız olduğu bir dönem de yaşanmamıştır! Bu zihniyete göre, bugün Baykal’a yapılanlar gün gelir Kılıçdaroğlu’na da yapılabilecektir. Bugün arkasında olanlar, yarın terk edip gidebilirler. Bir ayın CHP için özeti de bu oldu. Ders çıkarabilirlerse… 29.05.2010 E-Posta: [email protected] |