Ahmet BATTAL |
|
Yükseköğretim ve ideolojiler |
Türkiye’de üniversite sisteminin yeniden yapılandırılması konusu hep gündemdedir. Bu konu bugünlerde kamuoyunun gündemine yeniden getiriliyor. Ancak kanaatimce bir yönü hep eksik kalıyor, yeterince konuşulmuyor. Üniversitelerin ideolojileri var mıdır? Ol-malı mıdır? Ben bu yazıda ideolojiyi “fikrî zorlamalar” mânâsında kullanacağım. Zira ideallerle ideolojiler arasındaki fark, bir ideyi yani fikri yaymak ve uygulamaya koymak için devlet cebrini araç olarak kullanıp kullanmamakla ilgili. Üniversitede tezahür eden sekiz tür ideoloji var. Ben sayayım, siz de bu ideolojilerin gerekli olup olmadığına karar verin. 1. Genel ideoloji: Devletçilik. Anayasaya, kanunlara, dilimize ve oradan da “çaktırmadan” gönlümüze yerleşmiş garip bir “devletin ülkesi ve milleti” yaklaşımı var. Bu yaklaşım, devleti, milletin ve dolayısıyla bireyin sahibi olarak görüyor. “Devletin devamı ve selâmeti için kişilerin hakkı ve hayatı feda edilir” diyor. Dolayısıyla üniversite ve bilim de aynen “hükümet için feda olunan hikmet” gibi, devlet için feda edilecekler sırasına kolaylıkla giriyor. Devlet için ve devletin sahibi olan millet için feda olmak güzeldir, ama “feda edilmek” âdil değildir. Hele feda edilen bilgi ve hikmet ise. 2. Genelleşen ideoloji: “Yönetmek önemlidir. Kadrolaşmak önemlidir.” Ülkemizde yönetmek, cebretmek yani “topuz vurmak” mânâsına geliyor. Akademisyenler üretmekten çok yönetmeye istekli görünüyor. Oysa dünya gönüllülük esasına dayalı yönetimleri hedefliyor. O halde üniversitelerde de “yönetme”nin önemi azaltılmalı, “üretme”nin önemi öne çıkarılmalıdır. 3. Özel ideoloji: “Kemalizm zorunludur.” Bu ideoloji üniversitenin “üniversalis” oluşuyla, yani evrenselliğiyle çelişkilidir. Böylece evrensel bir çelişkiye de sebep olur. Zira bu ideoloji kendisi evrensel değildir. Dolayısıyla evrenseli yakalama iddiasında olan üniversiteye yakışmaz. Önceki bir yazımda da değinmiştim, 1982 tarihli YÖK Kanununun 4. ve 5. maddeleri Atatürkçülüğü ve Atatürk milliyetçiliğini referans alarak eğitim ve araştırma yapma mecburiyeti getirmiş. Bu iki maddenin hâlâ duruyor olması, ciddi bir zafiyet göstergesidir. 4. Arka plan ideoloji: “Pozitivizm.” Pozitivizm, “materyalizm ve bilim dini”nin karışımıdır. Hükmü ve modası geçmiştir. Artık “kütüphaneci Hurşit” de sadece “mürşitlerden bir mürşit”tir. Ama bu “izm”in etkileri sürmektedir. Diploma yeminlerinde, vicdanı ve hikmeti bir kenara bırakıp aklın ve bilimin aydınlığı üzerine yemin etmek gibi mânâsızlıklar derhal kaldırılmalıdır. Bilim ve din ayrımı bitmelidir ve bitecektir. Üniversiteler artık pozitivizmin kalesi olamaz. İllâ bir şeyin kalesi olacaklarsa hürriyetin ve demokrasinin kalesi olmalıdırlar. 5.Yönetsel ve düşünsel ideoloji: “Mutlakiyet ve istibdat.” Üniversite yönetim birimleri totalitarizmin kaleleridir. Oldukça netameli konularda, üstelik “oybirliği” ile kınama bildirileri yayınlamak, başka hangi şekilde izah edilebilir ki? Muhalefetin meşru ve hür sayılmadığı bir üniversitede, özellikle sosyal bilimlerde, gelişme olmaz, denetimsiz taklit sürer gider. 6. Kültürel ideoloji: “Yasak.” Meselâ Medresetüzzehra projesi yüz yıllık bir “üniversite projesi”dir. Ama henüz Türkiye’deki üniversiteler ne olduğunu anlamak için dahi konuşmaya yanaşmamaktadır. 7. Semboller ideolojisi: “Cübbeler çatışması.” Bid’aya dost, şeaire düşman bir üniversite var. Başörtüleri yasak, zira üniversiteler militan laikliğin kalesi, yöneticiler de bekçisi. Aynı şekilde, din adamının, cübbesiyle, cami, kilise ya da havranın dışına adım atması yasak, ama akademisyenlerin ya da hukuk adamlarının, cübbelerini giyip, neredeyse türbe sayarak -üstelik bir yandan da birbirleriyle kavga ederek- anıtlı tepeye çıkmaları serbest. 8. Sonuç ideoloji: “Mecburî (!) yanardönerlik.” Samimiyetsiz insanlar adası halindeki üniversitelerde neredeyse herkes karnından konuşuyor. Açık konuşan da –Profesör Atilla Yayla gibi- ideolojinin nefesini ensesinde hissediyor. “Kürsü dokunulmazlığı” galiba en çok akademisyenlere lâzım. Ya da âcilen ülkemizde her kareye bir “hyde park corner” lâzım. 15.06.2010 E-Posta: [email protected] |