Faruk ÇAKIR |
|
Cesur alimlere muhtacız |
Dersaadet yani İstanbul, önemli bir toplantıya daha ev sahipliği yaptı. “İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği”nin (İDSB) ev sahipliğinde bir araya gelen “Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği” üyesi yaklaşık 500 din âlimi, İslâm dünyasını ilgilendiren meseleleri tartışıyor. “Meydan Okumalara Karşı İslâm Ümmeti” başlığı altında gerçekleştirilen ve bugün sona erecek olan toplantının açılış oturumu Salı akşamı İstanbul Cevahir Otel’de yapıldı. Bazı günlük siyasî değerlendirmeleri bir yana bırakırsak, toplantıda çok önemli tesbitler yapıldı. Bu tesbitlerden dikkat çekici olanlardan biri de, âlimlerin ‘cesur olması’ gerektiği tesbitiydi. Türkiye’nin Filistin ve Gazze konusundaki tavrı, bütün katılımcılar tarafından hararetle desteklendi ve bu tavrın diğer İslâm ülkelerine de örnek olması talep edildi. Bu cümleden olarak, Gazze’ye ‘insanî yardım’ götürürken baskına uğrayan gemiye öncülük eden İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın konuşması dikkat çekti ve büyük destek gördü. Toplantıda konuşan Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği Fıkhî Meseleler Başkanı Ali Karadaği, dünyanın karşı karşıya olduğu ‘kriz’lerin temelinde başta Gazze ablukası gibi ‘küresel adaletsizlikler’ ve faiz gibi haramların çok işlenmesi olduğunu kaydetti. Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği (UMAB) Başkanı Katarlı İslâm âlimi Yusul El Karadavi de, “Bizler İstanbul’da misafir değil, kendi vatanımızda, kardeşlerimizin yanındayız” diyerek başladığı konuşmasında âlimleri cesur olmaya çağırdı ve özetle şöyle konuştu: “Türkiye İslâm yurdudur, ‘darü’l-İslâm’dır. Müslüman Âlimler Birliği olarak Gazze’ye gidecek yeni filoya katılacağımızı ilân ediyorum. İstanbul, minareler şehri. Ben bu şehre aşığım. Burası, aydınlık geçmişimizin şehri. Ebu Eyyüb’un, Fatih’in şehri... Bu şehir bir zamanlar dünyanın başkentiydi. En güçlü ordu burayı payitaht olarak seçmişti. Âlimler ve devlet ricâli düzelirse, ümmet de düzelir. Âlimler, ümmetin ‘tuz’u olsunlar. Allah için yaptıkları işlerde kimseden çekinmesinler. Bizler hakkı ve hakikati söylemek durumundayız. Müslümanların haklarını çiğneyenlere karşı durmalıyız. Elimizde Kur’ân gibi bir hakikat var. Başka hiç bir millette böyle bir kaynak yok. Biz barış istiyoruz.” UMAB Başkanı Yusul El Karadavi’nin âlimleri ‘cesur olmaya’ çağırması gerçekten de manidar. Cesur âlimlerin milletleri felâketlerden kurtardığı, ‘idareciler’i de yanlışa düşmekten koruduğuna tarih şahittir. Fatih Sultan Mehmed’in, Yavuz Sultan Selim’in ve Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘hoca’larının gösterdiği cesareti hatırlayalım... ‘Söz’leri ‘emir’ olan padişahları, yeri ve zamanı geldiğinde firenlemişler, hatta hesap sormuşlardır. Günümüzdeki âlimler de cesur olur ve ‘Hakkı tutar kaldırır’sa, sıkıntıları aşmamız daha kolay olmaz mı? Toplantılardaki bütün konuşmacılar ortak bir noktaya daha işaret ettiler: “Ümmet”e doğru İslâmı ve İslâmiyete lâyık doğruluğu göstermek lâzım. Aynı zamanda en büyük ‘düşman’ın cehalet olduğu da ifade edildi. Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği toplantısında yapılan konuşmaları dinleyince, Risâle-i Nur’un hadiselere ne derece doğru teşhis koyduğunu bir defa daha idrak edip şükrettim. 01.07.2010 E-Posta: [email protected] |