01 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet BATTAL

Ortak dinî değerler marka olamaz


A+ | A-

“Hak”ka sahip olmak, önce “hak bilgisi”ne sahip olmak demekti. İlk insanın aynı zamanda ilk peygamber olması da bundan olsa gerektir. Allah’ın Adem Aleyhisselâm’a ve Onun da nesline eşyanın isimlerini öğretmesi, aslında, onun ve neslinin, yani bizlerin, bütün varlıklarla aramızdaki ilişkide uyacağımız hukukun sınırlarını öğrenmemiz mânâsına geliyor.

Ancak insan olarak şahsî hakkımızı aynı zamanda toplumun hukukunda aramamız gerekiyor. Aksi halde toplum ayakta duramıyor ve bireyler de hakkından mahrum ve perişan kalıyor.

Bu sebeple kamu düzenini ve kamusal olanı ilgilendiren hak ihlâllerinde “amaaan bana ne” deme hakkımız ya da lüksümüz yok.

Kamu düzenini korumaya yönelik genel düzenlemeler durumundaki kanunlarla, kişilerin haklarının meşrû sınırları belirlenmiş. İşte bu sınırları bilmek, hak aramanın birinci şartı.

Geçen hafta pazarlama ve piyasa hususunda yazdığım yazıya gelen olumlu eleştiriler üzerine, bu gün, bu haklarımızdan birini anlatacağım.

Piyasada, rekabette, hangi isimle ortaya çıktığınız önemlidir. Ticarette kullanılan başlıca üç isim vardır:

Esnafın, tüccarın veya sanayicinin, kendisini tanıtmak ve diğer rakiplerinden kendisini ayırt etmek için kullandığı isim, esnaf, ticaret ya da sanayi odası siciline yazılır ve böylece bilinir, korunur.

İşyeri sahibinin işletmesini başka işletmelerden ayırt etmek için kullandığı işletme adı (firma) da sicile kaydedilir ve bir tür marka gibidir.

İmalatçının ve hizmet pazarlamacısının ürettiği bir ürünü kendisinin ya da başkasının benzer ürünlerinden ayırt etmek için kullandığı işarete ya da isme ise “marka” ya da eski adıyla “alâmet-i farika (farklılık alâmeti)” denir. Markalar Türk Patent Enstitüsünün tuttuğu resmî marka siciline tescil edilirse bu sistem eliyle de korunur.

(Merak edenler www.tpe.gov.tr’den bilgi alabilir.)

Her isteyen, her istediği ibareyi, işletme-firma adı ya da marka olarak tescil ettiremez elbette. Özellikle kamu düzenine zarar veren ya da kamusal hakları zedeleyen işaretler işletme adı ya da marka olarak tescil ettirilemez ve kullanılamaz.

Markaların Korunması Hakkında KHK.’nın 7. maddesiyle, bilhassa iktisadî kamu düzeninin korunması amacıyla, marka olarak seçilebilecek işaretler hususunda bazı özel sınırlar getirilmiş:

-Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar tescil edilemez.

-Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafî kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar tescil edilemez.

-Kamuyu ilgilendiren, tarihî ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş olan armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar tescil edilemez.

-Kamu düzenine ve genel ahlâka aykırı markalar tescil edilemez.

**-Dinî değerleri ve sembolleri içeren markalar da tescil edilemez.

Bu tür işaretlerin tescili için başvurulduğunu varsayalım. TPE uzmanları başvuruyu zaten kanuna aykırılık sebebiyle reddedecektir. Uzmanların gözünden kaçmış olsa da tescilden önceki aşamada başvurunun Resmî Marka Bülteninde ilân edildiğini gören her ilgili başvuruya itiraz edebilir.

Daha da önemlisi, kanuna aykırı bir marka bir biçimde tescil edilmiş olsa dahi kullanılmaya başlandıktan sonra da bu markanın hükümsüzlüğü talebiyle mahkemeye dâvâ açılabilir.

En önemlisi de “Markanın hükümsüzlüğünü, ilgili mahkemeden, zarar gören kişiler, Cumhuriyet savcıları veya ilgili resmî makamlar isteyebilir.” Bu böyle! Tamam, bu böyle de… fiilen böyle mi?

Şimdi düşününüz, piyasada, çok sayıda iş adamının, bir çok mukaddes ismi ya da işareti, hem de âlâkâsız mallar için, marka yapmaya çalıştığını, yaptığını,—haşa—tepe tepe kullandığını görmüyor muyuz?

Neden? 1- Zira Diyanet İşleri Başkanlığı, “Bu işler benim işim değil galiba” diyor.

Neden? 2- Zira bizler de haklarımızı bilmiyoruz, haklarımızı kullanmayı da bilmiyoruz. “Başkaları ilgilensin, Diyanet İşleri Başkanlığı ne güne duruyor, beni ilgilendirmez” diyoruz.

Oysa, dinî değerlerimizi, özellikle ticaretteki ve siyasetteki suistimale karşı korumak, hepimizin görevi, değil mi? Bir ya da yirmiyedi kişinin bir savcıya dilekçe yazması ve “Bu marka bizi rencide ediyor, iptal ettirin” demesi çok mu zor?

01.07.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.06.2010) - Haksız rekabetin ve hasaretin sebebi: Hırs

  (17.06.2010) - Ankara’yı gözleme kılavuzu

  (15.06.2010) - Yükseköğretim ve ideolojiler

  (03.06.2010) - Meşrûtiyet ile meşrûiyetin farkı ve ilişkisi

  (01.06.2010) - Demokrasi ne işe yarar?

  (27.05.2010) - Demokrasi nedir?

  (25.05.2010) - Geleceğin eğitimine hazırlık

  (18.05.2010) - Din görevlileri ve sendika

  (12.05.2010) - Toplantılar ve hükümet komiserleri

  (04.05.2010) - Memur mu, işçi mi?


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.